DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

  Hey Gidi Koca Pehlivan

Allah rahmet eylesin, karnı güneş görmeyen koca pehlivanı, insanın yenemediği pehlivanı okyanus tuş etmiştir. Yine heyhat ki kumsalda bulunan bedeni de yüzüstü bulunmuştur. Okyanus bile karnını güneşe çevirememiştir.

14.09.2020
16.728
A+
A-

Şimdi azizim size bir pehlivanın hikayesini nakledeceğim. Her zaman hakkında yazmak istediğim bir pehlivanın. Pehlivanlık dünyasında ait olan bir deyime göre; karnı güneş görmemiş, namı Avrupa’yı aşmış hatta Amerika kıtasına kadar yayılmış olan bir pehlivanın hikayesi. Okuyucular arasında sigara içen varsa yazı bittikten sonra okuyana bir de efkar sigarası yaktıracak hayata sahip olan bir pehlivanın hikayesini.

I. Murad zamanında Çandarlı Kara Halil Paşa komutasındaki birliklerle Osmanlı İmparatorluğu sinirlarina dahil olan Deliormanlı adı ile adlandırılmış bir bölge vardı. Şimdiki Bulgaristan sınırlarının içinde kalan Aşağı Tuna Ovasında yer alan; Rusçuk, Razgrad, Silistre, Şumnu ve Dobriç şehirlerini içine alan bölgeydi. O zamanın politikası gereği fethedilen bölgelere fetheden gücün milleti oraya sevk edilirdi. Bu bölgede Osmanlı’dan önce Peçenek, Pomak ve Kıpçak Türkleri mesken sahibi iken  Osmanlı zamanında Türkmenler sevk edilerek bölge daha fazla Türk yurdu haline getirilmeye çalışıldı. Nasıl ki Batı Anadolu’dan devlet adamı, iç Anadolu’dan; eren, veli, evliya çıktıysa bu Deliorman bölgesinden de Pehlivanlar yetişegeldi hem de ne pehlivanlar. Basta Kara Ahmed, Hergeleci İbrahim, Kurtdereli Mehmet Pehlivan, Katrancı Mehmet Pehlivan ve Yusuf İsmail olarak da bilinen  Koca Yusuf.

Deliormandan çıkan pehlivan sayısı çok fazla olmakla birlikte bu yukarıda saydığımız pehlivanlar; televizyonun, radyonun, internet ve sosyal medyanın olmadığı zamanlarda yaşamış ve şöhretleri ağızdan ağıza sınırları aşmış olan pehlivanlar. Ve tabi ki kendisini tanıtmaktan başlayacağımız pehlivan da “Terrible Turk” olarak nam salmış Koca Yusuf olacak.

İsmail oğlu Yusuf 1857 yılında Deliorman  bölgesinin Şumnu şehrinin Karalar köyünde dünyaya geldi. İlk güreş hocaları babası ve dedesiydi. İlerleyen dönemlerde  zamanının usta pehlivanları olan; Şumnulu Dursun Pehlivan, Nasuhçulu Kel İsmail Pehlivan ve Pomak Osman’dan eğitim aldı. Yaşının kemale erdiğini pehlivanlığının yettiğini düşünmüş olacak ki  Kırkpınar’a katılmaya karar verdi. Rivayet edilene göre yaşının 20 dahi olmadığı anlatıla gelmektedir ilk müsabakalara katıldığında. Zaten ilk katıldığı turnuvada da ne kadar iyi bir pehlivan olduğu ortaya çıkmış olur.

O zaman üç beş yıl başpehlivanlığı elde tutmak mesele iken, koca Osmanlı’nın her yerinden pehlivanlar çıkıyorken tam 26 yıl üst üste Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde tutmuş padişahın da baş pehlivanı olan Kel Aliço ile final de karşılaşırlar. Kel Aliço öyle bir pehlivan ki bazı zamanlar finalde müsabakalarda karşısına çıkmaya cesaret eden olmaz da güreşmeden maç kazanırmış.  Final müsabakası sabah başlar herkes Kel Aliço’nun favori olduğu maçta finalin hemen biteceğini sanar. Fakat hiç tahmin edilmeyen bir şey olur, sabah başlayan müsabaka akşama kadar devam eder ve pehlivanlar yenişemez. Akşam olduğu ve güreş de bitmediği için izleyiciler huysuzlanır hakemler güreşi durdurup yarına devam edilmesini ister.  Kel Aliço hem bu yeniyetme pehlivanı yenemediği için hemde seyirciler huysuzlandığı için de olsa gerek: “Ateşler yakın, kaldığımız yerden devam edecek bu güreş eğer beni yenmek bu gızanın kaderi ise bu gün kader tecelli edecek.” der. O zaman daha gencecik olduğu için Kel Aliço’ya göre kızandır Yusuf  ama anlatılana göre boyu 1.88 cm kilosu da tam 135 kg olan kızandır Yusuf. Bu söz karşısında Yusuf duygulanır, Kel Aliço’nun elini yakalar, öper: “Ağamsın, bu sözünden sonra karşında duramam ben senin.” der. Kel Aliço “ Yok, asıl ağa senin bundan sonra sırtını yere vuramadağımıza göre yeni ağa artık sensin.” der. Kel Aliço Maçtan Yusuf lehine çekilir böylece bir efsanenin doğuşu başlamış olur.

