DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Güvenmek Yada Güvenmemek

Sesli Dinle

“Pandemi dönemi atlatıldığında insanlarda ki en büyük tahribat, nörolojik ve psikolojik etkiler olacak”

Güvenmek Yada Güvenmemek
09.12.2020
5.196
A+
A-

İşte bütün mesele bu.

Hayatımızın her alanında seçimler arasında gidip, geliriz. Yol ayrımlarıyla karşılaşırız. İşte bu yol ayrımlarda seçimi etkileyen en önemli etken güvendir. Kendine, yola, havaya, bugüne, yarına güvenebilme yetisidir.

Toplum olarak gelişimimizi duygunun eksikliği etkilemiştir. Çünkü toplum olarak güven duygusundan uzakta büyür, büyütülürüz. Birey olabilmek ve kabul görebilmek için sayısız çaba sarf etmemiz, taklalar atmamız gerekir. Her deneme sonrasında düşmekten gitgide bitap düşeriz. Her kalkış yeni bir düşüşle sonlanır ve güven duygusu zedelendikçe zedelenir. Keza bireylerin pes etmeye yatkın bir yapısı vardır. Toplum nezdinde anti tez olarak Millî Mücadele yıllarındaki azmimizi örnekleyebilirsiniz. Orada da toplumumuz kendisine inanmasından ziyade, Mustafa Kemal Atatürk’e inandığı için başarılara imza atmıştı. Siz bireye güven veremiyorsanız, güvenebileceği bir önder verirseniz, Onun başaramayacağı hiçbir şey kalmaz zaten. Hayatın her evresinde kalkınamama nedenimizde vasıflı liderlerin eksikliği değil mi? Kaçımız bunun eksikliğini yaşıyoruz? Güvendiği bir aile, işveren, yönetici, arkadaş. Artık hayatımızın hangi evresinde buna ihtiyaç duyuyorsak.

Covid-19 ile beraber bu durum daha da kötü bir hal almış durumda. Şu an yediden yetmişe toplumun tüm fertlerinin yaşadığı en büyük sorunsal güven üzerine. Ekonomiye, geleceğe, kendine, lidere, eşine, dostuna güvenemeyecek bir hal alma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.

Yediden yetmişe herkes güvensizlikle mücadele etmekte. Öğrenciler gelecekleri için, ebeveynler ekonomisi için, çalışanlar işleri için, yaşlılar sağlıkları için güvensizlik duymaya başlamış durumdalar. Bir toplumu çökertmek istiyorsan, ona korku salacaksın. Korkuyu perçinlemek içinde güvenlerini elinden alacaksın. Zaten bunu yaptığın zaman da insanlar empatiden yoksunlaşarak, kontrol edilemez bir egonun kölesi olurlar. İşte o zaman da yapmayacağı şey kalmaz.

Bunlar yetmezmiş gibi, şu dönemde hepimiz evlere kapanıp, Gizemli Kara Kutu’ya gömüldük. Sağ olsun o da güvensizlik ve kaygılarımızı “Benim olacak fıstık, binicem üstüne, vurucam kırbacı, vurucam kırbacı.” Edasıyla kamçılamak için alttan alttan bireyleri işliyor.

Geçtiğimiz hafta, MasterChef programında yarışmacılardan biri yıllar önce ergence paylaşımları yüzünden diskalifiye edilmesine şahit olduk. Evet, bazı paylaşımlar çok çirkin ve haddini aşan cinsten. Ama kaç kişi bundan kaygılanıp, geçmiş paylaşımlarını düşünmeye başladı. Böyle bir örnekle karşılaşmanın sizde yarattığı düşünceler ve kaygılar nelerdi? Yıllar önce yaptığınız bir paylaşımın hayatınızın en güzel günlerini elinizden alma ihtimali olduğu söylense inanır mıydınız?

Çok fazla yerli dizi izlemiyorum. Şu ana kadar iki tane diziyi takip ediyorum. Onlarda yeraltı dünyasıyla ilgili, bu dizilerde de en çok işlenen konu kimseye güvenmemek. Akrabalar, dostlar herkes kendi çıkar ve menfaatleri için yapmayacakları bir şey kalmıyor. Kimi saygı görmek, kimi iktidar, kimi de para için birbirilerine kazık üstüne kazık atıyor. İzlemediğim diğer dizilerde de durum çok farklı değil sanırsam. Çoğunda güven duygularını sorgulatacak örneklerin sergilendiği konular işleniyor. Ne de olsa reyting dediğin, tek dişi kalmış canavar.

Covid 20’ye hazirlik yazımda bahsetmiştim, “Pandemi dönemi atlatıldığında insanlarda ki en büyük tahribat, nörolojik ve psikolojik etkiler olacak” diye. Bu etkilerine bizleri yoğun güvensizlik duygusu ulaştıracak. Kaçınız, boğazı gıcık yaptığı için öksürmekten çekinir oldu? Asansörü kimseyle paylaşmak istemez oldu? Virüs taşıyıcısı olma ihtimali nedeniyle sevdikleriyle görüşmez oldu?

Bunların dışında da gerek yazılı gerekse görsel olarak güven duygusundan bizleri uzaklaştıracak olaylara şahit olmaya devam ediyoruz. Yani artık bütün mesele; güvenmek ya da güvenmemek.

İlerleyen günlerde de zaten zayıf olan güven duygumuz, şiddetlenerek artmaya devam edecek. Bu sadece bizden kaynaklı değil, dış etkenlerin etkileri artacak. İnsanlar mevcut kaygılarıyla birbirlerine karşı tutum ve davranışları değişecek. Ekonomik nedenlerle şiddet, dolandırıcılık gb. Olaylarla daha çok karşılaşılacak. Toplum değer yargılarına saldırı niteliğinde eylemler artış gösterecek. 2021 yılıyla beraber, toplumsal olarak kaybedeceğimiz değerler olacak. Yazı dizilerimi bir bütün olarak ele alırsanız, kurguladığım akışta sizlerin bu süreçten değerlenerek çıkmanızı sağlamaktı aslında sevgili okurlarım.

Görünene değil, görünmeyene hazırlıktı;

Öz’ünü Öz’ümse Güzel İnsan

Sen Dünyanın En Güzel Sanat Eserisin…

Büyüyoruz Büyümesine de..

Keşke Dört Doğru, Bir Yanlışı Götürse

Empati Bir Gofret Markası Değildir

Grinin 50 Tonu

Dünyanın En Değerli Varlığı

Bakalım bundan sonra nasıl devam edeceğiz, hep beraber görelim.

Haftaya görüşmek üzere.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.