DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Mobeseler

Sesli Dinle

Mobese demiştik değil mi?
Evet son yılların teknolojisi sandığımız, araçlarımızın hızlarını ayarladığımız görüntü ve ses kayıt sistemleri.

Mobeseler
18.01.2021
13.016
A+
A-

Bu yazının sonunda bir zamanlar sohbetimize yarenlik eden konuğumuzun dediği gibi ‘’Haydaaaa, konu yine nerden başladı nerede bitti?’’ Demezsiniz umarım.

Hayat tüm hızıyla akmaya devam ederken, tecrübe hanelerimiz dolarken, Covid illeti fırsatlarını değerlendirmek faydalı olabiliyor. İlletin faydası, fırsatı mı olur demeyin. Olabiliyor.

Şu zamana kadar kaç gece geç saatlere kadar yoğun olmadık? Kaç hafta sonunu kendimize, ailemize ayırabildik ki?

Kısacık hayatlarımıza sonu gelmeyen hırslar, tutkular sıkıştırdık. Bir yığın hedefler koyduk yaşamın her anına, akla gelen aslında hükmedemediğimiz, sahibi kalamayacağımız her bir zaman dilimine.

Bu kısıtlamalar, kontroller sayesinde aslında büyük fırsat doğdu. Biraz soluklanmak, biraz düşünmek, biraz muhakeme edebilmek adına.

Bende her hafta sonu bir nevi inzivaya çekiyorum kendimi. Elektriğin, suyun olmadığı, telefonların çekmediği hava şartları zorlaştıkça, yaşam şartlarımın da zorlaştığı ancak 24 saatin dolu dolu geçtiği bir huzur hanede.

Bu hafta sonu yağan kar sebebiyle bulunduğum yerde şartlar geçtiğimiz haftalara nazaran daha da zorlaştı. Etrafımı saran beyaz örtü, Ankara’nın ünlü ayazı hareket kabiliyetimi kısıtladıkça içinde bulunduğum 15 m2 alan sınırları aşan muhakeme zincirlerine   imkân tanıdı.

Sizlerin gündemi neydi bilemiyorum tabi, fakat benim gündemimde döviz, altın, borsa yoktu, ticaret, siyaset, iktidar, muhalefette olmadı, canım ülkemin sınırları dışında ki dünyada ne oldu ne bitti aklıma dahi gelmedi. İki laklak edip gıybet edeyim, iki çift laf, söz dalaşına gireyim istesem mümkün değildi. Şartlar bana daha derin bir dünyanın kapılarını araladı.

Dedik ya tecrübe hanemiz her geçen gün, her yaşanan olayla artıyor diye, işte taze tecrübem geçmiş bilgilerimi tazelememe, geleceğe dair sevinmeme neden oldu da diyebiliriz.

Dünyanın faniliğinden girizgâh yaparak, gelecekten bahsetmemi garipsemeyin. Kastım olan gelecek din alimi olan bir hocamın sözünden esinlenmemdir. Hoca, dini konuları gericilik olarak değerlendiren kimselere “Biz geçmişten bahsetmiyoruz ki, ahiret gelecektir.” Der, işte evdeki hesap çarşıya uyarsa sevincim yerinde demektir.

Şahsi sosyal paylaşım hesabımda 2015 yılı Ekim ayında ‘Bu çobandan öğrenilecek çok şey var’ başlıklı yayımladığım bir paylaşım geldi aklıma. Gerçek midir? senaryo mudur? Bilemem. Beni ilgilendiren kısım içerik, yani olgudur. Bir videoda çobanın yanında duran kişiler, hâl hatır sorduktan sonra bir kuzu satın almak istiyorlar. “Çoban veremem.” Dedikçe teklifler artıyor. En sonunda çobana, “Mal sahibine uygun bir senaryo söyle, teklifimizi kabul et, kimse gerçeği bilmez.” Deniyor. Çoban ise “Yaratıcının gördüğünü, bildiğini ve zamanı geldiğinde ona ne diyeceğini?” Soruyor.

Bu paylaşım bana, Üftade hazretlerinin talebelerine yaptığı sınavı anımsattı. Hani diğer talebelerin başardığı, en gözde talebe Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinin başaramayarak geçtiği sınavı. Tavuğu kimseye görünmeden kesme sınavı vardı hani sizlerde bilirsiniz.

Bunları aklıma getiren vakti zamanı geldiğinde sizlerle paylaşacağım bir tecrübem oldu. Tabi bulunduğum ortamın şartları ve bu şartlara sebep etkenler arasında yer alan korona’nın da katkılarını unutmamak gerek.

Düşünüyorum da ne kadar tutkunuz bizim olmayan hayatlarımıza, ne kadar tutkunuz bize kalmayacak dünya nimetlerine. Mala, mülke, nama, şana, makama, aslında olmayan kudretlere.

Geçtiğimiz hafta kendisini “Ben Sürüden Ayrılmayı Seçtim.” Diye özetleyen bir ahbabımla hasbihal ettim. Kendisinin basit dünyalık bir sorunu olduğunu öğrendim. Elimden bir şey gelmemesinin mahcupluğunu, kendimle baş başa iken samimiyetimle yaşadım. Geçmişinde hatırlı, namlı, büyük esnaflardan olan, şimdilerde ise çobanlık yapan, hafta sonlarımla sınırlı yaşam şeklimi 365 günü yapmış, hayallerimizi süsleyen jipleri, evleri bırakmış, şehrin göbeğinden dağ yamacına kaçmış bir kimse.

Bu kişi ile sohbeti seviyorum, her seferinde kalbime dokunuyor, Mevla muhabbetimizi daim etsin. Telefonla görüşmemizi sonlandırırken, sohbet gündemimiz olan kuraklık konusunda bir hikâye anlattı. Sizlerle paylaşmak istedim.

Vaktiyle kuraklık yaşanan bir yerde, halk bir alime başvurur, hayır duaları ile yağışa vesile olmasını umut eder. Alim zat bölgeye gider, yanında ki ahali ile başlar dağ tepe gezmeye. Ahali istediği her şeyi yapacakları, istediği ödemeyi verecekleri alimin dua etmesini bekler. Oysa ki alim çözüm arayışındadır sahibi olduğu ilimle.

Dağın başında yıkık virane bir ev görür, eve gider. Kapıyı çalar, davetle içeri girer. Evdeki yalnız kadına sorar gönlünden ne geçiyor? Ne istersin? Neye ihtiyacın var? Diye.

Kadın “Evimin damı yok, yetimlerim ıslanıyor, yağış olmasın isterim.” Der. Adam döner çocuklara sorar aynı soruları.

Çocuklar “Yağmur yağmasın, ayakkabılarımız yırtık, ayaklarımız ıslanmasın, üşümeyelim.” Der.

Alim dışarı çıkar ve ahaliye seslenir, “Komşunuzun evini onarın, yetimlerin eksiklerini giderin ki Mevla rahmetini lütfetsin.” Der.

İçinde bulunduğumuz ancak sahibi olmadığımız hayatın her bir anından sorumlu, her bir eylemimizin muhatabıyız.

Mobese demiştik değil mi?

Evet son yılların teknolojisi sandığımız, araçlarımızın hızlarını ayarladığımız görüntü ve ses kayıt sistemleri.

Oysa ki çobanın dediği, Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinin söylediği gibi, Mobeseler yaradılışımızla birlikte var olan sistem. Hatta kamera arkası, yayınlanmamış bölümler diye adlandırabileceğimiz kalbimizin içini, aklımızın derinliklerini kayıt eden kalitede bir sistemse ya?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.