DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sezar’ın Hakkını Sezar’a Vereceksin

Sesli Dinle

Aynı dili konuştuğumuz halde anlaşamadığımız insanlar vardır. Dilimizi bile konuşmayan bu canlıların, size ne kadar farklı bir bakış açısı kazandırdığına şaşırırsınız …

Sezar’ın Hakkını Sezar’a Vereceksin
26.08.2020
9.456
A+
A-

Daha önce ki yazılarımda adı geçmişti, ama kısmet bu haftaymış size şimdi  “GÖNLÜMÜN EFENDİSİ” Caesar (SEZAR)’ı anlatayım.

Caesar (SEZAR), 16.06.2019 tarihinde Macaristanda bir yerlerde dünyaya gelmiş; Türkiye de de benimle mühürlenmiş, bir Bernese Dağ köpeğidir. Nedendir bilinmez, hep “Bernese Dağ Köpeği istiyorum” demişimdir. Hatta en büyük hayalim buydu diyebilirim. Garip bir şekilde, hayatımın en kritik dönemlerinde, bir şekilde yollarımız hep kesişmiştir Bernese’lerle. Issız bir sokakta yürürken, hatta bir bar tabüresinde ayaklarımın dibinde biterek gülümsetecek kadar, farklı anlarda karşıma çıkmıştır. En ihtiyacım olduğu anlarda karşıma çıkmış ve yüzümün gülümsemesine neden olmuştur.

Anlayacağınız ilginç bir bağım var, Bernese Dağ köpekleriyle. Bu amaçla da yıllardır sahiplenmek için kulağım kesik, haber bekleyip dururdum. Demek ki bir türlü doğru zaman gelmemişti.

Ta ki 2019 Ağustos tarihine kadar… İşte tam o anda Caesar(Sezar) ile hayatımın seyrini değiştiren göz teması gerçekleşti. Altı yavru arasında oturmuş, gözlerimin içine içine bakan bu afacanla birbirimize adeta mühürlenmiştik.

Sonrasında da eve ilk geldiğimiz andan itibaren yepyeni bir hayatımız oldu. Ondan habersiz bırakın hareket etmeyi; tuvalete bile gidememek, o uyanmasın diye parmak ucunda evde sessiz hareket etme çabaları, her gün evin farklı yerlerinden çişini temizlemek derken aramızdaki bağ da kuvvetlenmeye devam etti. Hatta bu bağı en çok kuvvetlendiren olay, daha o 4-5 aylıkken bir seyahat dönüşümde evde onu hasta bulmam oldu herhalde. Gençlik Hastalığı geçiriyordu. Onu o halde gördüğümdeki  korkumu hiç unutmuyorum. O iyileşene kadar her gün yer yatağında beraber yattık, hatta bende hastalanınca, 3-4 gün boyunca birbirimize baktığımız bile oldu. O dönemleri hatırladığımda 1 parke boyu kadar yer kaplayan ufaklığın, şimdi üçlü koltuğu tek başına sığan bir deve dönüşmesine hala inanamıyorum. İşte genel olarak baktığımda her bakımdan birbirimizi iyileştirdik. Birbirimizin ruhundan bir parça olduk.

Hani derler ya hayvanlar sahiplerine benzer diye; Caesar(Sezar) benim en kötü huylarımı (inatçılık, dik kafalılık vb) bünyesinde barındırarak, bu hayatta verdiğim  en büyük sınav oldu. Allahtan inatçıyım da bu dersi AA ile geçmeye kararlıyım.

Size köpek sahibi olmanın zorluklarıyla ilgili destan yazabilirim aslında. “Yine olsa yine yapar mısın bu çılgınlığı?” derseniz de, hiç tereddütsüz “evet” derim.

Neden mi? Aynı dili konuştuğumuz halde anlaşamadığımız insanlar vardır. Dilimizi bile konuşmayan bu canlıların, size ne kadar farklı bir bakış açısı kazandırdığına şaşırırsınız. Ben Caesar(Sezar)’dan, onun benden öğrendiğinden çok daha fazla şey öğrenmişimdir. O yüzden Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeli..

Bu deneyimlerim sayesinde; insanlarla olan ilişkilerimde çok daha farklı bir bakış açısı kazandım. Aşırı sevginin, nasıl şımarıklığa yol açtığını, sürekli sizi zorlamaya çalışan biri karşısında sınırlarınızı nasıl koruyacağınızı, dengeli olmanın ve istikrarlı davranmanın önemini, kesinlikle ama kesinlike “Hayır”’ın ne kadar güçlü bir kelime olduğunu ve kullanmaktan çekinmemek gerektiğini öğendim. O yüzden de Caesar (Sezar) ile sınavımı AA ile geçmeye inat ettim.

Evet, işte bu nedenle şimdi tekrar karar vermem gerekse, Caesar (Sezar)’ı yine alırdım.

Bu deneyimi öğrenmeden önce bana birinin çıkıp, aşağıda ki soruları peşpeşe sormasını da isterdim:

  • Hayat tarzın köpek sahiplenmeye el veriyor mu? Seyahatlar, yoğun iş temposu vs? Hayatından ödün verebilecek misin?
  • Hayatı artık iki kişilik olarak yaşayacağının farkında mısın? Kendi alanını paylaşmaya hazır mısın?
  • Bütçe planını çıkarttın mı? Sağlık, besin, bakım giderlerini sağlayacak yeterli bütçeye sahip misin?
  • Temel köpek bakımıyla ilgili bilgin yeterli mi? Okudun mu, araştırdın mı? Yoksa buna zaman harcamaya hazır mısın?
  • Hiç büyümeyen 3 yaşında bir çocuk ile hayatının 9-15 senesini geçirmeye hazır mısın?
  • Temel köpek eğitimi ve davranışları konusunda bilgin yeterli mi? Çünkü sonra öğrenmeye vaktin kalmayacak. (Bu iki kez yazılmış)
  • Evin köpek beslemeye uygun mu? Yeterli alanın ve ona ayırabileceğin yerleri hazırladın mı ? Kafes aldın mı?
  • Sen olmadığında onunla ilgilenecek güvenli bir kişi var mı? Ona senin gibi bakabilecek biri yani…
  • Ailenin diğer bireyleri de onu senin kadar sahiplenebilecek mi? Ailenin bir ferdi olarak kabul edebilecek mi?
  • Araban var mı ? Araban köpek için uygun mu?

O yüzden sevgili okurum; senin de etrafında köpek sahiplenmek isteyen insanlar olduğunda, bu soruları peşpeşe sıralamalısın. Çünkü hayvan sevmek ile bilinçli bir hayvansever olmak arasında ki farkları keşfetmeni sağlayacak gerçekler bu yukarıdaki sorulara vereceğin dürüst cevaplarda gizli. Her gün terkedilen, başka yuvalar arayan köpeklerin hikayelerine yenilerinin katılmasını istemiyoruz, sen ne dersin?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.