FETÖ’cü Gazetecilerin Peker Oyunu

Yurtdışından yayın yapan FETÖ’cü gazeteciler Sedat Peker’in gündeme getirdiği konuları işleyerek iktidara karşı kışkırtma operasyonuna devam ederken Peker “Gaz’a gelmem” paylaşımında bulunmuştu.

2010 yılına kadar Ak Parti ve Erdoğan’ın bugün yandaş medyası olarak nitelendirilen besleme basını oluşturan ve yalan algı yayınlarını yapan FETÖ’cü gazeteciler yayınlarının kendi camialarına ulaştırma konusunda başarılı olsalar da genel olarak hem meslektaşları içinde hem kamuoyunda halen kabul edilmiyorlar.

Belge açıklamalarına rağmen neden kabul görmüyorlar?

Örnekle cevaplayalım.

Hatırlarsanız geçmişte en fazla gündeme getirilen konuların başında Recep Tayyip Erdoğan’a suikast haberleri geliyordu, özellikle TRT kanallarında.

Bu suikast girişimlerinin en önemlisi nerede olmuştu?

Milli Güvenli Kurulu toplantısında eğer Erdoğan önünde bulunan pet şişedeki suyu içmiş olsaydı zehirlenerek öldürülmüş olacaktı.

Bu yalanı TRT kanalında anlatan kimdi?

Dönemin Bugün TV gazetesi Ankara temsilcisi ve yazarı Âdem Yavuz Arslan.

Âdem Yavuz Arslan, Erdoğan hakkında çıkan suikast haberlerinin yalan ve algı operasyonu olduğunu yayımladığı kendi videosunda yakın zamanda itiraf etti.

Fakat Arslan, yayınladığı videolarda Türk basınının duyarsızlığından yakınmaya devam ediyor,  zirvedeyken basında kimsenin yaşamasına fırsat vermezken şimdi Türk kamuoyunda yaşamak için çaba sarf ediyor ve Türk basını nerede diyor ama yalancı çobanın kaderi şu an onun gerçeği.

Cevheri Güven, Âdem Yavuz Aslan, Tarık Toros ve Said Sefa gibi isimlerin başını çektiği FETÖ basını Youtube’da kurdukları kanallarda izlenme oranları bakımından yandaş medyayı kısa zamanda kendilerine ulaştırılan belgeler sayesinde geride bıraktılar.

İzlenme oranlarını incelediğimizde Türkiye’deki cemaat ve özellikle Ak Parti tabanı tarafından takip edildiklerini söyleyebiliriz. Gündeme aldıkları konularda ciddi manipülasyon yapmaları Recep Tayyip Erdoğan, Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Necati Aksakallı gibi isimlerin üzerinden 15 Temmuz kurgularını yine Sedat Peker’in ifşalarıyla birlikte hep bir ağızdan yorumlamalarını dikkat çekici detay olarak görüyorum.

FETÖ’cü basın Ak Parti lideri Erdoğan’a yönelik ne kadar yayın yaptıysa Sedat Peker kadar etkili olmadılar, şimdi taktik değiştirerek Peker’i bazı konularda kışkırtmaya çalışırken bir yandan da sosyal medyada oldukça nazik cevaplar vermeye çalışıyorlar.

Lakin Sedat Peker hinli kurt bu tarz oyunlara gelecek kadar acemi değil.

Peker’in paylaşımlarında gündeme getirdiği konuları değerlendiren gazeteciler FETÖ’cü basın da dâhil devletin işleyişini bilmediklerinden ifşa edilen konuların devlete ve millete nasıl zarar verildiğini sadece basın değil siyaset de muhalefet de anlamış değil. Peker de her seferinde buna işaret ediyor ve 40 yaş altına Türkiye’nin gerçeklerini anlatmaya çalıyor.

Örneğin eski İran Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin akrabasının Mersin serbest bölgesine dolar yüklü bir konteyner kayıt dışı para getirmesi olayı; bence muhalefet açısından bomba gibi bir haberdi. Fakat basın ve muhalefet konuyu es geçti.

Olayı görmezden gelmeyenler kimler oldu?

ABD, İngiltere ve Almanya istihbaratları. Sonuç ne oldu bilen yok.

Fakat Peker’in asıl anlatmak istediği gerçek nedir?

ABD başta SWIFT denilen uluslararası bir iletişim kanalıyla dünyadaki dolar trafiğini takip ettiği gibi aynı zamanda ülke içinde bankalar arası dolar trafiğini de kontrol altında tutuyor.

Türk bankalarına ister kara para ister temiz para gelsin hangi yolla olursa olsun dolar cinsinden olduğunda bilin ki miktarı önemli değildir ve ABD’nin haberi vardır. İşte Peker’in ifşasının altındaki gerçeklerden birisi de bu olaydır. ABD Türkiye’de kimin kaç doları var hepsini biliyor ve sıkı takip ediyor.

ABD biliyor da Türk devleti bilmiyor mu?

Elbette biliyor bilmese İstanbul’da Ak Parti ve İyi Parti arasında yapılan gizli görüşmede neden dolar milyarderi beş yüze yakın kişiye dokunulmazlık istensin! Panama belgelerine bakarsanız Türkiye’de çok sayıda dolar milyarderi son yirmi yılda türedi, gerçek ise üretim yapmadan tek bir kişi çalıştırmadan çoğunun FETÖ kontenjanından servet sahibi olmaları.

Yazımızın ana konusu FETÖ’cü basının Sedat Peker oyunu. FETÖ’cü basının ellerinde belgeler olmasına rağmen Peker’in ifşalarından başka kamuoyunu etkileyecek argümanları yok.

Yıllarca cezaevinde kitap okuduğunu (okutulduğunu) söyleyen birinin aleni ifşaları karşısında Türk muhalefeti sınıfta kalırken FETÖ’cü basın gerilerde kalmıyor, hızlı hareket ediyor ve ifşa edilen konuları detaylandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Devletin henüz tespit edilmeyen birimlerinden belge almaya devam ediyorlar.

Yurtdışındaki FETÖ’cü basının Türk basınına eleştirilerine gelirsek kendi düşüncemi açıklamak isterim.

Devlet kurumunun basın sorumlusu olmama rağmen FETÖ’cüler ve yandaş basın sorumluları hiçbir zaman beni muhatap almadılar, direkt olarak amirime gittiler. Biri hariç (Özel İdare Genel Sekreteri Kemal Demirel) diğeri her seferinde kabul etti ama istekleri kabul edilmedi.

Bu örnek Bursa’da yaşandı aslında ama sadece Bursa’da değil tüm illerde yaşanmış.

FETÖ’cü basın iktidara Sedat Peker ifşaları üzerinden ne kadar saldırırsa saldırsın inandırıcı olamaz, çünkü iktidarı putlaştıran yandaş medyayı oluşturan onlardı ve kendi yarattıkları canavar tarafından parçalanıyorlar.

Sedat Peker olmasa FETÖ’cü ve muhalefetin işi gerçekten zor değil mi?

Herkes aslında oyununu Sedat Peker üzerine kuruyor!

Peker kim?

Suç örgütü lideri!

İnsanların gücü kaslarında değil akıllarındadır, bir gün mutlaka bu gerçeğin de farkına varacağız.