Türkiye Doğum Haritası

Bu hafta ülkemizin doğum haritasını ana hatlarıyla inceleyerek, ülkemizin psikolojik, enerjisel ve ekonomik potansiyelleri hakkında yorumlar yapalım istiyorum. Doğum haritasının ve astrolojinin ne kadar yerinde tespitler yapabildiğine ciddi anlamda şahit olacaksınız.

Öncelikle ülkemizin doğum tarihi 29 Ekim 1923 saat 20.24, doğum yeri de Ankara. Bu bilgilere göre ülkemizin güneş burcu Akrep, Ay burcu İkizler, yükselen burcu da Yengeç. Daha önceki haftalarda değinmiş olduğumuz, doğum haritasının ana iskeletini oluşturan bu üç burç, bir ülke haritasında da bizlere birçok bilgi veriyor.

Astrolojinin bu dalına Mundalini/Mundane yani Dünya Astrolojisi deniyor. Güneş bir ülkenin liderlerini, yöneticilerini ve ünlülerini sembolize ediyor. Buna göre Türkiye’nin kuruluşundan itibaren Akrep burcu doğasında liderler sahne alıyor. Ülke kadersel olarak krizlere çekiliyor, çünkü liderler genelde akrebin gölge yönünde kontrolcü ve oldukça zorlayıcı kişilerden seçiliyor.

Bununla birlikte ülkemiz yükselen yengeç olduğu için tüm dünyada misafirperver, anaç, ikramı seven köklerine ve geçmişine bağlı bir toplum olarak algılanıyor. Ay burcumuz ise 29 derecede (astrolojide anaretik derece olarak geçen bu derece yine akrep doğasında çalışıyor) İkizler, yani toplum olarak yüzeysel bilginin ve magazinin daha çok peşindeyiz. Burada da ikizlerin gölge yönü daha çok çalışıyor.

Tüm bunlarla beraber, her koşulda küllerinden yeniden doğan güçlü bir halkla karşı karşıyayız, fakat burada enerjinin boşa harcandığını düşünüyorum. Türkiye kendi potansiyelinin maalesef farkında değil, kriz yaratmaktan daha çok beslenen lider ve yöneticiler ülkenin gerçek potansiyelini ve enerjisini tüketiyor ve buna halk izin veriyor. Ülkemiz iletişim yönü ve ticari zekâsı ve özellikle tarım ve doğal madenler açısından da çok güçlü olmasına rağmen, ilgi ve merakını 12. ev konularında yani kolektif bilinçaltında, gizli olan her şeyde derin devlet, hastaneler, hapishaneler, sabotajlar, suçlar, istihbarat gibi konularda harcıyor. Enerji doğru yerlerde kullanılmadığı için toplum olarak sürekli tekrarlayan döngülerin içinden çıkamıyoruz.

Bu anlamda Türkiye’nin kronikleşen sorunlarının çözümü Kuzey Ay Düğümü olan Başak’a gitmesi ile çözülebilir. Kuzey Ay Düğümü astrolojide bir yol pusulası gibidir. Gitmemiz gereken yönü bizlere gösterir. Güney Ay Düğümü ise geldiğimiz, zaten hâkim olduğumuz ve bildiğimiz konulardır.

Türkiye’nin GAD’ı da Balık Burcu. Bu iki burcun ev konuları da 3. Ev ve 9.ev konuları. 3. Ev konuları eğitim düzeyimiz, medyamız, aklımızı zekâmızı kullanma şeklimiz, komşularımızla olan ilişkilerimiz, ulaşım kanallarımız, öğretmelerimiz tüm bunları temsil ediyor. Bu ev konularında, toplum olarak, olgulardan bağımsız, açıklamaları olmadan sadece duyguları ve inançları ile hareket eden, hayalci bir Balık gibi değil, daha materyalist, görev ve sorumluluk bilincinde, sürecin farkında olan, neden sonuç ilişkisi kurabilen bir Başak gibi davranmamız gerekiyor. 9.ev ise, toplumuzun hukuk, adalet, din, ahlak, felsefe, yükseköğrenim anlayışını, uluslar arası sorunlar ve göç konuları gibi temalara bakış açısını anlatıyor. GAD burcumuz ise bu konularda Balık burcunda. Yani bu konularda hiç de gerçekçi değiliz. Fanatik yaklaşımlar, ya hep ya hiç olarak baktığımız konular, sorgulamadan inanmamız, fazla hayalcilik ve tembellik enerjimizi tüketip, doğru kararlar vermemizi engelliyor. Aynı zamanda özellikle dini ve hukuki konularda kandırılmaya, sorumluluk almadan, kendimizi kurban etmeye çok meyilliyiz. Ya da buradaki konumumuzdan dolayı, diğer ulusları suçlayıp kendimizi kurban olarak göstermek en çabuk yapılan hatalardan biri. Eğitim sistemimizi daha sorgulayıcı ve hata bulmak yerine çözüme odaklı bir bakış açısına kaydıramadığımız sürece de maalesef bu kısır döngünün içinden çıkamayacağız. Yazımda özellikle Türkiye’nin nerelerde güçlü ve güçsüz davrandığına değinerek farkındalığımızı toplumca uyandırmak istedim.

Sorumluluk aldığımız, kurban bilincinden çıktığımız, yargılarımızın sınırlarını genişletebildiğimiz ölçüde tam potansiyelimizi açığa çıkarabileceğimize, milletçe bolluk ve refah düzeyi yüksek mutlu bir toplum olabileceğimize gönülden inanıyorum.

Soru önerilerinizi merakla bekliyorum, haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın.