DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Halifelik Sevdası

Sesli Dinle

‘Abi devletin başı demek Türkiye’nin değil, Türk dünyasının değil, dünyada ki tüm İslam devletlerinin de başı demektir. Onun sözü, üzerinde tartışma olamayacak kelamdır.’

Halifelik Sevdası
05.04.2021
11.263
A+
A-

Sanırım halkın tercihiyle göreve gelmiş kimselerin imkanlarına özenerek, o kimselere yaranma duygumuzdan vazgeçmedikçe olaylar farklı, olgular aynı olarak dejavu gündemlerden kurtulamayacağız. Aferin derler diyerek linç etmek gibi bir hastalığın içerisindeyiz gibi.

Aslında parti içi ayarlamalar olduğu düşünülen, Av. Hasan Seymen’e yönelik iddiaların manşetlere taşındığı ‘Hainlik’ isnatlı söylemleri hatırlarsınız. Konu henüz manşetlere yeni taşınmaktayken Hasan Seymen’ e ulaşarak ilk röportaj yapan sizlerin takdiri ile büyüyen, gelişen, tarafsız MevzuHaber olmuştu. Sayın Seymen, görüşme talebimizin linç amaçlı olmadığını anladığında samimiyetle içini dökmüştü.

Bu yazımda anlatacağım konu yine benzer mantıktan yola çıkılan olgu temelinde bir olay. Konuya girmeden önce az bilinen sırlarımızı paylaşalım. Rica ediyorum aramızda kalsın.

Sevdiğim bir büyüğüm ile sohbetimizde çok şaşırdığım şeyler dinlemiştim. Sohbetin giriş cümlesi;

‘Aklımızı kullansak yapmamız gereken ilk şey Halifeliğin İlanı olur’

Evet doğru duydunuz. İş hayatında onlarca gönüle girmiş, ticari başarılarıyla birçok ilke imza atmış, sivil toplum kuruluşlarında ki görevleriyle sayısız hizmetler yapmış bir kadın. Modern, çağdaş, eğitimli, kariyer sahibi, entelektüel bir kişilik. Yetiştirdiği iki kızı insanlara hizmet önceliğiyle icra edilen meslekleri seçmişlerdi. Her iki kızı da işlerini o denli güzel, o denli hakkaniyetli, o denli titiz icra ediyorlardı ki gıyaplarında ‘muhteşem insanlar’ deniliyordu. Mesleklerini bilgileri ile sınırlı şekilde değil vicdanları, ahlakları, şefkatleri, sevgileriyle, özenle yapıyorlardı. Bu çocukları yetiştiren, temas ettiği gönülde yükselen isim, o iş kadını Halifelik istiyordu.

Sohbetimizi şöyle özetleyeyim; ‘Dünyada son hak din İslam olduğuna göre, İslam’ın mührü Halifeliğin Türkiye ve Türklerin elinde olduğuna göre, dünyada onlarca Müslüman ülke olduğuna göre, milliyetçiliğin ötesinde inanç ortak paydasında, onlarca Müslüman ülke ve milletle buluşsak sonucu hayal edebilir misin? Vatikan önüne dizilen o değerli araçları, farklı milliyetlere tabi onca insanı, Vatikan’ın ayrıcalığını görmüyor musun? Halifeliği ilan etsek onlarca ülke inanç tercihleri sebebiyle bize tabi olmayacak mı? Türk olan ancak Müslüman olmayan devletler olduğu gibi, Türk olmayan fakat Müslüman olan devletlerin sayısını düşün.

Eşsiz zekamla ‘Evet ablam haklısın büyük bir siyasi güç olur.’ dediğimde kendisi gülerek ‘siyaset önemli değil, önemli olan ekonomi’ dedi. Halifeliğin vatandaşları olarak edinilecek ayrıcalıklarla yapılabilecek uluslararası ticaret ve güç çok daha önemli diyerek kafamı karıştırdı.

Uzun yıllar sonra bir başka dost meclisinde gündem girilen kozmik odaydı. Toplumca tutkularımız arasında komplo teorisi üretmekte var malum.

Dostum başladı anlatmaya. ‘Atatürk halifeliği kaldırmadı, mirasında yazıyor, İslam ülkelerinin din alimleri jüriliğinde yapılacak oylama ile Türk olması, Türkiye vatandaşı olması zorunlu olarak, din alimleri arasından seçilen kişi halife olacak. 1980 darbesi sonrası kozmik odaya taşınan Atatürk’ün mirasına ulaşmaktı hedef. Dinler arası diyalog ile yıllarca etkilenen Müslüman devletler seçimde aynı kişiye oy verecekti. Dış güçlerinde işine geliyordu o isim.’

‘Sorumsuzluk ve Makam’ başlıklı yazımda söylemiştim. Hesapta olan değil, nasipte olan yaşanıyor.

Yıllar önce bir genç ile tanıştım. Zeki bir çocuktu fakat takıntıları vardı. Dinliyor ama anlamıyordu. Sanki bilgi kaynağı kendisiydi, kendinde olmayan bilginin doğruluğuna inanmıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam İmam hatip kökenliydi ve hukuk eğitimi almıştı. Fakat hukuk kanunlarla sınırlandırılamayacak kadar önemli bir olguydu.

Bu genç her seçimde ‘Bu seçim çok önemli bu haçlı ile mücadele diyerek başladığı cümlelerinde ikna edemediği dostlarına hatır koyarak oy verecekleri partiyi belirlemekte ustaydı.

Bu gencin son derece önemli dostları vardı. Kendisini sevdiği aileye yaklaştıran, görevlerini belirleyen dostları. Hızlı bir yükseliş dönemi yaşıyordu. Karşısındaki insanı dinlemeyen, gülümseyen gözlerle aslında tiye alan, her şeyi bilen, dokunulmaz, kudretli bu genç bir gün bana mesai ayırmıştı.

Merhum babasından yadigar kalan, elinden düşürmediği çakısıyla bir zarf açmaya çalışarak, konuya girdi ‘Abi Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet, Devletin başı sadece Cumhurbaşkanı, Parti Başkanı, Baş Komutan değil, Devletin Başı Halife Hazretleridir dediğinde’ aynı konuyu farklı yaşamlardan üçüncü kez dinliyordum. ‘Abi devletin başı demek Türkiye’nin değil, Türk dünyasının değil, dünyada ki tüm İslam devletlerinin de başı demektir. Onun sözü, üzerinde tartışma olamayacak kelamdır.’ Dediğinde karşımda ki kişinin gözlerinde çok farklı şeyler görmüştüm.

Bu halifelik gündemi tüm çabalara rağmen sonuç vermeyen, büyük Arap baharı projesinin tıkanmasına yol açan, son olarak aile içi çatışma planlarının da başarısızlığa uğramasıyla devrilemeyeceği anlaşılan, Avrupa devletlerinin elçiliklerini açmaya başladığı, iş adamlarının Türkiye’ ye dolaylı yollarla da olsa gelip gittiği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat tarafından da dile getirilmişti. Çok kişinin başını yakan ‘Halifelik’ sanırım görünmeyen güçlü bir takdir tarafından korunmakta.  Biz konumuza dönelim derim. Hatta konumuzu haftaya devam ettirelim.

Aramızda kalacak demiştik, unutmak yok sırdaş okurlarım, Muhabbetlerimle…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.