DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sedat Peker Süleymancı’mı?

Sesli Dinle

Geçmişten günümüze okuyarak, dinleyerek veya yaşayarak fark ettiğim bir şey var. Devletin tüm imkânlarına rağmen devlet işlerini özel bağlarla devlet yetkilisi olmayan kimselere taşero eden kişilerin akıbetleri pekte hayırla sonlanmıyor.

Sedat Peker Süleymancı’mı?
07.06.2021
11.915
A+
A-

Manevi değerlere olan hassasiyetim, inançlara olan ilmi merakım, dünyevi hesaplardan ari olarak birçok tarikat veya cemaatle tanışmama vesile oldu. Fakat hiçbir tarikat veya cemaat aradığım saflığın karşılığını veremediği için olsa gerek bu tanışmalarım kalıcı bir bağa dönüşmedi.

Bu yapılar içerisinde ki en üst yetkinlikte ki kişilerin tarafıma sundukları teklifler manevi hassasiyet ve önceliklerimin aksineydi. Tabi bu yapıları komple zararlı görmek veya ifade ettiğim şekilde yorumlamak haksızlık olur. Son derece değerli insanlarla da tanıştım, birçok konuda feyz aldım. Emekli Genel Kurmay Başkanımız Org. Gn. Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu ile yaptığımız özel röportajda marifete talip olanlar, servete talip olmaz’’ prensibine dair bir söylem olmuştu.

Sedat Peker’ in ilk paylaşımı ile birlikte takipçim olan, beni yakinen tanıyan, konulara farklı boyutlardan baktığımı düşünen bazı dostlar yorumumu merak ettiler. “Esasa Doğru” başlıklı yazımda bu konuya girizgah yapmaya gayret etmiştim.

Bir dostum aradı ve Sedat Peker ile bağımı sordu. Yazımda anlatmıştım dediğimde gülmeye başladı. “Sen onu tanımıyor olabilirsin fakat o senin sıkı takipçin olsa gerek, Peker açıklamalarında, köşe yazılarında anlattığın olgu mantığını tekrar ediyor” dediğinde gülmelere bende eşlik etmeye başlamıştım.

Bir anlamda doğruda sayılabilirdi bu yorum. Fakat yapılan açıklamalara katılmadığım farklı düşündüğüm ve köşe yazılarımda bahsettiğim çok konu var diyerek notumu bırakmıştım sohbetimize.

Tarikat ve Cemaat bolluğunda ki ülkemde Sedat Peker sanırım Süleymancı diye tabir edilen, Üstaz olarak ifade edilen, merhum Süleyman Hilmi Tunahan’ ın öğretileriyle donatılan yapıya dahil olabilir. Nereden çıktı şimdi bu diyeceksiniz, ifade edeyim.

“Bumerangın Dönüşü”  başlıklı yazımda bilge ihtiyar olarak tanımladığım bir iş adamının anlatımını sizlerle paylaşmıştım. Aynı mantıkla Merhum Tunhan’ın bilinen sözleri arasında yer alan “ Bir milletin ihyası; kötülerin imhasıyla değil, genç neslin eğitim ve terbiyesiyle mümkündür” sözünü öğrendiğimde çok büyük bir bilgi olarak kabul etmiştim. Peker’in açıklamalarında defaten tekrar ettiği cümlede aynı istikamette. Kırk yaş altına seslenmek, kendi dahil kırk yaş üstü kimselere itimat ve itibar ederken sorgulayıcı olmak tavsiyesi bana kendisine hak vermenin yanı sıra Süleymancıların tedrisatından geçmiş olması ihtimalini düşündürdü.

Diğer anlatımlarını ise çokta dikkate almadım. Peker’in iddiasına göre bu açıklamalar ailesine karşı yapılan nahoş uygulamalar ve çeşitli tacizlerle başlıyor. Şayet iddia doğruysa bu kabul edilebilir bir şey değil. İnsanların aileleri, değerleri kutsaldır, saygı duyulmalıdır. Bu konuda itirazı olan kimse olamaz.

Fakat uzun yıllar kendisinin ifadesiyle bu karmaşık, bu derin, bu büyük dünyanın içinde bulunmuş bir kimse olarak, aslında hiçbir şey demeden kendisi ile çakışarak saatlerce sözde açıklama yapması bahsettiği nahoş olaylarda ki sorumluluğunu düşündürdü.

Aile kavramı içerisine sığdırılan, evlat, çocuk, ana, baba, kardeş gibi bireyler herkes için geçerli değil mi?. Yapılan haksızlıklar, usulsüzlükler, adaletsizlikler, fiziki veya maddi gücün gölgesinde ki zulümler toplumun tamamının mağduru olduğu konular değil mi?. Bu çemberin dışında kalan kimseler ve aileleri mağdur olduğunda, onların masumiyeti ve mahsunluğu, Gayretullaha dokunmuyor mu? “ Gerçek Boyut” ve “ Kime Ne Desem” başlıklı yazılarımda anlatmaya çalışmıştım.

