DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Herkesin Derdi Başka

Sesli Dinle

Aşık Veysel’i dinleyen, izleyen bir kişi sormuş “Üstat onca insan da saz çalıyor sende, onlar çalarken elleri, parmakları sazın üzerinde baştan aşağı geziyor, sen ise tuttuğun yeri bırakmadan çalıyorsun, bu nasıl iş?” Diye.
Üstat “Onlar benim bulup, tuttuğum yeri arıyorlar” diye cevap vermiş.

Herkesin Derdi Başka
29.11.2021
10.718
A+
A-

Selam olsun otobüste, ofiste, molada zaman ayırarak bu satırlara göz atan, sözlerime kulak veren siz dostlara.

Zaman zaman denk geliyor,  hasbihal ediyorum, tanış olduğum veya olmadığım okurlarımla. Kimi hem okuyup hem dinlediğini, kimi okumayı sevdiğini kimi de dinlemeyi tercih ettiğini söylüyor, ben ise her bir tercihten mutlu oluyorum.

Geçtiğimiz hafta “Sırlar ve Yalanlar” başlıklı yazımda ilgi çeken gerçek, bahsetmeye gerek duymadığımı ifade ettiğim konular oldu, şaşırdık mı? Hayır.

Bir başka ayrıntı ise gözlemlerimi nasıl yaptığım, haklı olduğum bazı konuları nasıl tespit ettiğim sorularıydı?

En başta MevzuHaber ailesi var olsun. Yazarlarımızın yazılarını yakından takip ediyorum. Ülkenin farklı şehirlerinde ki farklı hayatlar aynı platformda aynı amaçla buluşarak tarafsız ve dostane olarak farklı konuları satırlara nakşediyor. Öğretim görevlisinden, mühendisine, gazetecisinden, ekonomistine, yöneticisinden, idarecisine, işçisinden, iş insanına, öğretmeninden, mali müşavirine kadar çok farklı kariyerlerde ki farklı isimler sesleniyor sizlere. Büyükşehirlerden, taşralara kadar farklı şehirlerde hayatın bizzat içinde ki, sizlerden farksız yaşam süren isimlerin belirlediği ve kaleme alarak seslendirdiği konular MevzuHaber aracılığıyla sizlere ulaşıyor.

Haliyle ben her şeyden önce bu sayede ülkenin genel halini farklı açılardan görebiliyor, izleyebiliyor, analizlerimde büyük avantaja sahip oluyorum. Bir başka gerçek ise bu isimlerin birbirleri ile ve benimle direk bağlarının olmaması objektif olmamada katkı sağlıyor.

Derin konulara meraklı, derin analizleri seven bu konuda talepleri olan isimlere yazarımız Ahmet Çirkin’in yazılarını tavsiye ediyorum. Okuduktan sonra üzerinde biraz düşünüldüğünde esas anlamı daha net anlaşılabiliyor. Örneğin “Peki Ya Siz” ve “Dostane Tavsiyeler, Naçizane Tespitler” başlıklı yazıları çok şey anlatmakta.

Atilla Sağım’ın “Ömer’in Yolu” yazısında ki ayrıntılar diğer yazıları ile tamamlandığında daha bir geniş anlam kazandı benim analizlerimde.

Sedanur Kül “Özgüven Tutkusu” yazısıyla konulara farklı açılardan yaklaşmamı sağladı.

Hanifi Aktaş “Öfke Dolardan Hızlı Yükseliyor” başlıklı yazısıyla görülemeyen, duyulamayan, anlaşılamayan toplumsal hali adeta haykırmış.

Tüm yazarlarımızın her hafta büyük emek vererek, zaman ayırarak kaleme aldığı değerli eserleri bir kez yayın öncesi ve bir kez yayın sonrası olmak üzere en az iki kez okuyorum, bazen de dinliyorum.

Tabi bunun yanında tüm haftam çay, kahve ziyafetleriyle geçiyor, sade ve sakin kafeteryalarda pandemi sonrası ekonomiye can verenlerden oluyorum. Kimi zaman kocaman deri kaplı koltukları olan, kimi zaman gönüllerinde ki ay yıldızı omuzlarında da taşıyan, kimi zaman dertli esnaflarla, kimi zaman maaşına ek kazanç yolu arayan işçilerle hasılı hayatın her alanında ki dostlarla hemhal oluyorum.

