DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Günah Çıkarma

Sesli Dinle

“Sorumluluk, suçlamanın bittiği yerde başlar.” Sözünü satırlara nakşetmeyeli çok olmuş.

Günah Çıkarma
09.08.2021
6.872
A+
A-

Selam olsun 9 köye minnet etmeyen, onuncu köyü hesap etmeyen siz dostlara. Küsmece darılmaca yok bu yazımda sanırım biraz sitemkâr olacağım. Bildiğiniz gibi şu zamana kadar tüm siyasi tarafların lider ve yöneticilerine karşı eleştirel bir yaklaşımım olmamıştır. Bu durumun sebebini çok kez, açıkça ifade etmekle birlikte, eleştirilerim sorgulamayan, eleştirmeyen, muhakeme etmeyen seçici kimliği olan vatandaşlara olmuştur. Kamu personelleri ya da süslü tabirle bürokratlar hakkında ise düşüncemi çok kez satırlara nakşetmiştim. Bu haftanın gündemine bir fıkra eşliğinde girelim, ne dersiniz?

Kılınan namaz sonrası, bir kişi hocaya yaklaşır ve sorar. “Hocam, Hristiyanlıkta günah çıkarma var, bizde de var mı?”

Hoca soruyu yönelten kişiye İslam inancında böyle bir durum yok diyerek sözlerine devam eder, “Muhtar dolandırıcılık yapıyormuş, borçlar oluşturuyormuş sonra da ödemiyormuş der.”

Bunun üzerine muhtarı iyi tanıyan bu kişi, böyle bir şey yok diyerek kesin sözlerle itiraz eder.

Bu cevap üzerine hoca “İşte bizde ki günahtan arınma sistemi bu şekilde” der.

Sanırım gıybet, iftira, yalan ile günahlardan ve sorumluluklardan arındığını sanırken, aslında kişilerin günahlarını üzerine alıyor insan.

Dünyanın birçok ülkesinde yaşanan felaketler gibi ülkemizde de yaşanan yangın felaketi yürekleri sızlattı.

AFAD eski başkanı, mevcut Cumhurbaşkan Yardımcımız, değerli hemşerim alınmasın fakat birçok farklı unvan ile içinde bulunduğum afet çalışmaları bana iki şey öğretti.

1-Kamusal anlamda kurumların bu konuda ki hazırlıksızlığı, yetersizliği, tecrübe eksikliği sebebiyle de başarısızlığı,

2- Mağdur vatandaşlar gerçekliği ve ne yazık ki bu durumu bir fırsata dönüştürmeye çalışan, aynı oksijeni solumaktan hicap duyduğum kimselerin varlığı.

Mevzuhaber ailesi yazarlarından Burçak Angigün’ ün kaleme aldığı “İhanet” başlıklı yazısı, Cüneyt Atila’nın kaleme aldığı “Yakma Allah’ım” başlıklı yazısı, Sedanur Kül’ün “Ruhumuzda Yangınlar” başlıklı yazısı bu konudaki duygu ve düşüncelerime tercüman oldu.

Daha önce birçok kez ifade etmiştim. İktidarıyla, muhalefetiyle siyasi isimler afet bölgelerine neyin tespitini yapmaya, neyi incelemeye giderler anlayamıyorum. Onlara mihmandarlık eden özellikle kamu personellerine ne demeli? O sırada duraksayan, aksayan onlarca çalışmanın olduğunu idrak etmek, ifade etmek çok zor olmamalı.

THK hakkında yazı dizisi kaleme almıştım. Bu konuyu biraz daha açalım.

Adet üzere, yönetime gelmesi tavsiye edilen emekli General Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, destek sözü veren taraflarında yönetim listesinde yer almasıyla Türk Hava Kurumu Genel Başkanı oldu.

Yönetime gelmesiyle birlikte önceliği ekonomik sorunlara veren Nogaylaroğlu, para bulma, borç öteleme çalışmaları yürümekteyken kurum ve kişisel bilgilerini kullanma yetkisi verdiği, kendisine cezaevinde olduğu dönemde yakınlık gösteren dostu kişileri yetkilendirerek atadı.

Kişisel harcamaları, lüks tutkusu, bilgiç tavırlarıyla tanınan Nogaylaroğlu kendi ifadesiyle; “Askerler diyalog kurmayı bilmezler.” Sözünün hakkını verdi.

Nogaylaroğlu’nun nadiren geldiği kurum merkezinde yönetimi yürüten güvendiği isimler kurumun mevcut yöneticilerini görevden almakla, kuruma sürekli yeni personel almakla, birçok şaibeli işlerle meşguldüler.

