DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Çamaşır Yıkamayı Bilmek Önemli…

Sesli Dinle

Büyüdük ve hayat denen savaşın bir parçası olduk. Silahların yerine kredi kartlarını çekiyoruz birbirimize. Fazla can acıtmasın diye de temassız özelliğini getirdiler Allah’tan. Sahip olabileceğimiz tek altın bile “Gold kartlar” olmaya doğru gidiyor şu sıralar. Maşallah hepimiz Bordo bereliler gibiyiz.

Çamaşır Yıkamayı Bilmek Önemli…
19.08.2020
5.484
A+
A-

Para İstiyorlar,

Ayağını yorganına göre uzat diyorlar.

Kredi kartı veriyorlar.

Bana harca diyorlar.

Taksit,

Diyorlar Anne.

Kredi,

Diyorlar Anne.

Cüzdanımı yiyorlar Anne.

Cüzdanımı yiyorlar…

Hiç tanışma fırsatı bulamadık; ilk yazımda da bahsettiğim gibi, kim olduğumdan çok ne ve nasıl düşündüğümün önemli olduğunu düşünerek yazmaya başladım.

Zaten yazılarımı okumaya devam ettikçe de beni daha yakından tanıyacaksınız. Her yazıda kendimden ve hayatımdan bir parça koymaya özen gösteriyorum. Bu parçaları bulup, puzzle’ı tamamlamakta senin eğlencen olsun. O zaman tekrar Hoş geldin. Şimdi düşünceler, parmak uçlarından klavyeye aksın.

Lisans eğitimimi İktisat üzerine yapmama karşın; pek de ekonomiden anladığımı söyleyemem, uzmanlarına bırakmayı tercih ederim. Hatta kendi paramı da çok iyi yönetemem. Herhalde “kefenin cebi yok.” cümlesini işime geldiği gibi yorumladığımdan oluyor bu durum.

Heee!! birde çamaşır yıkamayı beceremem. Bir kaç çeken kıyafet sonrasında, çamaşır yıkamaktan erken emekliliğimi alıp, yaşamımı sürdürme kararı aldım. Herhalde bu yeteneğimi yitirmemişim ki, son zamanlarda yorganlarım her gün biraz daha çekiyor gibi hissediyorum. Her akşam uykuya dalıyorum, sabahları ayaklarım gene yorganın dışında kalıyor. Ben ayağımı yorganıma göre uzattıkça, yorganım isyan ediyor sanki. Allahtan Caesar varda, ayaklarım üşümesin diye kürkünü feda ediyor. Boşuna dememişler; “Sezar’ın hakkını Sezar’a vereceksin” diye. O da bir yerden sonra sıkılıp, geçiyor köşesine bırakıyor beni ufalan yorganımla. Hani benzine zam geldiğinde deriz ya; “Benim için fark etmiyor, ben gene elli liralık benzin alıyorum.” O misal alışverişlerimi yapar oldum.

Şimdi bir alışveriş anımı anlatacağım. Ürün yerleştirme olmasın telif melif uğraştırmayalım diye “gazlı içecek” diyelim. Gıybet kazanında da sponsor almış denmesin tabii. Geçen bakkalın gazlı içecek dolabında 200ml – 2,5lt e kadar uzanan şişelerin önünde durmuş, hayran hayran bakarken buldum kendimi. Sadece ben değil; bakkal amca da herhalde fark etmiş hayranlığımı, o da bana bakıyor. Başladık sohbete.

“Hayırdır evlenmeyi mi düşünüyorsun?” diyerek girdi konuya, bende başladım lafa. Eskiden yazları maç bitiminde arkadaşlarla litrelik gazlı içecek alırdık. Böyle soğuk soğuk, genzimizi yaka yaka kafaya dikerdik hepimiz şişeleri. Zaten seçenekler belliydi. Şimdi 200ml küçük şişelere şaşkınlıkla bakıyorum. “Ben büyümesine büyüdüm de, şişelere ne oldu böyle?” diye düşünüyordum dedim. Sonrası gülüşüp başladık, gıybet yapmaya. İşte şimdi ben hala “elli liralık benzin alıyorum” misali alışveriş yapıyorum da. Buzdolabımın bereketi kaçmış olacak herhalde. Giren ertesi gün çıkıyor veya bitiyor. Zaten Son Kullanma tarihlerine bakmayı  bile bıraktım; “nasıl olsa o zamana kadar çoktan biter bu miktar” diye. Yine eski zamanlarda şans oyunları ilk Türkiye’de başladığında, Büyük ikramiye kime vursa; “Kadıköy’ün yarısını satın alırdı.” derdik. Şimdi şans oyunları bile utanmasa, 1+0 daire alacak kadar çekti.

Bence işin sırrı doğru çamaşır yıkamayı öğrenmekte de. Aslında üniversitedeyken, profesörlerden biri “Yorgan nasıl yıkanmalı” diye anlatmıştır kesin. Notlarıma baktım ama herhalde o dersi kaçırmışım ben. Şimdi şimdi pişman oluyorum bazı dersleri kaçırdığıma. Yaşar Kurt’un “Anne”  şarkısıyla giriş yapmamım nedeni aslında biraz da bu. Büyüdük ve hayat denen savaşın bir parçası olduk. Silahların yerine kredi kartlarını çekiyoruz birbirimize. Fazla can acıtmasın diye de temassız özelliğini getirdiler Allah’tan. Sahip olabileceğimiz tek altın bile “Gold kartlar” olmaya doğru gidiyor şu sıralar. Maşallah hepimiz Bordo bereliler gibiyiz. Cüzdanımızın son damlasına kadar savaşmaya hazırız. Hatta o kadar hazırız ki, annem pazardan bana biber fidesi alacak kadar. Menemen’i çok sevdiğimi bildiğinden domatessiz, bibersiz kalmamı istememiş. Caesar’ın bir kaç tavuk leşi olmasa, yumurta işini de çözeceğim de bakalım zamanla o da.

Neyse söyleyeceğim o ki, evet çamaşır yıkamayı bilmek önemli.

Şimdiye kadar; tasarrufu, üretmeyi, emek vermeyi, öğrenmediyseniz de, şimdi öğrenmenin tam zamanı.

Bırakalım uzmanlar çözmeye çalışırken, bizlerde kendi hayatlarımızda ki gereksizliklerden sıyrılıp hayat standartlarımızı sabit tutmanın yollarını bulalım.

Bir diğer yazıma kadar tasarruflu kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.