DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Mahalle Kültürü

Sesli Dinle

Özledik güzel abileri, güzel teyzeleri mahalledeki mangal kokusunun geldiği eve davet edilmeyi ya da ansızın kapımızın çalınıp o mangaldan bizim evimize kadar az da olsa ikram geldiği günleri özledik.

Mahalle Kültürü
22.10.2021
3.512
A+
A-

Mahalle kültürü ile büyüyen çocuklar, mutlu son nesildi onlar.

Sabah günışığı vurdu mu pencereye, uyanarak sokağa atardı kendisini. Bazen bir oyunun tam ortasına düşerdi, ne olduğunu anlamaya çalışırdı, bazen oyunun sonuna denk gelir geç kalmışlığımıza yanardı.

İşte bende o şanslı çocuklardan birisiyim. Özgürdük, dilediğimiz yerdeydik. Okula arkadaşlarımızla gider, gelirdik. Üzülürdüm bizim ev en yakın ev, herkes yürüyor, ben hemen eve geliyorum diye. Üzüntülerim duamı sayıldı bilmem önce 45dk yürüme mesafesine taşındık, ben eve ulaşana denk, en uzakta oturan arkadaşlarım bile evlerine ulaşmış, yemeklerini yemiş oluyorlardı.  Ondan sonra da semt değiştirdik fakat okulu değiştirmedik, bir saat süren dolmuş yolculuğum vardı her gün. Ne büyük ıstırap gitsene evine en yakın okula, ne geliyorsun ta buralara.

Korktum, tek çocuktum, iletişimim zayıftı, çekindim başka okuldan, başka sıralardan. Şimdilerde hiç tanımadığım mahallelerde, hiç tanımadığım insanların arasına sızarım ama bulursam.

Kalmadı ki sohbet eden mahalleli. Herkes kafa selamı verip devam ediyor. İmdat desen, duysalar da gelmiyorlar, oralı olmuyor insanlar. Oysaki benim çocukluğumda başkaydı her şey.

Birine bir hal geldi mi bütün mahalle ayağa kalkar biri bir acı yaşıyorsa hep beraber ağlar, hep beraber gülerdik. Evden çıktığımız an, her ev bizimdi.

Yemeksiz göndermezlerdi bizi hürmette vardı yani. Şimdilerde kimse göndermez, gönderemez oldu çocuklarını arkadaşlarına veya sokaklara. Oysaki eskiden birlik vardı, yavru herkesin yavrusuydu.

Bana çok kez araba çarptı mesela, hep başka bir teyze kucağına alıp hastaneye götürürdü beni. O kazalar şimdi yaşansa bir kaldırım kenarında uzun süre kalırdım sanırım, çarpanda kaçardı görende görmezden gelirdi belki de.

Zamanla tüm çocukları sokaktan çektiler, arkadaşsız kaldık. Sokaklar o rengini kaybetti ve hata kulvarı haline geldi. Akşam olunca evine gitmeyen çocuklara hep bir sahip çıkan oldu.

Çocukluğumun son dönemlerini hayvanlarla bitirdim. Oynayacak kimsem kalmayınca birçok sokak köpeğini dost edindim sahiplendim bakabildim her yerde baktım. Vefalarına, sadakatlerine, dostluklarına hayrandım. Hayvandaki sevgi koşulsuz, onlar çıkar hesabı yapmazlar.

Kahveye giderdik, Abdullah dedeyle. Şeker hatasıydı, pastayı, tatlıyı kahvede yer beni de kapıya gözcü dikerdi, gözcülüğün hediyesi de kırmızı beyaz bardak altlığında oralet içmekti.

Eskinin insanı başkaydı, bahçesinde yetişen meyvelere dalmasın diye azarlanırdı çocuklar. Meyveler olgunlaşıp toplandığında ise tüm komşuya dağıtılırdı. Dallar kırılmasın, komşuda hakkını alsın derlerdi.

Bir öğrenemediler onun tadı senin getirdiğinde değil, bahçe demirinden uzanıp yolduğumuzda. Çocukluğumun geçtiği yerlere gidiyorum.

