DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Fırsatçılık Ruhu …

Fırsatçılık Ruhu …
24.03.2020
10.682
A+
A-

Ülke ve hatta dünya olarak zor günlerden geçiyoruz. Fırtına felaketleri, çekirge-karınca-maymun istilaları, depremler, biyolojik salgınlar ve kim bilir daha neler…

Daha Korona sorununu çözemeden, kuş gribi gibi, yeni salgınların haberleri düşmeye başladı haber ajanslarına. Bu felaketlerin sebep olacağı sorunlar ise henüz gündemimize dahi giremedi.

Milletçe mücadele vermeye çalıştığımız güncel sorunumuz da doğru ve sağlıklı bilgi karmaşası, temel ihtiyaçların teminin de ki fırsatçılık sorunlarını aşmaya çalışırken birde siyasi fırsatçılıklarla meşgul ediliyoruz.

Siyasi yaşantısına mevcut iktidarla başlamış olan uzun yıllar süren söylentilerden sonra parti kuran siyasi liderler ve onların sosyal medya ekibi, insanların moral ve motivasyonunu bozmaya yönelik paylaşımlarla kafa karıştırma çabasına devam ediyor.

Israrla Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ ın hasta olduğu, toplantılara video konferanslarla katıldığı şeklinde paylaşımlar dolaşıyor internet dünyasında. Birde kim olduğu belli olmayan kişilerce yapılan ve yayılan acil bilgilendirmeler var.

Hani birliktelik ruhu, hani millet ve devlet menfaati ahlakı nerede? Çözüm önerisi ve yapıcı eleştiriler yerine gereksiz ve asılsız haberler yaymak da neden?

Bizde de söylentileri ve gündemi araştırma ihtiyacı böyle hasıl oldu.

Cumhurbaşkanlığından üst düzey bir yetkili ile gerçekleşen görüşmemizde Korona virüsü toplantısına Erdoğan’ nın İstanbul’dan gelerek bizzat katıldığını ifade etti. Yetkili bizzat karşılama yaptığını, Çankaya köşküne geçildiğini, toplantı ve açıklamalar sonrası aynı gün İstanbul’ a dönüldüğünü açıkça söyledi. Evet Sayın Erdoğan’ ın aile fertleri ile birlikte İstanbul’ da mümkün olduğunca izole şekilde mesaisine devam ettiğini biliyoruz. Emine Erdoğan’ ın programlara dikkat ettiğini ve izolasyona özen gösterdiğini de ifade etmekte sakınca yoktur sanırım.

Erdoğan’ın da tüm diğer liderlerinde insan olduğunun tabi ki hastalanabilecekleri gerçeğinin nasıl bir siyasi fırsata dönüşeceğini, bu zor günlerde nasıl bir kazanç sağlayacağını anlamak zor.
Tüm dünyayı vuran Korona hakkında söylentilerin ötesinde somut gerçekliklere bakmakta fayda var. Virüsün kaynağı olan Çin, vatandaşlarına Avrupa ya gitmemelerini duyurdu ve yardım paketi göndereceğini açıkladı.

Ekonomik açıdan Korona salgını mevcut krizlerin üzerine büyük bir ek krize sebep oldu ve olacak bu kesin. Ancak bir ayrıntı var, tüm dünya da para basmak isteyen devletler karşılığında altın rezervi sunmak zorundaydı. Ancak korona salgını ile mücadele kapsamında bu zorunluluk askıya alındı yani karşılıksız para basımı birçok ülke tarafından yapılabilir oldu.

Ayrıca uzun süredir gündemde olan dijitalleşme süreci başlamış oldu. Ticari işlemler, ekonomi, para, din ve hayata dair mümkün olan her şey dijitalleşme sürecine girdi.
Nüfus olarak zayıf olan insanların kaybını kazanç olarak değerlendiren düşünce sistemleri olduğu zaten bilinmekte. Ne yazık ki bu düşünce sebebiyle bir nevi nüfus oranlarının düşmesi, zayıf ekonomik yapıların iflası olumlu bir gelişme gibi de düşünülebiliyor.

Tüm bu yaşananların birde manevi boyutu vardır elbet. Son günlerde Suriye’ li bir mülteci çocuğun ölmeden önce ‘ Sizlere Allaha şikayet edeceğim’ şeklinde ki sözü sosyal paylaşım ortamlarında yer aldı. Son yıllarda dünya genelinde yaşananlara bakıldığında: savaşlar, ölümler, ülkelerin ve halkların maddi varlıklarının bir nevi gaspı, halkın gelirlerinden temin edilen bütçelerin hoyratça kullanımı, yani beytül mal olarak adlandırdığımız bütçelerin sorumsuzca harcanması, manevi değerlerin çarpıtılması, din suiistimalleri, yapılan işlerin kalitesizliği, kişisel hırsların ve çıkarların tüm değerlerimizin önüne geçmesi gibi bir çok neden manevi sapmalarımız ve hatalarımız olarak değerlendirilebilir.

Şuan dünya genelinde milyarlarca Müslüman olmasına rağmen Kabe’ nin ziyaret edilememesi, Osmanlı mirası olan Hilafet sorumluluğu da olan ülkemizde camilerin kapatılmak zorunda kalınması ve Cuma namazı gibi kazası ve tekrarı olmayan bir ibadetin yapılamaması önemli bir konu değil mi?

İktidara talip olan tüm siyasi oluşumların çözüm önerisi teklif etmesini, yapıcı eleştiriler ile milletin gönlüne temas etmesini daha doğru buluyorum. Şayet açıklanan paketin içeriğinin eksik ve hatalı olduğunu, aslında halkın ekonomik ihtiyaçlarına yönelik bir programlama yapılmasını ifade eden bir siyasi taraf görmemenin hüznünü yaşadık.

Lütfen evde kalmamız gereken bu süreçte, iğneyi kendimize batırarak düşünelim. Şahsi kudret ve varlıklarımızın bir anlamı olmadığını gördüğümüz şu günlerde yöneticileri belirleyen halk olarak nerelerde hata yapıyoruz?

Sorumluluk suçlamanın bittiği yerde başlar …

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.