DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

6331’ in Yine Yeniden Ertelenmesi

Sesli Dinle

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri İşverenlere külfet değil, aksine kazanç sağlar…

6331’ in Yine Yeniden Ertelenmesi
20.07.2020
30.972
A+
A-

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yıllardır ertelenen maddeleri 1 Temmuz 2020 tarihinde yürürlüğe girmişti. Bu maddeler; Kamu Kurumları ile 50’ den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin, İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi hizmeti alma zorunluluğu ile ilgilidir. Fakat bu maddelerin yürürlükte kalmaları uzun sürmedi ve tekrar erteleme geldi, üstelik 3 yıl sonrasına.

Ülkemizde, maalesef çoğu işveren, İş Sağlığı ve Güvenliği hizmetlerini külfet olarak görmektedir. Okuyacağını düşündüğüm işverenlere bu yazı ile İş Sağlığı ve Güvenliğinin önemini bir kez daha anımsatabilmek istedim. Aynı zamanda Uzman, Hekim ve tüm çalışanların bu yazıyı örnek alarak, çalıştıkları işyerleri ve işverenlerine İş Sağlığı ve Güvenliğinin neden önemli olduğunu daha iyi ifade edebileceklerine inanıyorum. İş Sağlığı ve Güvenliği hizmetlerinin işyerlerine külfet değil, aksine kazanç sağladığını ifade etmeye çalışacağım.

İşyerlerinde iyi seviyede Sağlık ve Güvenlik Yönetim Sisteminin olması gerektiğinin arkasında ekonomik nedenler bulunmaktadır. Sağlık ve Güvenlik Yönetimi zayıf olan ya da hiç olmayan işyerlerinde iş kazaları ve meslek hastalıkları kaçınılmaz olacaktır. Kazalar ve meslek hastalıkları da işyerlerinde doğrudan ve dolaylı maliyetlere neden olur. Bu maliyetlerin bir kısmı sigortalanabilirken birçoğu sigortalanamaz ve işyerleri bu olumsuz durumdan dolayı ciddi zarar görebilir. İşyerlerinin ne gibi zararlar görebileceğini aşağıda sıralanan örneklerle çok daha iyi anlayabiliriz.

  • Sigortalanabilen doğrudan maliyetler; herhangi bir kaza yaşandıktan sonraki hasar vb.nin sigorta tarafından karşılanan görünür maliyetlerdir.

Örneğin;

  • İşverenler üzerinde kamu mesuliyet sigortası talebi,
  • Bina, ekipman veya araç hasarları,
  • Atfedilebilir üretim ve/veya genel ticari kaybı.
  • Sigortalanabilen dolaylı maliyetler; herhangi bir kaza yaşandıktan sonraki hasar vb.nin sigorta tarafından karşılanan görünmeyen maliyetlerdir.

Örneğin;

  • Kümülatif iş kaybı,
  • İşlem yükümlülük iddialarının ürünü,
  • Kazada yaralanan personel yerine yedek personel istihdamı.
  • Sigortalanamayan doğrudan maliyetler; herhangi bir kaza yaşandıktan sonraki hasar vb.nin sigorta tarafından karşılanmayan işverenin cebinden çıkacak olan maliyetlerdir.

Örneğin;

  • Kazada yaralananlar için ödenen tedavi ve hastalık masrafları,
  • Yaralanan veya ölen kişilere ödenen tazminatlar,
  • Yaralanan çalışanların iyileşme sonrası işe dönüş eğitim masrafları,
  • Kaza sonucunda sigorta primindeki artışlar,
  • İşveren ve sigorta şirketi arasındaki sözleşme fazlalığından sigorta poliçesi tarafından karşılanmayan tazminat,
  • Sözleşme kayıpları,
  • İşyerinde temizlik ve normale dönüş masrafları,
  • Avukat ve mahkeme masrafları,
  • Sigortalanamayan dolaylı maliyetler; herhangi bir kaza yaşandıktan sonraki hasar vb.nin sigorta tarafından karşılanmayan, görünmeyen ve yine işverenin cebinden çıkacak olan maliyetlerdir. Örneğin;
  • İyi niyet kaybı ve kurumsal imajın zarar görmesi,
  • Kaza soruşturma esnasında geçen zaman kaybı ve gerekli düzeltici önlemler,
  • Üretim gecikmeleri,
  • Fazla mesai ödemeleri,
  • Yaralı kişinin ilk yardımını yapan ve ihtiyaçlarını karşılayan diğer çalışanların zaman kaybı,
  • Yedek personel alımı ve eğitimi,
  • Ek tahliye süresi,
  • Çalışanın moral bozukluğu ve bundan kaynaklanan üretim performansının azalması.

Bunlardan bahsettikten sonra bir de “Sağlık ve Güvenlik Yönetimi” iyi seviyede olan işyerlerinin ne gibi kazançlar sağladığını da örneklendirelim:

  • Daha motive işgücü, dolayısıyla üretim ve ürün kalitesinde iyileşme,
  • Çeşitli paydaşlarla organizasyonun işyeri imajını ve itibarını geliştirmesi,
  • Çalışanların korunması ve şirkete olan güvenlerinin artması,
  • Çalışanların uyumluluk düzeylerinin artması,
  • Kazaların azaltılması,
  • Hastalıkların azaltılması,
  • Ekipman hasarının azalması,
  • Personel şikâyetlerinin azaltılması,
  • Personel sürekliliğinin sağlanması,
  • Azalan sigorta primleri,
  • Azalan para cezaları ve tazminat ödemeleri.

Hiçbir maliyet çalışanların sağlığından ve canından öte değildir. Bundan 8 yıl önce hazırlanan ve yayınlanan bir kanunun halen tüm maddeleri ile yürürlükte olmaması demek ülkede İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürünün olmaması demektir. Bizim artık bu gibi konuları çözümlemiş olarak konuşmanın ve yazmanın yanı sıra daha bilinçli hareket edebiliyor olmamız gerekmektedir. Çalışan, işveren, uzmanlar dahil herkesin İş Sağlığı ve Güvenliği alanında daha iyiye, daha ileriye gidebilmek adına çalışmalarını oturmuş bir düzen haline getirmiş olması gerekmektedir. Kanunun sürekli erteleniyor olması bireysel sorumluluğumuza ve vicdani sorumluluğumuza engel olmamalıdır.

Sağlıklı ve güvenli çalışmalar dilerim.

YORUMLAR

  1. apo dedi ki:

    İŞ güvenliği hakkına bir bilgi sahibi olayım diyorum ama o kadar önemli konu ama abla çok sıkıcı bir konu. sende motomot yazmışsın. sıkıcı konuyu daha çekilmez yapmışsın. Zaten Ülkemizde sorun bu, sıkıcı konuları sıkıcı insanlar daha çekilmez hale getiriyor.