Kalabalık mahalleydik. Çocuklarda kalabalıktı. Aynı anda üç dört oyun oynanırdı mahallede, farklı farklı gruplar oyun oynarlardı şimdilerde ne mümkün, biz büyüdük bitti bu iş.

Çözemiyorum, evlere kapandık, herkes siperde, komşu komşuya külünü koklatmıyor. Ellerinizden öper bir kızım var, sokağa çıkarıyorum gözümün önünden ayrılsa aklım çıkıyor, annesi kızacak diye de değil.

Eskiden çocuklar gece yarısına kadar oynardı komşularda tanıdıktı, herkes sokaktaydı, korkulacak pek bir şey yoktu. Bir bağırtı sesi duyulduğunda herkes sokağa iner sorunu çözerdi, mahalle abilerimiz vardı, onları bile özledim.

Top oynarsın, topun domatesle, biberle süslenmiş bahçeye düşer, bahçe sahibi teyze bazen topu keser, bazen de annene söyleyeceğim der kızardı. Hey gidi günler hey.

Komşu teyzelerimiz dahi kızar, azarlar ama beş dakika sonra da ekmeğe gönderirlerdi. Biz hiç küsmezdik, küslüğü öğretmediler, kırılırdık tez barışırdık, dağılmazdık.

Biri taşınsa mahalle de buruk bir hava olurdu, herkes el atardı taşınma telaşına,  yeni gelenide hoş geldin telaşıyla karşılar, ona da hoş geldin diye yardım ederlerdi.

Bizler köylü ruhluyduk, herkesin köyü kendi mahallesiydi, sanırım hızla yitirdik, yitiriyoruz bu değerlerimizi.

Üst komşunun ayak seslerine teamül edemez olduk.

Otoparkta park edişine, kapıya ayakkabı koyuşuna, posta kutusunun doluluğundan, evine misafir gelişine kadar karışan kusur avcıları olduk.

Hoş insanlarız aslında ama hoş davranışlarımızı yitirdik. Sürekli kusur arıyor bankada, telefonda, iş yerinde, sokakta her yerde yaşamı zorlaştırıyoruz.

Bunu kimse yapmıyor bunu biz kendi kendimize, birbirimize yapıyoruz.

Bazen eskilerden ruhu aşınmamışlar ve aşındırılmamış evlatlar, bir tatlı dil bir ikram, bir hoşgörü ile kalbimizi okşayıveriyor hemen gevşiyoruz, güler yüzlü oluveriyoruz, çünkü özlem duyuyoruz özümüze.

Şimdi ne oldu da biz toplum olarak bu hale geldik acaba bu apartmanlar binalar mı bizi bizden kopardı.

Bu basit bir olay değil bence üzerinde çalışılmış günlerce kafa yorulmuş yıllarca işlenmiş ve bizler bu hale getirilmiştik.

Hepimiz iyiliği severken iyi insanları özlerken nasıl bu hale geldik.

Çözemiyorum.

Ben artık bol bol köyleri geziyorum rastgele köylere uğrayıp o insanlarla iletişim kuruyorum. Çok şükür hala yıpranmadı köylerimiz çok güzel insanlarla dolu, size de şiddetle tavsiye ediyorum, nerede olursanız olun yakınınızdaki köylere gidin insanlarla diyalog kurun sohbet edin ikram ederlerse bir çaylarını için.

Ben geçmişi çok özlüyorum önümüzdeki yıllar artık beni ürpertiyor çünkü kendimizden ödün vererek ilerliyoruz ve bu hiç hoş değil kim bilir yıllar daha neleri alıp götürecek bizlerden.

Özledik güzel abileri, güzel teyzeleri mahalledeki mangal kokusunun geldiği eve davet edilmeyi ya da ansızın kapımızın çalınıp o mangaldan bizim evimize kadar az da olsa ikram geldiği günleri özledik.

Hey gidi günler hey.

Hoşça kalın arkadaşlar!

YORUMLAR

  1. Nurcan Akca dedi ki:

    Ne güzel dile getirmişsin. Özlemle andım ve okudum. Yazılarının devamını bekliyorum. Modern zaman bilgesi tadında bir yazı olmuş. Sevgiyle kal genç arkadaşım.