Sakin Şehir: Perşembe

Ordu’nun en güzel ilçelerinden bir tanesi Perşembe. 2012 yılında “Cittaslow” yani “Sakin Şehir” ilan edilmiş.  İsterseniz önce “Cittaslow” nedir ondan bahsedeyim; “ Citta” İtalyanca “Şehir”, “Slow” ise İngilizce “Yavaş” anlamına geliyor. Bu iki kelimenin bir araya gelmesiyle de “Sakin Şehir” tanımı ortaya çıkıyor.

Bir yerin “Sakin Şehir” olabilmesi için birçok kriteri sağlaması gerekiyor.  Burada amaç şehirlerin hangi alanlarda önemli ve özel olduklarını düşünmeleri ve bu özelliklerini korumak için strateji geliştirmeleridir.  Cittaslow kavramı, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için “Slow Food” hareketinden ortaya çıkmış.  Küreselleşmenin yarattığı homojen mekanlardan biri olmak istemeyen, yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak dünya sahnesinde yer almak isteyen kasabalar ve kentler eğer kriterler sağlarlarsa bu ünvanı almaya hak kazanıyor.

Bu kadar ansiklopedik bilgi yeter, isterseniz gelin birlikte Perşembe’yi gezelim.  Perşembe, Rize ve Artvin odaklı Karadeniz gezilerimde mutlaka durup gezdiğim, hatta zamanım varsa bir gece kamp yaptığım muhteşem bir yer. Bir kere gerçekten huzur veren, zamanı yavaşlatan ve kendisini iyi hissetmenizi sağlayan bir havası var.

Perşembe’ye gittiğimde ilk işim sık gittiğim bir mekanda çayımı içip deniz manzarasını seyretmek olur.  Burada biraz zaman geçirdikten sonra Perşembe’nin en güzel yerlerinden bir tanesi olan Yason Burnu’na giderim.  Yason Burnu aslında bir yarımada, oldukça da turistik bir yer.  Burayı turistik yapan şey ise yarımadadaki Yason Kilisesi.  Kilise 1868 yılında Rumlar ve Gürcüler tarafından inşa edilmiş. Son dönemlerde bir süre kapalı kalan kilise artık ziyarete açık. Her gittiğim farklı açılardan bir fotoğrafını çekerim.  Fotoğraf çekmeyi sevenler için şahane  bir obje olduğunu söylemem gerek.

Yason burnu kamp yapmaya uygun bir yer. Bir kere kamp yapma fırsatı buldum, başka kamp yapanları da gördüm.  Burada gündoğumu ve günbatımı manzarasını izlemenizi tavsiye ederim.  Yarımada yılın 320 günü güneşin doğuşunu ve batışını izleme imkanı sunuyor. Bu yönüyle eşsiz bir yer bence.

Her ne kadar yarımada kayalarla çevrili olsa da buraya gemiler yanaşabiliyormuş.  Antik dönemde deniz ticareti merkeziymiş.  Yarımadada bir şeyler yiyip, içebileceğiniz bir cafe mevcut.  Eğer balık yemek isterseniz ki, buraya gelmişken bence yemelisiniz, Ordu istikametinde deniz kenarı restoranlar var. Bu restoranlarda güzel deniz manzarası eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.  Ayrıca yine yol üzerinde durup manzaranın tadını çıkarabileceğiniz yerler var.  Aceleniz yoksa buralarda mola verebilirsiniz. Bence acele etmeyin de zaten, siz de “Sakin Şehir” ruhunu benimseyin.

Bir sonraki durakta görüşmek dileğiyle