DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Maksat Gündem Olsun

Sesli Dinle

Yıl 2021, dünyada ve ülkemizde ciddi krizler yaşanmakta. Hukuki ve ahlaki çöküşümüze, ekonomik sorunlarımız öncülük ediyor. Geçim sorunu vatandaşın uykularını kaçırıyor. Ancak Gelecek vaadiyle yola çıkan partiler geçmişi gündem ediyor.

Maksat Gündem Olsun
01.02.2021
13.948
A+
A-

Eski Başbakanlardan, Ak Parti Eski Genel ve şu an Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun, konuk olduğu bir programı dikkatlice izledim. “Gelecek adına, geçmişten farklı ne var?” Görebilmeyi umdum.

Programda 6 yıl öncesinin olayları zikredilmekteydi. Nedenini anlamakta zorlandım, bir ahbabımın sosyal mesafeli kahve daveti ile kafam daha da karıştı.

Milliyetçi Hareket Partisi camiasını ve Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli Beyi yakinen tanırım. Şöyle ki;

Dedem Kazım Çeçen, merhum Osman Bölükbaşı ile siyasi mesai yapar. Zamanın Başbakanı, dedemin tabiriyle “İyi bir Ulaştırma Bakanı olacakken, karmaşık bir dönemin mimarı Başbakan oldu.” dediği merhum Adnan Menderesin İlleri, İlçe yapması, mitingleri engellemesi gibi birçok antidemokratik uygulamaları sonunda, merhum Osman Bölükbaşı siyasetten çekilme kararı alır. Bu sırada, dedemin yakın arkadaşı olan, merhum Alparslan Türkeş, dedemden Bölükbaşı ile görüşme için aracı olmasını ister. İşte o taleple birlikte kır saçlıların bildiği Kırşehir’de sözde av programı yapılır. Türkeş ve Bölükbaşı ormanda uzun bir yürüyüş ve sohbet ile anlaşırlar.

Alparslan Türkeş’ in siyasi hayatı başlar, Osman Bölükbaşı’nın da kısmen içinde olduğu. O dönemlerde kurucular arasında fiilen yer alan dedem Kazım Çeçen 60’lı, 70’li yılların Altındağ, Yenimahalle gibi önemli ilçelerinde Kurucu Başkanlık yapar.

2014 yılında Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaretine eşlik etmiştim Dedem Kazım Çeçen’in. Bu ziyaret hafızamda bir veda, bir helalleşme sohbeti gibi kaldı. O sırada dedemin beni varisi göstermesi, Sayın Devlet Bey’e emanet etmesi, Sayın Genel Başkan Devlet Bey’in daveti ile bir süre parti ilçe yönetiminde yer aldım. Yine ben “Siyasi adaylıklarda yokum.” Derken, üzerimde ki vasiyet vebaliyle iki ayrı adaylık süreci yaşadım. Bu sürede çok derin tecrübelerim, çok değerli isimlerle mesailerim oldu.

Dedemin vefatının ardından Sayın Devlet Bey’i ziyaret ederek, bazı tespitlerimi arz ettim, beni dikkatlice dinledi, kendisi anlatmaya başladığında ise utanmıştım. Benim anlattıklarım devede kulak dahi değildi. Hasılı kendisinden gazetecilik mesleğim ve tarafsızlık ahlakım sebebiyle müsaade isteyerek siyasi üyeliğime ve görevlerime son verdim.

Merhum babam Hasip Özben’de, Devlet Bey’le olan hukukuma sebeptir. Çok az uyuyan, çok fazla okuyan ve görev yaptığı kurumlarda baskın denetlemeleriyle ünlü olan babam, yolsuzlukla mücadele amacıyla kurulan yapılarda yer almıştı. Bu anlamda yapılan ziyaret zincirlerinin başında, Sayın Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmiş, uzun ve önemli görüşmeler gerçekleştirilmişti.

