DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

DOĞADA KİRLENMEK GÜZELDİR

DOĞADA KİRLENMEK GÜZELDİR
23.05.2019
8.302
A+
A-

Haberin var mı taş duvar?/Demir kapı kör pencere,

Yastığım, ranzam, zincirim,/ Uğruna ölümlere gidip geldiğim,

Zulamdaki mahzun resim,/ Haberin var mı?

Görüşmecim yeşil soğan göndermiş,/Karanfil kokuyor cıgaram

Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…

Bir zamanlar Ulucanlar Cezaevi’nde mahpus yatan Şair Ahmet Arif , özgürlüğe özlemini böyle dile getiriyordu. Evet şairin dediği gibi memlekete bahar geldi gelmesine de, büyük şehirlerde yaşayan bizler ne kadar farkındayız bunun, doğrusu bilemiyorum.

Neden mi? Çarpık kentleşmeden hangi şehrimiz nasibini almadı ki son yıllarda. Kocaman bir hapishane yaratmışız beton duvarlardan adeta. Gökyüzünü hapseden beton duvarlar!.. Bir de buna son yıllarda başta büyük şehirler olmak üzere bir biri ardı sıra çoğalan AVM’ ler eklenince baharın gelişinden ne de mevsimlerin gidişinden haberdar oluyoruz. Hafta sonları çıldırmışcasına AVM’lerde geçiyor tüm zamanımız. Üstelik çocuklarımızı da hapsediyoruz bu devasa binaların içine. Oksijenden yoksun, gürültü kirliliğinin tavan yaptığı bu kapalı mekanlara…

Sanki insanların her geçen gün doğadan uzaklaştığını görmüşçesine ne diyor bir diğer şairimiz Özdemir Asaf;

“Hazan dediler,/ Hüzün dediler,

Kalbimizi ele verdiler.

Oysa sadece Eylüldü gelen

Güzelliği göremediler.”

Ne yazık ki güzelliği göremeden, farkına varamadan bir yaşam telaşı sarmış etrafımızı. Ve hızla akıp gidiyor avuçlarımızın içinden hayat. Oysa tabiat, güzelliğinden hiç bir şey kaybetmeksizin cömertliğinden vazgeçmiyor. Her mevsim görsel güzelliği ile “içimizde bahar” duygusu yaratıyor adeta.

Sık sık doğa yürüyüşleri yaparım. Geçenlerde bir trekking grubuyla katıldığım yürüyüşte, yürüyüş güzergahımız, birkaç gün önce yağan yağmur nedeniyle çamur deryasına dönüşmüştü. Yer yer balçığa dönmüş yol bizim yürüyüşümüze engel olmadı yine de.  Baharla birlikte evine dönen göçmen kuşlar cıvıl cıvıl sesleriyle yürüyüşümüze eşlik ederken, ortamın güzelliği, rengarenk görüntü içinde, çamur deryasına dönüşmüş yol bizleri engellemiyor, neşe içinde  yürüyüşümüzü devam ettiriyorduk.  Üstelik kaygan zemine dönüşmüş yolda kayıp düşmeme çabalarımız bizlerde farklı bir heyecana neden oluyordu. Evet, her şeye rağmen çamur, paçalarımızdan yukarı doğru pantolonlarımızı boydan boya sıvarken “kirlenmekteydik”.  Ama bu “kirlilik” başka bir kirlenmeydi bizim için. Bizi kirleten;

-Doğayla aramıza bir canavar gibi giren beton duvarların yarattığı hava kirliliği değildi,

-Şehrin keşmekeşinin ortaya çıkardığı gürültü kirliliği değildi,

-Egzoz gazı değildi,

-“Sosyal kirlilik” hiç değildi.

Bizi kirleten; yağmurun, toprakla kaynaştığı, ayaklarımızda, paçalarımızda gururla taşıyacağımız, utanılmayacak bir  çamurdu.

Bir reklam filminde doğayla bütünleşmenin mesajının verildiği, çocukların özgürce kirlendiği,   böylesi olduğu zaman; “Kirlenmek güzeldir!” sloganının sevildiği gibi, bizler de bu heyecanı yaşarken bu kirliliği  sevmiştik;

Ve hep beraber haykırdık:

“Doğada Kirlenmek Güzeldir!”

O halde ne duruyorsunuz!..Kirlenin!…Ama bir farkla; doğada…

Şehrin beton sokaklarına değil, doğanın kucağına atın kendinizi. Renkleri vitrinlerde değil, doğal ortamında tanısın çocuklarınız.. Her şeyden önce kent yaşamında gökdelenler arasına hapsolmuş gökyüzünü görebilmeleri için çocuklarınızı doğayla tanıştırın. “Onları AVM’lere değil doğaya hapsedin!” Güneşe, aya, yıldızlara yakın olsunlar. Kim bilir belki de onlara dokunacaklar… Kim bilir belki de gökyüzünden bir yıldız koparacaklar, ya da güneşi tutacaklar… Neden olmasın!.. Kalın sağlıcakla…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.