Özlem’ce Motivasyon

Motivasyon kelime anlamı olarak, isteklendirmek, güdülemek demektir. Çeşitli şekillerde oluşur. Gerek içsel motivasyon gerek dış kaynaklı motivasyon hayatımızda çok etkilidir. Peki nasıl oluşur? Nelere bağlıdır? Devamlı olması için neler yapılmalıdır?

Çok çeşitli motivasyon kaynakları vardır hayatımızda. Kimi sürekli birilerine ihtiyaç duyar. Sürekli birilerinden onay bekler. Motivasyonu sadece dış kaynaklıdır. Asla kendi başına hareket edemez. Birilerinin ona “harika iş çıkardın bravo sana” demesi gereklidir. Görünür olmayı seçmez ve tekrar harekete geçmek için başkalarına bağımlıdır. Bu motivasyon çeşidi oldukça geçicidir ve bu tarz insanların hayatında başarı çok azdır. Bir başka motivasyon şekli olaylara bağımlılıktır. Kişi sadece bir şey başarabildiği takdirde devam eder. Ya da sadece başarabilme ihtimali olduğunu düşündüğü şeyler üzerinde yoğunlaşır. Risk almak istemez. Konfor alanı onun için en güvenli bölgedir. İlk sıkıştığında ise vazgeçer. Kendini yargılamak bu tarz durumlarda çok olasıdır. “bak gördün mü ben başaramam, yapamam demiştim. Yapamadım da zaten.” der. Bu tarz kişilerin de başarılı olması pek mümkün değildir. Gelelim en kalıcı, en güvenilir, en çok başarı ile sonuçlanan motivasyon çeşidine. Nedir acaba bu? Tabi ki içsel motivasyon. Her durumda kişi kendi ile barışıktır. Ne yapıp ne yapamayacağı konusunda asla kendisini yargılamaz ve sınırlandırmaz. Olaylar karşısında bir bakış açısı oluşturmaz ve olması gereken şekilde sonuçlanacağını bilir. İçindeki coşku, heyecan ve adım atma yetisi kişiyi başarıya götürür. Başarısızlık gibi görünen durumlarda bile alması gereken dersleri alıp asla vazgeçmeden devam eder yoluna. Çünkü bilir ki o an olmamıştır. Belki doğru zaman o an değildir. Başarının ise asla vazgeçmediğinde geleceğini bilir. Bu motivasyon çeşidine sahip olan insanlar eninde sonunda başarıyı yakalamışlardır.

Sonuçta her şey içimizdeki enerji ile ilgilidir. Biz kendi potansiyelimizi keşfettiğimiz zaman karşımızda duracak, bizi yolumuzdan alıkoyacak herhangi bir şey olabilir mi? Kesinlikle hayır. Burada yine dönüp dolaşıp seçimlerimizi yargılamamamız gerektiği konusuna geliyoruz. O an bize doğru görünen şeyi yaptığımızda sonuçları her zaman istediğimiz gibi olmayabilir. Veya beklediğimiz gibi. Burada bizi seçimsizlik girdabına sokan şey kendimizi yargılamaktır. Ne yapmalıyız bu durumlarda? “evet bu seçimim beklediğim gibi sonuçlanmamış olabilir. Peki şimdi sıradaki seçimim nedir?” diyerek yeni olasılıklara kapı açmalıyız ve hep devam etmeliyiz. Her 10 saniyede yeni seçimler yapma ve bunu oluşturma kapasitemiz vardır. Sadece akışa telim olma hali bile bizleri gerginlikten kurtarır. Bu söylediğimden oturup olacak şeyleri beklemek ve ne çıkarsa razı olmak anlaşılmasın lütfen. Herkesin kaderi kendi çabasına bağlı ise biz ne yapmalıyız? Hayatımızda nelerin gerçekleşmesini seçiyorsak onlar için adım atmalıyız. Ataletten kurtulmalı ve hareket etmeliyiz. Burada sorulması gereken soru şu: “ben kendi hayatım için veya işim için veya para realitem için veya aile hayatım için veya aşk hayatım için veya arkadaşlık ilişkilerim için veya sadece eğlence için neyi seçiyorum?” her zaman hayatınıza kolaylığı davet edin. Benim mantram şu; hayatın tümü bana kolaylıkla, neşeyle ve ihtişamla gelir. Ve gerçekten öyle de oluyor. Sizin yaydığınız frekans size geri dönüyor.

Burada yazdığım yazılarda hep söylediğim ve hep de söylemeye devam edeceğim şey, neyi düşünürseniz onu yaşarsınız, neyi konuşursanız onu çekersiniz, hangi frekanstaysanız aynı frekansta olaylarla karşılaşırsınız. Aksi mümkün değildir. Bu nedenle olumsuz herhangi bir şey düşünürken kendinizi yakalarsanız hemen orda durun ve devam etmeyin. Farkında olmak değiştirmek için müthiş bir adımdır. Bunu kesinlikle başarabilirsiniz. Nasıl olacağını boş verin. Sadece yapın. Hayatınızdaki değişime şahit olun.

Bir gün bir yerde yüz yüze de görüşmek ümidiyle. Takipte kalın. Hoşça kalın.