Telefonum sayesinde her gün bir ilde dostlarla hasret kokan sohbetlerimizle geziyorum canım yurdumu.

Aşık Veysel’i dinleyen, izleyen bir kişi sormuş “Üstat onca insan da saz çalıyor sende, onlar çalarken elleri, parmakları sazın üzerinde baştan aşağı geziyor, sen ise tuttuğun yeri bırakmadan çalıyorsun, bu nasıl iş?” Diye.

Üstat “Onlar benim bulup, tuttuğum yeri arıyorlar” diye cevap vermiş.

İşte belki de o misal, siyasetinden, ticaretine, tarikatından, cemaatine, hocasından, deistine özgün olunca, ayrışmak kolay, bir olmak önemli diyerek temelinde ve özünde insan sıfatına önem verince yelpazede geniş oluyor, görülenlerde.

Son günlerde tüm siyasi partiler organize şekilde geziler düzenler oldu. Programları ellerine tutuşturulmuş vekiller ve vekillik tutkunları köşe bucak ziyaretler yapıyorlar.

Tabi bunun yanında halk güçlüyü ve gösterişi sever mantığıyla kullanılma yasağı zaten sözde kalan çakarlı milyonluk araçlar, trafiği tıkayan konvoylar kendini gösterdi.

Belediyelerinden, kurumlarına, derneklerinden, vakıflarına tüm yapılara bağlı bulunduğu siyasi partiler tarafından görevler tevdi edildi. Hangi gün, hangi saat hangi meydanın ne kadar doldurulacağı talimatları ilgililere ulaştı.

Çağın gerçekliği sosyal paylaşım ağları da unutulmuş değil tabi ki, yalan, doğru, senaryo, kurgu fark etmeden paylaşımlar tam gaz devam ediyor, kimi zaman övgüyle kimi zaman sövgüyle.

Siyasetin vazgeçilmezi kitlesel taraflar oluşturmak ve onların desteğini alma mesaileri de gündemimize gelmeye başladı gibi.

Bu arada Cumhurbaşkanı kurumlara talimat verdi, faiz, dolar, para hareketleri takip edilsin diyerek. Neticede aş kazanlarımıza kadar ulaşan bir kriz mevcut.

Benim bir bankanın, bir şubesinin, bir çalışanından duyduğum şey bir günde 50 milyon TL.’nin dolara çevrilme işlemiydi. Bir başka bankacı dostum ise emanet kasalara yığıştırılan dövizlerden bahsetti. “Yasak değil miydi bu?” dediğimde tatlı bir tebessümle cevap aldım.

Bir dostum da gezi programları yoğun bir siyasi parti yöneticisinin esasen gerçekleşen yoğun ticari temaslarını anlattı.

Bir makam şoförü kardeşim ise makamının kendisine tuvalete dahi araçla gideceksin talimatından dert yandı. Sanırım ilgili siyasi parti araç km’sinden performans değerlendirmesi yapıyor.

Tencere, tava eylemcikleri de iktidara artı %5 oy kazancı olarak anketlere yansıdı bile.

Ali Babacan’ a dön yuvaya davetleri ve teklifleri kulaklara değen fısıltılardan oldu. Has Parti ve teşkilatlarını bırakarak Ak Parti’ye katılan Numan Kurtulmuş veya DYP ve DP’den yolunu ayırarak Ak Parti’ye katılan Süleyman Soylu ile aynı hamleyi yapar mı? bilinmez. Tabi yalısının bahçesine helikopter indi, talebeleri ısrar ederek ikna etti söylentilerine konu olan büyükleri ne der? oda ayrı bir muamma.

Yazarlarımızdan Cüneyt Atila’nın, “Metaverse” başlıklı yazısını okuduğumda uzun yıllardır kurduğum “Millet uzayda domates yetiştiriyor biz nelerle meşgulüz” cümlesinin anlamının zayıfladığını fark ettim. Bu haftanın tavsiyesi bu olsun, bakalım bana katılacak mısınız?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.