Üçüncü Kılıç …
Öğrenim hayatım boyunca en sevdiğim derslerden birisi Tarih olmuştu. Bundan dolayı olsa gerek dokusunda tarih olan ya da konusu tarih olan kitaplar daha fazla ilgimi çeker. Hatta bir kitap yazacak olsam konusu da tarih olur diye geçiririm aklımdan.
Ders çıkaracak olursak her şey Tarih’te mevcut; Aşk, savaş, barış, dostluk, ihanet, intikam, kardeşlik, kahramanlık her şeyi tarihte bulmak mümkün malzeme çok yani. Girişi genelleme ile tamamlayacak olursam, bilimi ve bilimin bütün çeşitlerini, matematiği, tıbbı aklımıza gelecek bütün ilimleri, tarih temelinin üstüne bindirmiş yükseltiyoruz dersek pekte yanlış konuşmuş sayılmayız.
Belki biraz genetik miras biraz da ataerkillikten olsa gerek, tarihte kahramanlıklar konusuna daha bir farklı açıdan bakıyorum. Çocukken izlediğimiz Battal Gazi, Kara Murat filmleri de bunun müsebbibi olabilir. İleri geçmişteki kahramanlar ve kahramanlıklar anlatılagelirken kaynakların yetersizliği ya da milli duygularımızın etkisi ile biraz daha fantastik hale getirebiliyoruz. Yakın tarihimizdeki kahramanlıklar ise kaynakların çokluğu ve henüz izlerinin geçmemiş olması nedeni ile daha dikkate değer bir hal alıyor.
Örnek verecek olursak; Yahya Çavuş, Seyit onbaşı, Nene Hatun, Sütçü İmam, arkalarından ağıtlar yakılan “Onbeşlik”ler. Akla ilk gelenler oluyor. Benim ise gözüm her zaman perdenin arkasını gözlüyor. Bilinen kahramanlar zaten biliniyor da benim merak ettiğim hep bilmeyen, unutulan kahramanlar oluyor. Gözlerim, kitaplarda ve satır aralarında isimlerini hatırlayamadığımız ya da unutulmuş kahramanlar arıyor.
Örneğin İngiliz Kemal, Medine Müdafii Fahrettin Paşa, “Çanakkale Geçilmez”in mesajını düşmana ilk veren 27. Alay komutanı Yarbay Şefik. Mehmet Akif Ersoy’un; “Eşref Bey’in emireri Zenci Musa, omuzundan arşa yükseldi Nebi İsa” diyerek taltif ettiği Zenci Musa. Kışın, taşıdığı mermiler ıslanmasın diye kıyafetini mermiler üzerine örtüp, son vücut sıcaklığını da koynundaki bebesini için harcayarak şehit olan Şerife Bacı.
Bu topraklarda kahraman bitmez. Ömer Halisdemir’den, Fethi Sekin’e kadar çok kahraman, çok yiğit yetiştirdi bu topraklar. Bu hafta yeri farklı olan bir kahramandan bahsetmek istiyorum, bir de kılıçtan. Yüzbaşı Şerafettin ve 3. Kılıç’tan. Özel bir sebebi var. Bu bahis her kahramana olan ve ödenmesi gereken bir gönül borcudur. Bilinmesi, yâd edilmesi ve ödenmesinin tek yolu, bizden sonraki kuşaklara anlatılarak ödenebilecek olmasıdır.
Olay şöyle başlıyor; 22 gün ve gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmıştır. Kazanılan muharebe Türk dünyasında umutların yeşermesine sebep olmuştur. O zaman bağımsızlığını kazanma şansına erişmiş tek Türk devleti kazanmıştır muharebeyi. Türkistan’da yeni kurulmuş olan Buhara Halk Cumhuriyeti’nden bir heyet gelir. Emir Timur zamanında yazılmış olan bir Kur’an Kerim ve 3 tane kılıç getirirler. Hükümet, Kuran-ı Kerim’in Türk Milleti’ne armağan edilmesini, üç kılıçtan birini Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, ikincisini Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın kabul etmesini rica eder. Üçüncü kılıcın ise(ki Timur’a ait olduğuna dair söylentiler vardır), Mustafa Kemal Paşa’dan İzmir’e ilk giren kahramana verilmesini ister. Batı Cephesi Komutanlığı bir genelge yayınlayarak, bu değerli kılıcın, İzmir’e ilk girecek zabite verileceğini açıklar. Türkistan’ın duaları, umudu Anadolu yeşeren umutlara ek olur. Ulu Önder’in, “ Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir” emri ile kavrulan yürekler tek vücut olur.
Aşağıdaki paragraf konu hakkında yazılmış tek kitaptan alıntıdır.