Bu maçtan sonra sırtı yere gelmez artık Yusuf’un. Osmanlı sınırları içersinde karşısında duracak kimse kalmaz artık. Normal pehlivanlara göre boyu biraz kısadır fakat gücü kuvvetine tarif biçilemez zira rakiplerinden  birisi olan Filiz Nurullah 2.17 cm boy ve 175 kg olduğuna bakalırsa ebat olarak Yusuf’un durumu ortadadır.

Yurtdışından teklifler gelir güreşmesi için Yusuf’a ama ülkeden dışarı çıkmak istemez. Mütedeyyin bir ailede büyüdüğü için hocaları, Müslümanın ve Türk’ün gücünün gavura gösterilmesinin de bir cihad sayılacağı tavsiyesini alarak yurt dışına çıkar. 3 sene Fransa’da kalır Grekoromen güreşi öğrenir ve kaldığı zaman zarfında Macarların, Rusların, Fransızların, İngilizlerin namağlup, sırtı yer görmemiş güreşçilerinin hepsini bu zaman zarfında tuş eder. Artık Avrupa’da karşısına çıkacak rakip kalmayınca güreş hayatı boyunca yenişemediği 2 pehlivandan birisi olan Hergeleci İbrahim’i karşısına çıkarırlar.

Biraz Hergeleci İbrahimi tanıyalım sonra kaldığımız yerden devam edelim. Hergele: kendine eğer vurdurmayan zapt edilemeyen ata denirmiş önceden. İbrahim’in mesleği de buymuş işte hergeleciymiş. Zaptedilemeyen atları dize getirmek, zaptetmek olduğundan hergeleci olarak kalmış adı. Mesleğinin getirdiği avantajdan birisi de bu olmuş elleri kolları diğer pehlivanlara göre daha kuvvetli olmuş.

Hergeleci İbrahim’le güreşe başlayacağı sırada İbrahim; “Ağam şu keferinin önünde düştüğümüz hale bak bizi bize kırdırıp kendileri eğlenecekler zoruma gider bu durum.” demiş. “Boş ver hergeleci bileğimizin kuvvetini görsünler.” demiş Yusuf ve güreşe başlamışlar. Öyle bir güreş olmuş ki, o zamanın gelmiş geçmiş en acımasız güreşi olarak da tarihe not düşülmüş bu rekabet ve polisler güreşe müdahale edip iptal etmek zorunda kalmışlar.

Hergeleci İbrahim den bahsetmişken, Kavalalı Molla Mümin’den bahsetmeden de olmaz. Yusuf’un yenişemediği bir pehlivanda Çolak Mümin olarak bilinen Molla Mümin’dir. Kırkpınar’ın en teknik pehlivanı olarak bilinen Molla Mümin, Yusuf’la yaptığı güreşten sonra sakatlanır ve güreş hayatına nokta koymak zorunda kalır.

Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Avrupa kıtasında rakip bulamayan Yusuf, artık Koca Yusuf olur şöhreti gücü kuvveti Amerika’ya ulaşır. Amerika’dan davet alır oraya da gider ve karşısına kim gelirse orada da tuş eder. Amerika’da kaldığı sürede gönlünü de zengin bir kadına kaptırır sonradan öğrenir ki zengin kadın kendisine işve cilve yaparak kendine aşık etmiştir. Kadının tek amacının da Yusuf’tan, Koca Yusuf gibi güçlü bir çocuk dünyaya getirmek istemiştir. Koca Yusuf bunu duyunca “ Bre biz damızlık mıyız?” der.

Amerika’yı terk etme zamanının geldiğini düşünür. Dönüş için 21 Mayıs 1898 yılında Fransız bandıralı gemiye biner ve bindiği gemi yolculuk sırasında başka bir ingiliz gemisi ile çarpışır. Gemi batmaya başlar. herkes canhıraş filikalara binerlerken Koca Yusuf bir kadınla çocuğunun kamarasında sıkıştığını görür ikisini kurtarıp batan gemiden canını kurtarır, iyi yüzücü dür Koca Yusuf. Pehlivanlığı kadar iyi yüzücü olduğu bilinir. Heyhat filikanın birisine binmek isterken filikadakiler cüssesinden dolayı filikanının batacağını düşünüp filkaya binmeye çalışırken küreklerle kafasına gözüne vurmaya başlarlar ve binmesine engel olurlar. Yüzü gözü kan içinde kalır ama pehlivan elleri hayata tutunmak için filikaya yapışır. Filikadakiler de bu sefer filikada bulunan baltalar ile ellerine vurarak ellerini keserler ve koca pehlivan elsiz bir şekilde okyanusta gözden kaybolur.  Koca Yusuf’un naaşının okyanusta kaybolduktan bir zaman sonra Azor adalarında kıyıya vuran cesetlerin olduğu raporu edilir. Elleri olmayan heybetli mi heybetli ve kıyafetleri farklı bir bedenin olduğu bilgisi de eklenmiştir rapora. Allah rahmet eylesin, karnı güneş görmeyen koca pehlivanı, insanın yenemediği pehlivanı okyanus tuş etmiştir. Yine heyhat ki kumsalda bulunan bedeni de yüzüstü bulunmuştur. Okyanus bile karnını güneşe çevirememiştir.

Hadi buyurun şimdi, ne içeceğinize siz karar verin.

YORUMLAR

  1. ÖZAL AKDENİZ dedi ki:

    Tarihi anlamda övünç kaynaklarımızdan birini daha belleğimize kazıdığınız için minnettarız Cüneyit Bey.. Onur duymakla birlikte gam ve keder yükü de olduk…
    Yüreğinize sağlık… Hz. ALLAH KOCA YUSUF’umuz nezdinde tüm kahramanlarımıza rahmet eylesin…