DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Procrastination Syndrome / Symptom

Sesli Dinle

Bu karmaşık duygulara, bu saçma sapan olay ve sonuçlara neden olan ve insanın yine kendisinin bulduğu kendi başına bela ettiği bir duygu daha var.

Procrastination Syndrome / Symptom
10.11.2020
11.412
A+
A-

Simasını az, sözlerini çok hatırladığım Adil dedem bir gün ahbapları ile konuşuyordu. Biz akranlarla orada kendi halimizde oynarken nasıl olmuşsa detaylar aklımda kalmış. Kendi evlerinin önündeki dut ağacının altında, başından hiç düşürmediği kahverengi fötr şapka, cepkenli yelek, cepkende de köstekli saat, kaba kumaştan köylü pantolonu ve lastik köy ayakkabısı kombini ile hatibini dinliyordu. O sırada ceketinin iç cebinden sigara tablasını çıkarıp yılların kazandırmış olduğu el çabukluğu ile sigarasını sardı. Adil dedem çok gülen bir adam değildi hatta hiç güldüğünü hatırlamam. Fazla sigara içmekten hafif u harfi şeklini almış alt dudağı sebebiyle, ciddi mi yoksa gayri ciddi mi olduğunu kestiremezdim çocuk aklımla.

Hatibinin cümlesinin bittiğine kanaat ederek söze girmişti. “Allah, Hz. Ademi yaratmış, beden yerde yatar vaziyetteyken ruhu üflemiş. Ruh ayaklardan girmiş kafaya doğru hareket etmiş. Ruh vücudun içine girdikçe vücut canlanmaya başlamış. Ayaklar canlandıklarını hissetmişler doğal olarak hemen görevlerini yerine getirmek istemişler. Kalkmaya çalışmışlar, bedeni kaldırmaya hareket etmeye çalışmışlar. İşte bundan dolayı acele etmek, acele davranmak insanın fıtratında var. Asıl mesele sabırlı olmakta.” Demişti. Olay neydi? Konuşmanın sonunda ne olmuştu hatırlamıyorum ama mesaj belliydi. Yıllarca aklımda kaldı bu, “Acele etmek insanın fıtratında var.” Cümlesi ve dedemin kompozisyonu.

Demek ki neymiş köylüler de varoluş muhabbeti yapıyormuş.

Hz. Ademden bu yana insanın fıtratında köklü değişimler oldu. Ademoğlunun belki de en fazla değişikliğe uğradığı zamansa her halde geçtiğimiz yüz yıldır. “Acele işe şeytan karışır.”, “Acele giden ecele gider.” Gibi atasözlerini artık çok duyamaz olduk. Sebebi ise insanın kendisinin oluşturduğu başka bir duygu, sürekli daha fazla tüketmesi sonucunda acaba daha farklısı var mı? Daha fazlası var mı? Sorusunu sora sora tükete tükete oluşturduğu bir duygu. Huzurlarınızda; Procrastination Syndrome/Symptom. Telaffuzu; prokrastinayşın sendromu ya da semptomu olup tam Türkçe karşılığı Erteleme Hastalığıdır. Bitirilmesi gereken işlerin ısrarla ertelenmesi ya da savsaklanması olarak tanımlayabiliyoruz. Savsaklamak kelimesi tanımlamamıza tam uyuyor zira ertelenen işler yapılabilirken savsaklanan işler her hâlükârda yine de yapılmıyor. Bu ertelemecilik haleti ruhiyesi bünyede o kadar çok oluyor ki hastalık olarak anılmaya başladığında düzeltilmesi için profesyonel yardım gerekebiliyor. Çünkü artık bu da maalesef yeni yüzyılımızın bağımlılıklarından birisi oluyor.

Henüz yirmi yıl önce adı sanı yokken son yıllarda çokça duyduğumuz bu erteleme hastalığı nasıl oldu da ortaya çıktı? Genç yaşlı demeden herkeste nasıl etkisini gösteriyor? Ayrıca bu hastalığa sahip olan kişiler neden kesinlikle bu durumu kabul etmiyorlar hatta görmezden geliyorlar? Bu sıkıntının bir sürü sebebi var en önemli iki sebebi; motivasyon eksikliği ve kötü zaman yönetimi. Peki bu iki sorunun asıl kaynağı tam olarak ne? Cevap gözümüzün önün de o kadar net duruyor ki. Cep telefonu, uygulamalar, internet ve tabi ki sosyal medya. Çok basit bir deney yapabiliriz. Herkes akıllı telefon kullanıyor, hangi uygulamada günlük ne kadar zaman harcadığımızın verisine ulaşabiliyoruz. İnsanı şaşırtacak sonuçlara ulaşabiliyoruz. Bir haftada; kaç saat, neyde zaman harcanmış bir bir önümüze dökülüyor. Her gün üçer beşer dakika kim ne yapmış, Twittir’de TT ne? İnstagram’da Story de kim ne paylaşmış? Youtube’da takip edilen youtuber ne yapmış? Mailler de ne var? Alışveriş sitelerinde ne indirimde? WhatsApp durumda güncel olan ne? Bir de bakmışsınız ki saatler geçmiş ve yapılması gereken işler yetişmemiş. İşte size kötü zaman yönetimi. Kötü zaman yönetimi sonucu ya da yönetilemeyen zaman akabinde bünyenin hissettiği şey ise motivasyon bozukluğu. Böylelikle de tekrar huzurlarınızda “Erteleme Hastalığı“.

Bu karmaşık duygulara, bu saçma sapan olay ve sonuçlara neden olan ve insanın yine kendisinin bulduğu kendi başına bela ettiği bir duygu daha var. O da “Haz Maymunu” adı ile isimlenen ilkel bir duygu. İşte bu kontrol edilemeyen Haz Maymunu; iş yapmaya hazır karakteri eline alarak onunla lastik top gibi oynamaya başlayınca, bir de bakmışsınız ki sivilce patlatma videosu izlerken bulmuşsunuz kendinizi. He siz hiç öyle değil misiniz? Kesin öyle değilsinizdir. Böyle bir sıkıntınız yoksa zaten aşmışsınızdır.

Peki böyle bir sıkıntınız varsa, gündemden teknolojiden uzak kalmadan bunu nasıl aşabilirsiniz? Çok basit, bu sıkıntıya maruz kaldığımızı kabul ederek. Sosyal medya algortiması zaten kullanıcının zamanını çalmak için oluşturulmuş bir sistem. Bunu kabul ettiğimizde de boşa giden zaman ve buna paralel olarak kaçan hayat bize ip ucu veriyor.

Kuranı Kerimde Cenabı Rab şöyle diyor; “Zamanın içindeki esrarıma yemin ederim ki…”

Öyle bir esrar ki, çok hızlı geçiyor.
Bu kadar hayat koçluğu da yeter canım.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.