DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

İlişki Bir Yatırım Aracı Değildir

Sesli Dinle

Kadın veya erkek, hiç kimse bir yatırım aracı değildir. Hayatınıza alacağınız insanları hesap dökümlerine veya sunabilecekleri geleceklere göre değil, size iyi bir yoldaş, sırdaş, dost olup olamayacaklarına göre seçin.

İlişki Bir Yatırım Aracı Değildir
19.01.2021
9.220
A+
A-

Hafta içinde bir arkadaşımla telefonda görüşürken, muhabbet gayri ihtiyarı son yıllarda ilişkilerin iş görüşmesi tadında başladığıyla ilgili bir noktaya geldi. Sonra kendi kendime; bu bir yazı olur mu? Olmaz mı? Derken, bu hafta ki yazımı bu kurgu üzerine oluşturayım dedim.

Kişi ve olaylar tamamen kurgudur.

Baş kahramanımız Aykut, lisans eğitimini bir devlet üniversitesinde tamamladıktan sonra vatani görevini de yapmış, kariyerine uluslararası bir şirkette yön vermeye başlamış bir gencimizdir. Ailesi tarafından sürekli daha iyi yapmaya ve olmaya zorlandığı içinde sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı duymuştur. Yüksek lisans eğitimiyle beraber kendi gelişimi için çeşitli eğitimler almış, kariyer basamaklarını hızlı bir şekilde tırmanmıştır. Hayatında her şeyi bir plan doğrultusunda yapmasına karşın, planlarında başarısız olduğu tek bir alanda sevdiği kız ile beraber olmakmış. Gencimiz uzun yıllardır, platonik olarak Ezgi isminde birine aşıkmış. Sayısız kere ona yaklaşmaya çalışsa bile her çabası sonuçsuz kalmış. Ezgi’nin kapsama alanına girmeyi başaramıyormuş. Gel zaman git zaman, Aykut bir yandan kariyerinde yükselmeye devam ederken, hayatına giren insanlarda Ezgi’ye hissettiği duyguları arasa bile bulamıyormuş. Artık yıllar iyice ilerlemeye başladıkça, toplumun “Evlilik Çağı” olarak belirlediği ve Yakın Çağ’dan bu yana en önemli olan çağa giriş yapmış.

Bir akşam evde otururken, Ezgi’nin bir fotoğrafını gördüğünde tekrar aşkı alevlenmiş ve denemekten usanmayan aşığımız Ezgi’ye tekrar mesaj atmış. Oğlumuz o kadar umutsuz olduğu için telefonu da yatağının üzerine koyup, film izlemeye başlamış. Ta ki telefonundan gelen mesaj sesine kadar..

Yıllardır her çabası sonuçsuz kalan Aykut, ilk kez Ezgi’den cevap almış. Bir süre mesajlaşmaya ve konuşmaya başlamışlar. Aykut’un ağzı kulaklarında uzun süredir aşık olduğu Ezgi’yle konuşma fırsatı bulduğu için yerinde duramıyor, odasında dört dönerek mesajlaşmayı sürdürüyormuş. İki gencimiz hafta sonu için randevulaşıp, görüşme kararı almışlar.

Aykut’un, o gece gözüne uyku girmemiş, sabahın erken saatlerinde randevu için hazırlanmaya başlamış. O kadar heyecanlıymış ki, işi nedeniyle üst düzey yöneticilerle sürekli toplantıya giren, sayısız iş bağlayan ve kariyerinde çok başarılı planlı Aykut gitmiş, yerine liseli aşık Aykut gelmiş resmen. En yeni takım elbisesini ve ayakkabısını giymiş. Saçlarını beğenmediği için üç kere bozup, tekrar şekil vermiş. En sevdiği parfümü sıkınmış. Sonunda da randevu yerine gitmiş.

İş görüşmesi öncesinde İnsan Kaynakları sorumlusunun adayı yirmi – otuz dakika bekletmesi gibi, o da randevulaştıkları kafede kendini beklerken bulmuş. Sürekli saate bakıyor, gelen giden olur diye oturmasına dikkat ediyor, üstünü başını düzeltiyormuş. Tuvaleti gelir de, Ezgi geldiğinde onu bulamaz diye su bile içmiyormuş. Tam o sırada da Ezgi’nin, kafe’nin kapısından girdiğini gördüğünde, İnsan Kaynakları Direktörünü görmüş gibi, ayağa kalkarak onu selamlamış.

