Özlem’ce ; Ya Hayat Bir Oyunsa?

Evrenin çekim yasasını bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Hepimiz bir şekilde çeşitli kitapları okuyarak ya da birilerinden dinlemek suretiyle konu hakkında bilgilere ulaştık. O tecrübelerden veya bizzat deneyimleyerek öğrendik. Kimimiz gerçekten inanıyoruz, kimilerimiz de bunun bir safsata olduğunu düşünüyoruz.

Geçen hafta sizlere önerdiğim basit ama etkili yöntemi uygulayanlar fark etmişlerdir ki; hiçbir şey tesadüf değil hayatımızda. Eğer bir kişi ile tanışmamız gerekiyorsa mutlaka bir şeyler vesile olur ve tanışırız. Neden sizce? İşte burada çekim yasasının tüm etkileri söz konusu.

Her konu ile ilgili dağarcığımızda çeşitli atasözleri, deyimler ve anonim sözler vardır değil mi? Deneyimlememiş bile olsak konu ile ilgili başkalarının yaşadığı şeyler hep kulağımızdadır. Atalarımızdan bize kalan miras, kulaktan kulağa günümüze gelen çeşitli kalıp sözler de vardır ve biz bunları farkında olmadan alırız hayatımıza. Yaşarız tüm etkileri ile bu cümleleri. Bunlardan bazıları; “Gülme komşuna gelir başına.”, “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.”, “Para aslanın ağzındadır.” hatta artık bu cümle “para aslanın midesine indi.” olarak revize edildi. O kadar çok çoğaltabiliriz ki bu tarz cümleleri. Eğer bizlerin bakış açıları bu cümlelerin hepsinin doğru olduğu yönündeyse, yaşadığımız tüm olaylar aynı doğrultuda olmuştur. Yaşayacaklarımız ise kesinlikle değişmeyecektir. Siz eğer paranın zor kazanılacağını düşünüyorsanız, hiçbir şekilde kolay bir işiniz olmayacaktır. Hep zor işlerden sınanırsınız ve hep zor kazanırsınız. Başka bir örnek olarak “Çok gülme ağlarsın.” Cümlesini benimsediyseniz, gülmekten bile korkar hale gelirsiniz ağlamamak için.

Yaşadığınız her şey sizin bakış açılarınız ile şekillenir. Neye inanırsanız onu yaşarsınız. Neyi düşünürseniz onu gerçekleştirirsiniz. O kadar güçlü bir gerçekleştirme yeteneğine sahipsiniz ki düşünceleriniz ve sözleriniz gerçeğiniz oluverir. Neden sizce? Evrenin çalışma prensibidir bu. Her birimiz belli bir enerji gücüne sahip varlıklar olarak, söylediklerimiz ve düşündüklerimiz ile aynı frekanstaki olayları çekeriz hayatımıza. Kendinizi bir radyo olarak düşünün. Hangi frekansa kendinizi ayarlarsanız aynı enerji seviyesindeki şarkıları dinlersiniz.

Bir de şunu düşünün; hiç alakası olmayan bir durumda aklınızdan tanıdığınız biri geçtiğinde, ya o kişi ile bir şekilde karşılaşırsınız veya o kişi sizi telefonla arar veya mesaj gönderir. Yani sizinle iletişime geçer. Neden peki sizce? Çünkü siz o kişiye kendinizi hatırlatacak enerjiyi gönderdiniz. “Evet bunu sıklıkla yaşıyorum.” Dediğinizi duyuyorum.

Düşüncelerimizin, sözlerimizin ve yaydığımız enerjinin hayatımızı yönettiğinin farkında olsaydık eğer, sizce nasıl olurdu? Hala o negatif anlam taşıyan cümlelere tutunur muyduk? Hiç zannetmiyorum. Hiç kimse yaşamını zorda tutmayı seçmek istemez. Kimse, “ben bu zorluklardan, negatifliklerden, mutsuzluklardan memnunum.” Demez değil mi? Eğer böyleyse zaten bu yazıyı da buraya kadar okumamışsınızdır. O zaman hadi “Ne yapmalıyız?” Kısmına gelelim.

Öncelikle hep kullandığım “Farkındalık” kelimesini açıklayayım. Her anınızı hissetmek, her düşüncenizin farkında olmak, geçmişe takılıp kalmamak, o an hangi enerji seviyesinde olduğunuzu bilmek demektir. Başlangıçta bu o kadar da kolay olmayacaktır. Bir an gelir bir anı, bir tat, bir koku, bir kelime veya bir şarkı sizi eskiye götürüverir. O zamanlarda yaşadığınız olumsuz bir deneyim hafızanızı tetikler ve o an ne hissettiyseniz aynısını hissederken bulursunuz kendinizi. Acı, hüzün, yalnızlık, korku gibi duyguların aynısını yaşarsınız tekrar, tekrar, tekrar. Peki sonra ne olur? Enerji seviyesi düşer. Kendinizi başka negatif olayların kucağında buluverirsiniz. “Of ya her şey de üst üste geliyor. Bir bu eksikti.” Diyen kaç kişi var aramızda? Tüm bu yaşanan olayların sizin ilk olumsuz enerjinizle alakalı olduğunu ve bunu sadece sizin değiştirebileceğinizi söylemek zorundayım. İnanıp, inanmamakta zorlanacağınızı biliyorum. Hayatınızı eğlenceli bir oyuna çevirmek de, zorluk üzerine zorluk yaşamak da sizin elinizde.

Bu haftaki farkındalık oyunumuz da bu sevgili Can’lar. Kendinizi olumsuz duygularda hissettiğiniz an durun ve kendinize şunu hatırlatın; “Evet şimdi negatif duygudayım ve bu şekilde devam edersem hep negatif olayları hayatıma çekeceğim.” Ne yapmalısınız tam o anda? Hemen o düşünceden kendinizi uzaklaştırın ve sizi çok mutlu edecek, keyiflendirecek, rahatlatacak, enerjinizi yükseltecek bir kişiyi düşünün veya bir eylemde bulunun. Mesela yürüyüşe çıkın, en sevdiğiniz hobinizi yapmaya başlayın, en sevdiğiniz arkadaşınızı arayın, duşa girin, yemek yapın. Hiçbir şey aklınıza gelmiyorsa hareketli bir şarkı açıp dans edin. İnanın bunlardan birini veya birkaçını yapmaya başladığınız an o enerji seviyeniz de yükselmeye başlayacaktır. Negatif çukurundan çıktığınızda ise yaşayacağınız olayların enerjisi de kendiliğinden yükselecektir.

Ya hayat bir oyunsa? Sizin de oyunun kurallarına göre oynamanız her şeyi değiştirecekse? Denemeye değmez mi? Bence değer. Ben yaptım, oldu. Bu kadar kolay mı? Evet bu kadar kolay. Lütfen deneyin ve yaşadığınız deneyimleri bizimle paylaşın ki herkes ne kadar kolay olduğunu anlasın. Birbirimize bu anlamda katkı olabiliriz.

Bir gün bir yerde yüz yüze de karşılaşmak dileğiyle hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum.