DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Saygı …

“Saygılı çocuk yetiştireceğiz” diye; genele uymayan fikirlerini, hatta kendi fikrini söyleyemeyen eksik kalmış, aksak bir nesil yetiştirilmiş.

Saygı …
04.10.2020
3.660
A+
A-

Yetiştiğim kültürde en önemli şey saygı. Kötü değil; güzel ama eksik.

“Saygılı çocuk yetiştireceğiz” diye; genele uymayan fikirlerini, hatta kendi fikrini söyleyemeyen eksik kalmış, aksak bir nesil yetiştirilmiş.

“Aman! o senin büyüğün saygısızlık etme!, bir şey deme, ‘yemuks’, ayıp.”

Öyle ki sırf benden 20 sene önce doğmuş; o fazladan 20 senede kendini adet ve dil -ki o da çocukken muhtemelen büyüdüğü uzunyayla kültüründe öğretilmiş, oturup emek verdiği bir şey değil- bilmek dışında zerre geliştirmemiş, ona rağmen kendisinin saygıdeğer olduğuna inanan, en doğrusunu bildiğini sanan, keyfine göre kendini thamade sayan, herkese, her şeye yorum yapan cahil insanlara karşı saygılı olmanız bekleniyor.

“Başlarım saygısına” dediğiniz yerde, bunu niye söylediğiniz sorgulanmadan, sırf baştaki iki kelimeyi alıp, bütün Uzunyayla’da dolaştırıp, muhtemelen bire bin katılmış haliyle size geri getireceklerdir “cık cık cık ne ayıp” fonuyla.

Artık tamamen göstermelik olan o “saygı” kadar “sevgiye” yer yok. “Çocuklarınızı sevin” ya da birbirinizi sevin yok mesela. Buna rağmen anne-baba (diye başlayıp genele, hatta tüm hayatımıza yayılan) yanında çocuğunuzu sevmek saygısızlık, ayıp. Böyle bir adetin benim için savunulacak bir zerresi bile yok.

Bundan 50 sene önce o zaman 4-5 yaşlarında olan amcamın başını at tepiyor. Bahçede kanlar içinde yere düşen hareketsiz çocuğu öldü sanıyor dedem. Bilmiyor ama sanıyor sadece; alıp bakmıyor. Neden mi? Çünkü karşı komşu kadın da görüyor, büyük olduğu için ayıp diye! Saygısızlık olmasın diye! Onun yerine “bari at kaçmasın” diye ahıra kilitliyor; nenemde o sinirle eline balta alıp atı öldürmeye gidiyor! Anne-babanın farkı işte. Neyse, sonra kadın bu çocuğu hastaneye götürün diye kızdığı için götürüyor dedem, biraz geç kalsa ölecekmiş.

Bu hikâyede baltalı kısım haricinde sevgi yok; ama saygı var. Hem de küçük bir çocuk ölürken büyüğe gösterilen kıymetli bir saygı. O kadar kör cahil, baskıcı bir saygı anlayışı işte.

Sevgisiz büyüdüğümüz için; saygının arkasına sığınıp, birbirimizden nefret ediyoruz. Sevgiye dair bir kırıntı yok. Ailesinde sevgi gören şanslılar hariç çoğumuz nasıl sevilir onu bile bilmiyoruz.

Çevremdekilere baktığım zaman, bütün yüzlerde o eksiği görüyorum; bunu görebilecek kadar anlıyor olmak istemezdim. Şanslı saydıklarımdan olmak isterdim.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.