Garson siparişlerini getirene kadar masada bir sessizlik olmuş. Aykut, Ezgi’nin onu dikkatlice izlediğini ve beden dilini okumaya çalıştığını, hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya çalıştığını düşünüyormuş. Gergin bir bekleyiş, Ezgi’nin ilk sorusuyla kırılmış.

  • Bana biraz kendinden bahseder misin?

Aykut soruda ki soğukluğu duyduğunda kendini daha fazla iş görüşmesinde hissetmiş. İster istemez iş görüşmesi edasıyla eğitim hayatından, kariyerinden bahsetmeye başlamış. Ezgi onu dinlediğini belirtir şekilde sesler çıkartıyor ve başını sallıyormuş. Aykut ise bu şekilde bir randevu beklemediği için içten içe garipsemeye başlıyormuş. Ama gene de karşısında ki Ezgi’ymiş. Yıllarca onu takip etmiş, sevmiş durmuş. Onunla bir ilişki istiyormuş. Ezgi arada sırada araya girip, sorular sormaya devam etmiş.

  • Askerliğini nerede yaptın?
  • Ailen ile mi yaşıyorsun?
  • Kardeşin var mı?
  • Ablan/Abin evliler mi? Çocukları var mı?
  • Yeğenlerinle aran nasıl? Çocukları sever misin?

Sorular o kadar peş peşe geliyormuş ki, Ezgi’ye soru yöneltmeye fırsat bile bulamıyormuş. Zaman geçtikçe kendini bir sorguda hisseden Aykut, kendini kötü hissetmeye başlamışken, en kilit sorular peş peşe gelmiş.

  • Ne kadar maaş alıyorsun? Evin var mı? Araban var mı?
  • Uzun vade de ilişkimizi nerede görüyorsun?
  • İlişkimizden beklentin neler?
  • Evlilik ile ilgili düşüncelerin neler?

İşte bu sorular geldiği zaman, başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetmiş. Ama tüm sorulara açık yüreklilikle cevap verdikten sonra lavaboya gitmek için izin istemiş.

İşi nedeniyle şirketleri inceleyen, onların bilançolarına bakıp ve değerlendirmelerini yapan Aykut. Lavabo ’da oturup düşündüğünde Ezgi’nin kendisinin, neyi sevip sevmediğiyle veya karakteriyle ilgili hiçbir soru sormadığını fark etmiş. İlk kez kendini değerlendirmede gibi hissetmiş. Aynada kendisine bakıp, düşünmeye başlamış. Yıllarca aşık olduğu Ezgi, karşısındaymış. Ama ona bir insan olarak değil, yatırım aracıymış gibi hissettiriyormuş.

Bir gece önce kafasında defalarca Ezgi’ye nasıl aşık olduğunu ve onunla beraber yapmak istediklerini anlatacağı konuşmaları tekrarlayıp durmuşken, şimdi Ezgi tarafından Aykut değil, doğru bir yatırım aracı olup olmadığı inceleniyormuş.

Yıllardır aşık olduğu, her köşeye adını yazdığı, şarkılar bestelediği kızın, aslında gerçek olmadığıyla yüzleşmek zorunda kalmış. Lavabodan çıkıp, Ezgi’nin yanına gittiğinde konuşmaya başlamış.

  • Ezgi, açıkçası sana ne zamandan beridir aşık olduğumu hatırlamıyorum bile. Sana defalarca yaklaşmaya çalıştığımda başarısız olmama rağmen ben senden vazgeçmedim. Çünkü sen Ezgi’mdin. Sana şarkılar yazdım, dinletmedim. Sana mektuplar yazdım, okutmadım. Ben seni kalbimde kocaman bir yere yerleştirdim, dert etmedim. Bana bunları sorsaydın, saatlerce sana anlatırdım. Ama sen bugün ki beni değil, yarın sahip olmak istediğin hayatları sana sunup, sunamayacağımı merak ettin. O yüzden teşekkür ederim, hoşça kal.

Aykut hesabı ödeyip, Ezgi’nin şaşkın bakışları eşliğinde elleri cebinde uzaklaşmaya başlamış.

Kadın veya erkek, hiç kimse bir yatırım aracı değildir. Hayatınıza alacağınız insanları hesap dökümlerine veya sunabilecekleri geleceklere göre değil, size iyi bir yoldaş, sırdaş, dost olup olamayacaklarına göre seçin. Çünkü bugün aynı yolda yürümek istediğiniz insanla, yaşlanınca yoldaş, sırdaş ve dost olacaksınız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.