DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

ÖZLEM’CE

Sesli Dinle

Her birinizin olduğunuz mucizeyi görüp, kabul etmesi ve bunu tüm yaşamına katması için neler mümkün?

ÖZLEM’CE
16.04.2021
4.995
A+
A-

MUCİZE SİZSİNİZ…

 Hadi en baştan başlayalım. Bu muhteşem yaşamınıza gelmeye karar verdiğiniz o An’dan. Evet evet yanlış duymadınız. Bu hayata gelmeyi siz seçtiniz. Nasıl? Niçin? Sorularının cevapları da başka bir hafta konusu. Şimdi biz kendi hayatımızın nasıl buralara kadar geldiğinden bahsedelim.

Her birimiz biricik annelerimizin karnında hayat yolculuğumuza başladık. Annelerimizle birlikte, o ne yediyse yedik, O ne konuştuysa dinledik, O nereye gittiyse gittik, gördük, öğrendik. O hangi müziği dinlediyse biz de dinledik, hem de aynı duygu yoğunluğu ile. Sevgisini de hissettik, kızgınlığını da. Pişmanlıklarını aldık üstümüze, gururla bizi sevmesi ile şımardık küçücük boşluğumuzda. Ta o zamandan yazılmaya başladı hayat hikayemiz. Sanıldığının aksine biz her şeyi anne karnında öğrenmeye başladık. Canlarımız annelerimiz 9 ay süresince bizi en iyi şekilde Dünya’ya hazırlamaya çalıştı. Kitaplar okudu, çevresi ile konuştu, izledi daha önce yaşanmış hikayeleri. O’na annesinden kalan bütün bilgi mirasını kullanarak bu mucize yolculuğu layıkıyla yürütmeye çalıştı. Sonra işte geldi o muhteşem gün ve saat. Her biriniz olduğunuz mucize olarak gözlerinizi açtınız yeni hayatınıza. Hoş da geldiniz. Adaptasyon süreci, uyumlanma, heyecan, merak, neşe, acemilik derken başladı hayatınız. Siz gerçek bir mucizeydiniz, farkında olsanız da olmasanız da üstelik. Yüce Yaradan her birimize kendisinden bir parça koyarak yarattı bizi. İşte mucizemiz buradan başlıyor. Her birimiz Yaradan’ın biriciğiyiz. Sadece biz. Eşi benzeri olmayan DNA kodları ile “1 tane” olarak yaratıldık. Bizden bir tane daha yok.

Farklılıklarımız nereden başlıyor? İşte Dünya’ya geldiğimiz o ilk saniyeden itibaren konuşulanlar, dinletilenler, izletilenler, gördüklerimiz, hissettiklerimiz, anlamlandırdıklarımız, anlamlandıramadıklarımız, güldüklerimiz, korktuklarımız. Kısacası hissettiğimiz her duygu bizi geliştirmeye, büyütmeye, yetiştirmeye başladı. Kendinizi görmek için çevrenizdeki bebeklere bakın. Herhangi bir şeyden korkuyorlar mı? Hayır. Hepimizden daha cesurlar. Herhangi bir konu ile ilgili bir yargıları, kıskançlıkları, kısıtlamaları var mı? Hayır. Onlar için sadece istemeleri yeterli. Sadece isterler. “Neden? Niçin? Nasıl?” Kısımları ile ilgili sorular yoktur onların evrenlerinde. Yargısızdırlar, saftırlar. Çok güçlü, çok heyecanlı, çok meraklılardır.

Peki biz ebeveynleri olarak onlara ne yaparız? “Aman dur oğlum, yapma kızım, koşma düşersin yavrum, terlersen hasta olursun çocuğum, kimseye güvenme sonra üzülürsün annecim, böyle yaparsan şöyle olur, şöyle yaparsan da böyle olur.” Diye diye bebeklikten çocukluğa, çocukluktan gençliğe geçiş aşamasında tüm yönlendirmelerimizle onların bilinç altı kayıtlarını oluştururuz. Sonra ne mi olur? Kendine güvensiz çocuklar, korkularla ve başarısızlıklarla dolu bir hayat, sürekli kendini eksik gören ama hep karşı tarafı suçlayan bireyler yetişmeye başlar. Bu örnekler sadece okyanusta bir damla. Aslında sözde iyi niyetle ve korumacı tavırlarla nelere sebep olduğumuzun farkına biraz da olsa vardık mı? Peki biz nereden öğrendik bu tutum ve davranışları? Tabi ki biz de bize öğretileni yapıyoruz. İşte onlar da bizim bilinç altı kodlarımızda var. Bu zincir böyle devam edip gider. İçimizden biri veya birileri bunun farkına varıp, yeter diyene kadar bu kısır döngü içinde yaşamımızı devam ettirmeye çalışırız.

Değişim ve dönüşüm nerde başlar peki? Farkındalıkla tabi ki. Geçen haftaki yazımda da söylediğim gibi kişi kendi istemedikçe değişimi başlatamaz. Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmez. O yüzden önce kendimiz bunun farkında olmalı ve istemeliyiz. Evet, tamam farkındayız ve kendi hayatımızın dümenine oturmaya karar verdik. Şimdiki adımımız ne olmalı? Burada başlangıç olarak size önereceğim ilk adım; sessiz, sakin, yalnız başınıza oturun ve önünüze beyaz bir kağıt alın. Hayatınızı yatırın masaya. Bu zamana kadar yaşadıklarınızı bir düşünün. Neler yaşadınız? Kimleri tanıdınız? Kimlerden ne öğrendiniz? Katkı aldıklarınız, katkı olduklarınız her bir kişiyi gözünüzün önünden geçirin. Çünkü burada şu ipucunu vereyim. Hayatımıza giren her bir kişiyi mutlaka bir nedenle tanıdık. Bize bir şey öğretmek veya bizden bir şey öğrenmek için varlar. Bu farkındalıkla tekrar düşünün tüm yaşamınızdaki kişileri. Yargılamadan, kızmadan, üzülmeden, kıskanmadan, acımadan, içinizi de acıtmadan yapın bu incelemeyi.

Bu haftalık ruhunuzu keşfetme yolunda atmanızı dilediğim adım bu sevgili Can’lar. Haftaya buluşana kadar her birinizin kimi neden tanımış olabileceği konusunda farkındalık yaşamasını seçiyorum. Bakalım haftaya ikinci adımda neleri konuşup, bu değişim yolculuğunda hangi farkındalıkları yaşayacağız.

Her birinizin olduğunuz mucizeyi görüp, kabul etmesi ve bunu tüm yaşamına katması için neler mümkün? Bir gün bir yerde yüz yüze de görüşmek dileğimle. Hepinizi sevgi ve saygı ile kucaklıyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.