DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Siyasette Renk Değişimi ve Ekonomide İzlenen Yollar

Sonuç olarak, siyaset, ticaret ve ekonominin iç içe geçtiği durumlar, toplumun refahı için,  adaletle çalışan ahlaklı liderler ve şeffaflık ile kabul edilebilir olabilecektir.

Siyasette Renk Değişimi ve Ekonomide İzlenen Yollar
17.04.2024
2.064
A+
A-

Ekonominin nabzını tutmaya çalışırken, siyasetteki renk değişimini ise hayretle izliyoruz. Günümüz siyasetindeki değişimleri değerlendirmekten öte, ekonomik kalkınmanın şifrelerini hangi siyasetçinin konuşmasının satır aralarında bulacağımızı bulmak adına kimilerimiz bu gözlemi önemli bir görev haline getirdi.

Mehmet Şimşek enflasyonla mücadele mesajları verirken, Dünya Bankası ile yürütülen işbirliği kapsamında gelecek 5 yıllık döneme ilişkin mali işbirliği programı oluşturulduğunu belirtiyor ve Dünya Bankasının ülkemize ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağını söyleyerek,  3 yıl içinde sağlanacak finansmanın yaklaşık üçte ikisinin özel sektörün geliştirilmesinde kullanılması öngörülüyor.” Diyor.

Hangi büyüklükteki özel sektör firmaları ve hangi şartları sağlayanların bu desteği alabileceğini süreç içinde göreceğiz.  Bu konuyu ve alınan kredinin hangi şartlarda ülkemize verildiğini aklımızın bir köşesinde soru işareti olarak tutup araştıralım.

Son genel kurulda başkan seçilen CHP Genel Başkanının, seçimlerden 1.Parti olarak çıkmasıyla gözlerimizi onun üzerine çevirdik kulaklarımız ise konuşma satır aralarına odaklı hale geldi.

Son dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izlediği yolu takip eden Ekrem Bey’in ardından şimdi de Özgür Özel’in benzer adımları atması dikkat çekici. Ancak, bu yolculuklar bazen şaşırtıcı noktalara varabiliyor. Şimdi de Özgür Bey’in Filistin’e gitme niyeti gündeme geldi. Örneğin, Önder Sav’ın Mekke’ye gitmek istediğini söyleyen bir hacı amcaya söyledikleri gibi, CHP’nin dine tutumunun tarihsel seyriyle kıyaslandığında, bu değişimler gerçekten de düşündürücü. Özgür Bey’in yaptığı konuşmalarda anlamlı ve etkileyici ifadeler kullanıldığına şüphe yok. Ancak, asıl mesele sonuçların ne olacağı ve bu yolculuğun nereye varacağıdır. Siyasetteki bu renk değişimleri ve alınan kararların ekonomik darboğazdaki vatandaşa ne gibi faydası olacak.

Siyasetçilerin din ve Atatürk üzerinden kazanç elde etme çabalarına halktan güçlü bir tepki olur mu? Bu zor görünüyor. Çünkü istismar kendi inançlarımıza ve bağımlısı olduğumuz düşüncelerimize cila olduğunda bu EGO muzu okşuyor. Hatırlamıyoruz ki en büyük bağımlılık kendi düşüncelerimize ve inançlarımıza olan bağımlılıktır. O düşüneler biz değiliz.  Savaş ve zulmün pençesinde insanlık acılarını yaşarken, kendi adımıza ne ders çıkarırız buna bakacağız.  Muhtaç olduğumuz kudret kendi avuçlarımızda saklı olacak.

İhracat ve ithalat politikaları ve üretim yapmak, enflasyon ile mücadelede en önemli kilometre taşlarını oluştururken, israfın, peşkeşin, sözde düşünce ya da inanç birliktelikleri ile işbirlikçi yaklaşımların etkisi görmezden gelinebilir mi?  Ne zaman bu soruların yanıtları netleşecek, hangi yolu izleyeceğiz hala muamma. Geleceğe dair umutlarımız ve endişelerimiz bir arada var olmaya devam ediyor. Ruhsal gelişimde ilk adım kabul etmektir derler, neyi kabul etmek derseniz ilk önce geleceğin belirsizliği gelir. Yeter ki atacağımız ilk adımı bilelim.

Son dönemdeki çarpıcı konulardan biride bir protesto yürüyüşü oldu. Dünyanın iki farklı yüzünü etrafımızda ve farklı coğrafyalarda yaşanan savaşlarla görürken, Konya’da bir araya gelen binlerce kişinin “Büyük Kudüs Yürüyüşü” gerçekleştirmesi , ‘’İsrail’le Ticareti durdur” sloganları atılması ve sonrasında, ticarete kısıtlama getirildi açıklaması, siyasetle ticaretin ne derece iç içe olduğu düşüncesini akıllara getirdi.

Sonuç olarak, siyaset, ticaret ve ekonominin iç içe geçtiği durumlar, toplumun refahı için,  adaletle çalışan ahlaklı liderler ve şeffaflık ile kabul edilebilir olabilecektir. Ancak, bu durumun sağlanması için etik standartların korunması, şeffaflığın sağlanması ve hesap verebilirliğin sağlanması önemlidir. Sağlıcakla….

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.