Çapkın Yorgunluğu

Selam ederim siz okurlarıma. Hani bir söz vardır “Çapkın kimse yoktur, doğru insanı ararken seçenekler arasında yorulmuş kimse vardır.” İşte o misal canım ülkemin canım halkı doğru tarafı bulmak adına uzun yıllar seçim yapmakta ve tabii ki yorulmakta.

“Asfaltı Avrupalılar buldu, yamayı biz Türkler” deriz ya hani pratik zekâ ve çözüm kabiliyetini tanımlarcasına. Bu kapasitemizi kullanmamız gereken en gerekli anlarda ve alanlarda bir tutukluk yaşıyoruz sanki.  Ülkem insanının eşsiz bir zekâya sahip olmasına rağmen yönetici seçimi, seçimlerinde görev süresi belirleme veya seçtikleri kimselere nasıl davranacağı gibi konularda denge kavramını tutturamıyor gibi. Körü körüne sevmek ve taraf olmak ise ayrı bir sorun, aynen cehaletin bilgiçliği veya eğitimli cahillik gibi.

Uzun yıllar seçmenin sözü ve çıkmazıydı “kim var ki, kimi seçelim ki” cümlesiyle ifade edilen alternatifsizlik çaresizliği. Son yerel seçimle vatandaşın alternatif arayışının çığlığa dönüştüğü görülmüş oldu. Gelgelelim korkulan o ki seçim sonuçları vatandaşın hüznüne dönüşmekten başka bir sonuç doğurmayacak gibi.

Televizyon ekranlarında, vekil veya belediye meclis kürsülerinde atışmalarına tanık olduğumuz siyasilerin aynı meclis restoranlarında yemek yediklerine alışamamışken içinde bulunduğumuz çağın paylaşım ağları sayesinde akrabalık, dünürlük veya ticari ortaklık gibi geçmişten geleceğe birçok bağlarını da öğrenebilir olduk.  “Kazan kazana dibin kara senin ki benden kara” şeklinde bir deyim vardır Anadolu’da.

Daha önce de ifade ettiğim gibi yerel seçim Ak Parti’nin olmasa bile Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın hoşuna giden veya gidecek şekilde sonuçlandı. Uzun yıllardır kullanılan “Ak Parti’ye rağmen Ak Parti” sözü kendisini yineleyecek gibi.

Seçimler sonunda daha mazbataların çerçevelenmesi tamamlanmamışken duyulmaya başlanılan haberler vatandaşa hatta Ak Parti’ye muhalif meslektaşlarıma, gazetecilere şaşkınlık yaratmaya devam ediyor. Bir meslektaşım “Ak Partiyi eleştiriyoruz sanmayın ki CHP’yi veya diğer muhalefeti eleştirmeyeceğiz” şeklinde bir söz söyledi yakın tarihte.

CHP yerel iktidarında kadrolaşma, atama konusunda buluş yaptı. Sanki ilk kez keşfedilmişçesine uyguladığı Becayiş sistemi günümüz teknolojisiyle hızlıca yayıldı. Belediyeye akraba ataması yapılmayacak uygulaması bu şekilde çözümlendi. Dedik ya asfaltı olmasa da yamayı bulan pratik zekâlı hızlı çözüm üreten bir toplumun seçimleri de kendileri gibi olacaktır elbet.

Bakalım ilerleyen günlerde yerel iktidardan daha ne tür haberler alacağız.

Türk vatandaşlarının oylarıyla seçilen, kamu görevi ve hizmeti yapacak olan, kamu imkânlarının tahsis edildiği belediyelerde Tük Bayrağı’nın, İstiklal Marşının, resmi dilin ve Kurtuluş Savaşı’nda cenk ederek şehit, gazi olan ecdadın kemiklerini sızlatırcasına kurucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerinin kaldırılması, şehrin adının değiştirilmesi haberleri de Cumhuriyetin  100. yılına yakışmayan gündemler ve kabul edilemez eylemler olarak yerini aldı.

Haklı olarak kayyum atamaları haberleri kapıda desek yeridir.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren geçen süre asrı doldurmuşken halen bütünlüğün sağlanmasına karşı olanları görünce Ümit Özdağ’ın üzerinde durduğu günümüz sığınmacı, göçmen veya kaçak göçleriyle ülkenin yapısının bozulacağını, gelecekte yaşanılabilecek sorunları daha net anlayabilir miyiz acaba?