Gençlik yıllarını da kapsayan, tüm bu aile mirasım ile sayın Bahçeli’yi hoşgörülerine sığınarak şöyle tarif edebilirim. Duygusal, zeki ve anlaşılması gerçekten zor bir insan. 2000’ li yıllarda Konur sokaktaki genel merkezde, beni kabul eden sayın Bahçeli ile yaklaşık yarım saatlik bir görüşmemiz olmuştu. O zamanlar sigara kullanıyordu. Yarım saat içerisinde ülke gündemi, halkın gündemi, deprem ve şehitlerimizi kapsayan görüşmemizde sayın Bahçeli, sanırım en az 5 dal sigara içmişti, hüzünlü ve samimi anlatımları eşliğinde.

Sonrasında her görüşme talebime olumlu yanıt veren Sayın Bahçeli, odasına girdiğimde makam masasının 1 adım yanında, ayakta, ceketi ilikli olarak karşılardı. Asla el öptürmez, samimice tokalaşır ve konuk koltuğunu gösterirdi. Kendisi koltuğuna, konuğuyla aynı anda oturur, sohbetini konuğuna önem verdiğini belirtir şekilde yapardı. Anlatılan konunun çok daha fazlasını bilmesine rağmen dinler, not alır, sonra sözlerini söyler ve aynı nezaketle konuğunu uğurlardı. Ziyaret etmekten en çok haz aldığım isimlerdendir kendisi.

Valiliği görevinde başarısızlığı, üslubu nedeniyle merkeze alınan bir arkadaşımın bir süre sonra tekrar Vali olduğunda yanıma gelmesi, geçmişini analiz ederek tespit ve tavsiyelerimi istemesi üzerine yaptığım 15 günlük danışmanlık hizmetimde kendisine; “Sayın Devlet Bahçeli’yi izle, onu örnek al, öyle davran.” Demiştim. Arkadaşım, göreve başladıktan çok sonra hayırlı olsun ziyaretimi yaptığımda söylediği söz halen kulaklarımdadır. “Devlet Bey’de görmemiz gereken çok şeyi göremiyormuşuz.” Demişti.

Buna benzer sözleri farklı kişilerden, farklı konular içinde duydum. Geçmişte Milliyetçi, Hareket Partisinde yer almam sebebiyle bana sitem eden çok kimse, daha sonra, bazı şeyleri geç anladıklarını ifade ederek özür dilemişlerdir.

Sayın Devlet Bahçeli’yi sinirli hali ile, üzgün hali ile, kırgın hali ile gördüm. Devlet ve parti işleri kapsamında özel ve mahrem konulu diyebileceğimiz, değerlendirmelerini aldığım görüşmelerimiz oldu. Merhum Süleyman Demirel ile yaptığım bir görüşme sonrası, Sayın Devlet Beyi de ziyaret etmiş, konuyu arz etmiştim. Çok geniş açıdan, farklı boyutlardan değerlendirmeleri ile ufkumu açmıştı diyebilirim. Duygusal ve Samimi oluşu sebebiyle kendine özgü üslubuyla net ifadeler kullandığını bilirim, ancak küfür ettiğine, hakaret ettiğine tanık olmadım. ‘Hatalı Oy Hesabı başlıklı yazımda bu konuya net bir örnek vermiştim.

Ülkü Ocakları başta olmak üzere parti içerisindeki yapıyı daha zarif, daha akademik bir seviyeye çıkardığı zaten biliniyor. Durumdan vazife çıkaran ya da birilerinin gözüne girmek isterken nahoş işler yapan kişilere en başta sayın Bahçeli tepki verir. Bunu Sayın Özgür Özel dahi iyi bilir.

Tabi arz talep dengesi ne yazık ki toplumsal reflekslerimiz gereği liderler kitlelerine hitap ederken kendilerinden ödün verebiliyorlar. Bunun müsebbibi bence izleyici, dinleyici kitlesini oluşturan bizleriz. Yetkisiz Sorumluluk Başlıklı yazımda belirttiğim olgu ile aynı yani.

Tanıdığım kadarıyla Devlet Bey art niyetli, şantaj içerikli, el altı bilgi, belge ve tekliflere her zaman uzak durmuştur. Şahsi yaşantısında ve hükümette yer aldığı zamanlarda da akçeli, karışık işlere de mesafelidir.

Sayın Ahmet Davutoğlu konuk olduğu programda birçok konuya değinmiş.Covid Dönemi Siyaset’ başlıklı yazımı teyit etmiş kendileri. Tek Gözlü At başlıklı yazımda ki değindiğim konulara yapılan bir açıklama duyamadım. Konuğu olduğum bir ihtiyarın anlatımlarından, tecrübelerinden esinlendiğim Çayı Demli İhtiyar başlıklı yazımı tekrar okumanızı tavsiye ediyorum. Belki Sayın Davutoğlu’ da vakit ayırır okur ya da dinler.

Sayın Davutoğlu’nun Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan olduğu hafta makam odasına komşu bir makamda kahve içmeye davet edilmiştim. O zamanlar Cumhurbaşkanlığı yetkileri kısıtlıydı. Sayın Erdoğan tarafından uygun görülen atamaları, Sayın Davutoğlu yapmama kararı almıştı. Görevlendirme yoluyla krizi çözmek isteyen taraflara engel olmak adına da görevlendirme sürelerine sınırlama yine sayın Davutoğlu tarafından getirilmişti. Arkadaşım hem parti hem de Başbakanlık bünyesinde çok şeyin değişeceğini düşünmüştü. Ben ise 2 aya kalmaz genelgeler geri çekilir, değişiklikler iptal olur demiştim. 15 gün sonra genelgeler geri çekildiğinde arkadaşım aramış, öngörümde haklı çıktığımı ifade etmişti. Özetle Sayın Ahmet Davutoğlu’nu da yakinen izleyen isimlerden olduğum söylenebilir. Somali, Türkiye arasında mekik dokunan mesailer dahil.

Yıl 2021, dünyada ve ülkemizde ciddi krizler yaşanmakta. Hukuki ve ahlaki çöküşümüze, ekonomik sorunlarımız öncülük ediyor. Geçim sorunu vatandaşın uykularını kaçırıyor. Ancak Gelecek vaadiyle yola çıkan partiler geçmişi gündem ediyor.

Belirttiğim gibi Milliyetçi Hareket Partisinden fiili bağımı koparalı uzun yıllar oldu. Şu an parti politikaları ve söylemleri hakkında taraf olmam mümkün değil. Doğru mu? Yanlış mı? Ona seçmen karar verecek elbette.

Sayın Ahmet Davutoğlu’nun oluşturduğu gündemin, zikretmediği ancak rahatsızlığının sürdüğü bir başka konuyla ilgili olduğu iddia edilmekte. Doğrumu dur bilemem, ancak kaynağım kendinden emin.

Ahmet Davutoğlu, Ak Partiden ayrıldığı dönemde elindeki bir dosya ile Devlet Bey’i ziyaret eder. Dosya, Ak Partinin olumsuz olarak algılanacak kimi icraatlarından oluşmaktadır.

Devlet Bey, bu konuyla ilgilenmez.

Zamanla bu konudan Ak Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan bir vesile haberdar olur. Bunun üzerine gazeteci Talat Atila’nın bir yazısında bahsettiği Audi A8 kullanıcıları ve sayın Davutoğlu’nun kimi talimat ve eylemlerinden oluşan bir dosya nasıl olduğu meçhul şekilde, Fransa’nın Başkenti Paris’e gider. Paris’te ikamet eden Sayın Cem Uzan’a yani.

Seçime girebilecek Partiler Listesinde yer alan Genç Parti Kurucu, Genel Başkanı Sayın Cem Uzan bu dosyayı gördüğünde ne yaptı? Orası muamma.

Sayın Davutoğlu’nun konuk olduğu programda söylediği iki konu aslında çok daha önemliydi. Muhalefeten en iyi ifade edilen konuydu.

Sayın Bahçeli’yi iktidardan korkmakla ve kaçınmakla itham etmiş ve buna sebep olarak “Birtakım şeylerin parçası olmak, suçlamaların, yanlışların …” şeklinde bir cümle kullanmış. Bu cümleden, iktidarda olmakla ilgili ne düşünülmeli? Takdiri sizlere bırakıyorum.

İkinci konu ise, Askıda kalan yatırımlar, yanlış yapılan yatırımlarla kimi iş insanlarının kollanması konusu gündem olsa daha mı iyi olurdu?

Bunca öncelikli gündemler, çözülmesi gereken sorunlar varken bu tür faydasız söylemlerle gündem oluşturulması hangi gündemlerin atlanmasına neden olur muamması da ayrı bir konu tabi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.