Kendisini destekleyen delegelerin ve kurum şubelerinin desteklerini kaybeden ilişkileri çıkmaza sokan Nogaylaroğlu, yaşanan istifalar sonrası çeşitli makamlarda saatler süren ziyaretler ve destek talepleri ile istifa eden yöneticilerin yerine kayyum atanmasını, kendi Genel Başkanlığında atanacak kayyumla mesai yapmayı planladı.

Aynı hafta içerisinde başvurulan bir mahkeme talepleri ret ederken, bir başka mahkeme talepleri kabul ederek yeni bir gündem oluşturdu.

O dönemde görüştüğüm yakın dostlarım Nogaylaroğlu’nun görevden el çektirileceğini, Cumhurbaşkanlığından görevlendirilmiş kişilerin, kurumda çalışma yürüttüğünü söylerken, Nogaylaroğlu cephesi 30 Ağustos resepsiyonuna davet edilmişti. Bu resepsiyonda M.S.B. Sayın Hulisi Akar’la ve İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu ile ayrı ayrı gerçekleşen konuşmaları Nogaylaroğlu’nu mutlu etmekteydi.

Atanacak yönetim kayyumları ile genel başkanlığa devam edeceğini düşünen Nogaylaroğlu aynı günlerde akşam saatlerinde çeşitli restoran ve kafelerde yapılan görüşmelerden, tüm yönetime kayyum isimleri belirleme çalışmalarından bir haberdi.

Hasılı kısa süre sonra yönetime birçok kişiye umut ışığı olan Kayyum atanmıştı. THK başkanlığına Sayın Ahmet Davutoğlu hükümetinde bakanlık yapmış Cenap AŞÇI ve yönetime Abdullah KAYA, Adnan ZENGİN atanarak görevlendirildi.

Ancak “Gelen gideni aratır” atasözü can bulmuştu. Umut ışıkları bir bir sönen taraflar, kayyum heyetinin sürekli görevden almaları, demirbaş satışları, kişisel maaşlarını yetersiz bulmaları sebebiyle yetkili mahkemeye maaş arttırma talepleriyle gündem olmaları kuruma ihtiyacını verememişti.

Nogaylaroğlu’nun basın aracılığıyla, Tarım Bakanıyla olan tartışması o dönemde yaşanan yangın felaketine müdahale edemeyen THK, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yormaktaydı. Gösteri uçuşlarında yer alan THK, ne yazık ki gerektiğinde görev alanlarında yer almamasıyla ünlü oldu.

Geçtiğimiz günlerde yine yangına müdahale edememesi sebebiyle gündeme gelen, tüm siyasi isimlerin ya eleştirdiği ya da sözde vaatlerle süslediği THK yangın söndürme uçakları konusu yakın tarihlerde can yakmaya devam edecek gibi.

Şimdi “Aklımda deli sorular var.” Diyerek sizlere danışmak istiyorum.

Özellikle tatil, turizm merkezi olan şehirlerimizde yöneticilerin, belediyelerin milyonlarca liralık makam araçları olabiliyor fakat neden çok amaçlı kullanımlıda olsa yangın söndürme helikopterleri olmuyor?

Neden her felakette silahlı kuvvetler gibi kurumlar akla geliyor ve tecrübesi olmayan, bilgisi olmayan bu personeller sayı fazlalığı sebebiyle öne sürülüyor?

Neden felaket bölgeleri yöneticileri Afet, Acil Durum ve Kriz yönetimi konularında öngörüsüz oluyor? İlgili şehirlerin sınırlarını girişlere kapatmak, yardımları belirlenecek bölgede toplayarak sevk etmek, tahliye etmek gibi kolay çalışma varken neden sözde yardım söylemleriyle bölgeye akın eden insanlar ve bu sebeple yaşanan bir yığın iş aksaması üzerine bir de güvenlik zafiyeti yaşanıyor?

Kimlerin hangi amaçla tavsiye ettiği, nasıl kabul ettirildiği anlaşılamayan, akıllara durgunluk veren çay dağıtma etkinliğiyle, Sayın Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamasında “THK kendisini revize edemiyor.” şeklinde bir ifade kullandı. Tüm atamaları, yetkilendirmeleri yapan Cumhurbaşkanlığı Makamı olduğuna göre, neden bu kadar aleni, çözülmesi, görülmesi bu kadar kolay konularda dahi gerçeklere bu kadar uzak kalınıyor? Takipçim olan dostlar bir yazımda bahsettiğim, “fanus olayından dolayıdır.” Diyebilir.

Bu felaket, planlanan turizm alt yapısı mıdır? Maden ocakları alt yapısı mıdır? Yoksa saldırı mıdır? Planlı mıdır? İklim felaketi midir? Bilemiyorum, fakat bildiğim bir gerçek var ki onu da fıkrada hoca söyledi.

“Sorumluluk, suçlamanın bittiği yerde başlar.” Sözünü satırlara nakşetmeyeli çok olmuş.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.