DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Heyecanlıyım Evet …

Heyecanlıyım Evet …
20.03.2020
7.164
A+
A-

Merhaba sevgili okurlar,
Ben Diyetisyen Cansu Genç. 2015 yılında mezun olup diyetisyenliğe başladım. Sonrasında yüksek lisansımı bitirdim ve şu anda Başkent Üniversitesinde doktora yapmaktayım.

Sizlere buradan her hafta beslenme ilgili güncel, bilimsel ve en önemlisi bilimsel geçerliliği olan bilgiler paylaşacağım. “Bilimsel geçerliliği olan”ın özellikle altını çizmemdeki sebebi izah etmek isterim:

Biliyorsunuz, çağımız bilgi çağı. Evet, kesinlikle katılıyorum ancak buna ek olarak “Bilgi Kirliliği Çağı” da demekle abartmış olacağımı düşünmüyorum. Özellikle kendi alanım olan beslenme biliminin penceresinden baktığımda, bu bilgi kirliliğinin had safhada olduğunu üzülerek duyuyor ve görüyorum. Beslenme ile ilgili neredeyse her gün bir yeni “hurafe bilgi” türüyor, türetiliyor. Üstelik bilimsel alt tabanı olmayan bu “hurafe bilgileri” isminin başında “Prof., Doç.” gibi saygıdeğer unvanlar bulunan şahıslar da türetebiliyor. Örneğin; bir akşam herhangi bir televizyon programına bir profesör çıkıp “ev yapımı patatesli böreğin korona virüsüne karşı koruyuculuk sağladığını” ifade etse, buna inanacak insanlar elbette çıkacaktır. Hatta buna bir de söz konusu profesörün kendinden emin tavırlarını, keskin ifadelerini, iddiasını doğruladığını düşündüğü sözde kanıtlarını eklersek, işte size kulaktan kulağa yayılacak bir “hurafe bilgi” türetildi bile! İnsanlarımız patatesli börek yapıp korona virüsünden korunurken(!), profesörümüz de yarattığı sansasyonla birçok televizyon kanalından teklif yağmuruna tutulmaktadır. Tabii, profesörümüzün bu şöhretinin muayene ücretlerine yansımasından söz dahi etmiyorum.

Bu noktada; birçok “bilimden yana olan uzman”, bu tür bilgi kirliliklerine itibar ettikleri için halkımıza kızmaktadırlar ancak ben bu kızgınlığa çok hak veremiyorum. Çünkü bir insana “Sen neden profesörün sözlerine güveniyorsun?” diye kızmayı çok anlamlı bulmuyorum. Asıl odaklanılması gerekenin; bu şahısların saygıdeğer unvanları kullanarak, hiçbir bilimsel karşılığı olmayan bu yanlış, asılsız bilgileri, medya aracığıyla insanlara pompalaması olduğunu düşünüyorum. En düşündürücü ve hatta üzücü tarafı da bence bu olsa gerek. Sözü fazla uzatmayayım, başında da söylediğim gibi önümüzdeki haftadan itibaren doğru, bilimsel ve gerçek bilgileri sizlere elimden geldiğince aktarmak için burada olacağım. Belki bu tüm bilgi kirliliklerini yok etmeyecek, belki yine birileri “patatesli börek” yapmaya devam edecek ama olsun.

Hani şu meşhur denizyıldızı hikâyesinde olduğu gibi: Bir deniz yıldızını kurtarmak hepsini kurtarmasa da bir tanesini kurtarır en azından.

Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.