DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Büyüyoruz Büyümesine de..

Sesli Dinle

Sabahattin Ali’nin dediği gibi “Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim.”

Büyüyoruz Büyümesine de..
21.10.2020
6.348
A+
A-

Eskiden ‘ben çok değişmem’, ‘ben buyum’ der; beni olduğum gibi kabul etmeleri gerektiğini düşünürdüm. Kendi doğrularım, hayallerim ve seçimlerimden şaşmayan bir yapım vardı. ‘Büyüdükçe değişirsin, zamanla değişirsin’ diyenlere de inatla karşı çıkardım.

Pandemiyle beraber hayatlar izole yaşanmaya başladıkça kendimi, bedenimi ve hayatı daha çok dinler oldum. Çok uzak bir zaman da değil, belki de hayatımın son 8 ayında düşüncelerimde ve o düşüncelerden hareketlerime yansıyan değişiklikleri fark etmeye başladım. ‘Neydim, ne oldum?’ diye sormaya başladım kendime. Eskiden hayalini kurduğum şeyler, şimdi tercih etmediğim, hatta istemediğim şeyler olmaya başladı. Her zaman sosyal biri olmuşumdur; fark ettim ki çok sosyallik çok deneyim, çok deneyim çok hayal kırıklığı, çok hayal kırıklığı da çok fazla değişimi beraberinde getiriyor.

Ne kadar insana dokunursan, onlarla o kadar enerji transferi yapıyorsun. Negatif veya düşük enerjili insanların enerjilerini üstüne çekiyor, onlarla karamsarlaşıyor ve negatifleşiyorsun.  Mesela en yakın arkadaşınızın canı sıkıldığında, sizin de canınızın sıkılması, Ailenizden biri düştüğünde, sizin de canınızın acıması gibi dokunduğunuz insanların enerjilerinden etkileniyorsunuz. Yani insanlarla ne kadar bağ kurarsanız, sizde yarattığı etkiler de bir o kadar fazla oluyor. Şimdi hayatımdaki evrimleşmeye baktığımda kendimden yeni bir ben yarattığımı fark ediyorum. Dostluk kavramımın, ilişki beklentilerimin, hayallerimin, her şeyin bir bir değiştiğini görüyorum. Hayat seni zorladıkça, hayatta düşüşler yaşadıkça, sen de değişiyorsun. Her insanın olduğu gibi senin de sınırların oluyor ve o sınır geçildiğinde “büyümek” denilen kavramla karşılaşıyorsun. Değişmeye başlıyorsun ya da içinde ki çocuğu gizlemeye başlıyorsun.

Mesela eskiden kalabalık bir ailem olmasının hayalini kurarken; şimdi Caesar’ı alıp, doğanın içine karışmak, onunla orman yürüyüşleri yapmak, kendimize yetecek kadar bir sofra kurmak istiyorum. Aile kavramı o kadar çok önemliyken, kendi kendinin ailesi olmanın güzelliğini keşfediyorsun. Yalnızlıktan korkarken, kaliteli bir yalnızlığı tercih ediyorsun. Kendini ifade etmeye çalışmaktansa yoluna devam etmeyi seçiyor, değerinin bilmeyende fazla kalamıyorsun. Zamanın boşa harcanmayacak kadar önemli olduğunu kavrıyorsun.

Sebeplerle ilgilenmeyi bırakıp, sonuçlara odaklanıyorsun. Hayal kurmayı severken, gerçeklere odaklanmaya başlıyorsun. Yani bir şekilde büyüyor ve değişiyorsun. Hayattan beklentilerin ve ona sunmak istediklerin değişiyor. Evriliyorsun… Saklanıyorsun.

Sonuç olarak yine de ‘öz ’ünden vazgeçemiyorsun. Hala iyiliğin önemini, empatinin gücünü, içinde hissediyorsun. Aslında Öz’ünü başkalarıyla paylaşmaya ara veriyorsun veya paylaşmaya değer insanlar arasında özenli seçimler yapıyorsun. Kendini paylaşmayı bıraktıkça, kendini akıntıya bırakıp akışta hareket ediyorsun. Kendi benliğinden uzaklaşıp, sürü içerisinde kabul edilecek bir maske takıyorsun. Bir nevi içimizde ki çocuğu korumak için, onu kendine saklıyorsun. İşte bu evrilmeye de büyümek deniyor. Büyüdükçe denemeyi, limitlerimizi zorlamayı, tekrar ayağa kalkmayı bırakıyoruz; kısacası hayat döngüsünü kabulleniyoruz.

Oysa hayatınızı başkalarının kabul edeceği şekle sokmak zorunda değilsin ya da doğrularını başkaları için değiştirmek, büyürken kendinizden vazgeçmek zorunda da değilsin. Büyümekle beraber tabi ki sorumluluklarınız artacak; ama bunu sadece kabul görmek için yapmak zorunda değilsin. Seni görmeyen birine kendini göstermek için değişmek veya değerinizi fark etmeyen birine değerli olduğunuzu anlatmak zorunda da değilsin. Kısacası senin ışıldamana engel olan insanları çevrende tutmak zorunda değilsin. Senin ışıltın içinde ki çocukta gizli. Onu serbest bırak, hatırlasana; o limitlerini zorlamayı, her düştüğünde kalkmayı, her gün yeni maceralar yaşamayı seven senin en güzel parçandı. Ona güven. Sana yol göstermesine izin ver. İşte o zaman büyümenin duru güzelliğiyle beraber hayallerine sahip olacaksın.

Sabahattin Ali’nin dediği gibi “Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim.”

YORUMLAR

  1. Erman dedi ki:

    Hayatı başka bir pencereden keyifle yorumlamak sanırım böyle bir şey. Kalemine sağlık.