“Parça parça koparacağım” derken, anlatılan olayların içinde olduğunu itiraf etmiş olmuyor mu?

“Geri dönüş biletimdi” derken, aslında itiraf edilen birçok şey yok mu?

Sedat Peker yazılarımı okumuş mudur, bilemem fakat olgu dairesinde kendisinin şuan olaylar ile anlatıyormuş gibi yaptığı birçok konuyu köşemde dostlarıma arz etmiştim. Toplum olarak kendi ifadeleri ile ortaklıkları bozulmuş, taahhütleri tutulmamış, aynı masada oturan kimselerin kavgaları sonunda ki ifşalarıyla mı bilgileneceğiz.

“Tek Gözlü At” yazımda dile getirmiştim “ Kandıramazsın Oğul” diyen uyarıyı. “ Sadece Kral mı Çıplak” başlıklı yazıma delil olan olaylara bezenmiş açıklamalar.

Görüşmeleri kayıt altına almaya, konuşmalarda yeminler etmeye ne gerek var. “ Mobeseler” başlıklı yazımda ifade etmiştim, her şey zaten kayıt altında.

“Çalmak” başlıklı yazıma itiraz edebilecek mi peki açıklamalarıyla youtuber olanlar.

Peker’in “Abinin etrafını sarmışsınız” sözü de çok tekrar edilenler arasında, kendisine ve merak edenlere “ Tıkanan Strateji” başlıklı yazımı okumalarını tavsiye ederim.

Karabağ konusunda da açıklamalar mevcut. Aksilik ya bu konuya da “ Osmanlıdan Günümüze Devşirmeler” başlıklı yazımda yer vermiştim. Türkiye ile sıcak temaslar kurmaya başlayan Ermenistan’ın, Yunanistan’ın hamiliği ile de Avrupa ve Amerika ile temasları güçlenmeye başlamıştı. Zekasına ve devlet adamlığına hayran olduğum Rusya Devlet Başkanı Putin durumu erken fark etti ve Azerbeycan’ a Karabağ’a müdahale etmesi için bir zaman dilimi verdi. Tabi ki bölgenin lideri Rusya’nın isteği geri çevrilemezdi. Bu hal ile başlayan ve ülkemizde her zaman ki gibi milli ve manevi duygularla gündeme taşınan olaylar zinciri başlamış oldu. Sonuç olarak Ermenistan’ın ilişkileri eski halini aldı ve Rusya’nın bölgedeki gücü yerini korumaya devam etti.

“Daralan Çember”, “Gerçekte Fark Var mı”, “Aynı Gemideyiz” başlıklı yazılarımla örnekleyebileceğimiz birçok hal.

Bu hafta bir vesile bir emniyet görevlisi kardeşimizle tanıştım. Telefonda gerekli olan görüşmemizi tebliğ ederken, yazılarınızın tamamını okudum dediğinde yaşadığım mutluluğu kelimelere dökmem zor olur. Kendisi ile bir araya geldiğimizde sohbetimiz bu konulara da temas etti.

Geçmişten günümüze okuyarak, dinleyerek veya yaşayarak fark ettiğim bir şey var. Devletin tüm imkânlarına rağmen devlet işlerini özel bağlarla devlet yetkilisi olmayan kimselere taşero eden kişilerin akıbetleri pekte hayırla sonlanmıyor.

Sedat Peker maddi usulsüzlüklerden bahsederken taşeronlar silsilesine kadar değinmiş ya hani, işte olgu anlamında mantık aynı mantık. Ülkenin cahil, kanı kaynayan, masum, toy evlatlarını milli, manevi duygularla sanki devlet hizmeti yapıyormuş hissiyle kullanan kimi kimseler ister bürokrat ister siyasetçi olsun elbet bir gün bir bedel ödüyor.

Sedat Peker’in açıklamaları devam eder mi, bir anlamı olur mu meçhul. Neticede abi dediği Sayın Ak Parti Genel Başkanı cevaben açıklamasını yaptı, düşüncesini ve tarafını ifade etti.

Şirketinden ihalesiz alım yapılmasını sağlayan, liyakat sahibi bürokratların fiyatları çok uygundu o yüzden alım yaptık diyerek açıklama yaptığı, bakanlıktan azlini isteyen Ruhsar Pekcan konusu dahil birçok konu Peker gündemi desteğiyle kaynadı sanırım.

Tanımaktan memnun olduğum emniyet görevlisinin bir sözü kulaklarımda çınlıyor. “Az okuyor, duyduklarımızı ve gördüklerimizi irdelemiyor, araştırmıyoruz. Sorgulamıyoruz.”

Kırk yaş altı ve karmaşık dünyanın dışında kalan, direnen tüm yaş halkına sevgilerle.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.