“Süvariler, dörtnala Kordonboyu’ndan Pasaport İskelesi’ne geldiklerinde, bir Rum’un attığı bomba, Yüzbaşı Şerafettin’in atının önünde patladı. Omzuna ve koluna şarapnel parçaları isabet eden yüzbaşı, can yoldaşı olan atının parçalanan bedenini istemeyerek orada bıraktı ve müfrezesinin kendisine temin ettiği yeni bir at ile yoluna devam etti. Hükümet Konağı’nın önündeyse, Türkleri bu konağa kesin sokmama kararı almış olan ve yüzbaşı ile müfrezesini makineli tüfek ateşiyle karşılayan bir Yunan mangasıyla karşılaşıldı. Yüzbaşı Şerafettin’i, burada göğsüne isabet eden mermiler de durduramadı. Atından atlayarak inen Şerafettin Bey, yerel halkın ve askerlerinin desteğiyle etkisiz hale getirilen Yunan mangasının önünden sıyrılarak, bir İzmirli gencin uzattığı Türk Bayrağı’nı alıp, göğsüne soktu ve sendeleyerek Hükümet Konağı’na yöneldi. Balkona çıktığında göğsündeki kanın bulaştığı bayrağı gözyaşları içinde göndere çeken Yüzbaşı Şerafettin, o dakikaları; ”Yaraları kim düşünür, ölsem ne gam. İzmir’i kurtarmıştık ya. Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya” diye anlatır.
“Üçüncü Kılıç” böylece Yüzbaşı Şerafettin’e kısmet olur ve Şerafettin Bey ile anılır. Soyadı Kanunu ile İzmir Soyadını layık görür Ulu Önder. Şerafettin İzmir’dir artık. Kendisine bir ev hediye edilmek istenir ama almaz Yüzbaşı. “Görevimizi ifa ettik“ der. Şerafettin İzmir, yıllarca kılıcı muhafaza eder. Bir rivayete göre Şerafettin Bey’in vefatından sonra eşi Siret Hanım, yeni açılacak İnkılap Müzesinde sergilenmek üzere kılıcı hediye ettikten sonra kılıç kaybolmuştur. Diğer bir rivayete göre ise müzede sergilenmek üzere, Şerafettin İzmir hayatta iken kendisinden istenmiş ve kılıç ailenin muhafazasından çıktıktan sonra kaybolmuştur. Hülasa Emir Timur’a ait olduğu söylenen ve beş yüz yıllık tarihe tanıklık eden namı diğer Üçüncü Kılıç kaybolmuştur.
Geçen hafta Fatih Sultan Mehmet’in tablosu gibi belki de hırsız bir Avrupa ülkesinden çıkar kim bilir.
Tarihimize ve mirasımıza sahip çıkmak temennisi ile…
Elinize sağlık bi çırpıda okuduk yine
Teşekkürler bu yazı için…bu seri olmalı bence..başka bilmediğimiz nice kahramanlıklar için.
Tarihi çok sevmesem de zevkle okudum.😀 Yüreğine sağlık. Takipteyiz.👍🏻
Kalemine sağlık üstad …üslûp kendini okutuyor. Yazi insani sarip sarmalıyor adeta rehin alıyor. Yazının bittigini bile anlamiyorsun . (Kalemşor habat)
Kıymetli Hocam, yazınızı keyifle okudum. Özellikle tarihi mevzularda sizden başka yazılar da bekliyorum. Kaleminize sağlık..
Harikasın
Emeginize kaleminize sağlık .Yine mükemmel bir yazı.3. Kılıç’ın bulunması temennisi ile takipteyiz.
Ağzına, diline, kalemine ve bilgine sağlık üstad, 🙂 takipteyiz…
Yazı çok güzel olmuş. Devam ve daha sık olması temennisiyle…
Tarih severim eline sağlık güzel yazı olmuş 👍
Bu güzel yazı için teşekkürler..
Güzel bilgi dolu vede aydınlatıcı yazılarınız için teşekkur ederim.Anlatımdaki akıcılık kaleminize yansımış olması da bir okadar takdir edilecek bir emek.Devamınıda beklemek artiķ hakkımiz olarak bolinmeli.Elinize emeginize saglik
Ağzına ve yüreğine sağlık her daim takipteyiz 👏
Yazılarınız bilgili faydalı anektod lar içeriyor zevkle okuduk bu tür yazılarınızın devamını bekleriz Allah kolaylıklar versin
Bilmediğimizi bildiren yazılarınız için teşekkürler. Elinize yüreğinize sağlık.
Emeğinize sağlık. Akıcı anlatım dili ve kristalize zeka tüm yazılarınızda hissediliyor. Yeni yazılarınızı heyecanla bekliyor olacağım.
Güzel yazı olmuş tebrik ederim. Soluksuz okudum çok akıcı bir yazı.
Cok güzel bir hikaye kalemine sağlık üstadım
Akıcı, öğretici çok güzel bir yazı daha. Eline kalemine sağlık. Yeni yazını merakla bekliyorum.