Gerçek Sorun

Selam olsun siz satır dostlarıma. Seçim sonuçlarıyla ilgili olarak bazı isabetsiz tahminlerim sebebiyle dostlardan mizahi eleştiri aldığım doğrudur.

Örneğin Dışişleri Bakanlığına Sayın Dr. Hakan Fidan’ın adı uzun zamandır geçmekteydi. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreni için ülkemize gelen konuk devlet başkanlarını karşılama heyeti içerisinde Sayın Fidan’ın olmaması bana kendisinin görevine devam edeceği izlemini vermişti.

Yıllar önce söylenti şeklinde Ankara kulislerinde gezen bilgiydi İbrahim Kalın’ın Mit Müsteşarı olacağı bilgisi. Bir türlü gerçekleşmeyen bu söylenti umutların yitirildiği anda gerçek oldu. Konuk Devlet Başkanlarını karşılayan üç isimden biri olan İbrahim Kalın’ın Dışişleri Bakanı olacağını düşünüyordum, ancak sonuç malum.

Bu beklenmeyen sıra dışı hamleleri çok farklı bir denge unsuru olarak görüyorum. Yabancı Devlet Başkanlarını karşılayan, ağırlayan, ilgilenen üç isimden biri olan İbrahim Kalın’ın Mit Müsteşarı olması önemli bir hamle olsa gerek. 2009 yılından günümüze kadar Sayın Erdoğan’ın yakın çalışma kadrosu içinde yer alan, sayısız önemli görevlerde bulunmuş, bilgi ve tecrübesini, akademik çalışmalarını uygulamaya dönüştürebilmiş ve hayata geçirmiş olması yanı sıra Hakan Fidan ile olan yakın ilişkisi kurumda atama ve görevlendirmeler de çatışma ortamı doğmayacağının teyididir. Uzun yıllar dış ilişkiler alanında görevleri bulunan tanınan, bilinen ismin ülkenin en önemli istihbarat kuruluşunun başına gelmesi özel bir strateji olsa gerek. Mit Müsteşarlığı içerisinde Sayın Şenkal Atasagun ile başlayan değişim ve gelişim kesintisiz olarak sürmüş, uzun yıllar Mit Müsteşarı olan Fidan ile artmış ve yeni müsteşar Kalın ile de bu sürecin devam edeceğinin sinyalleri verilmiş diyebiliriz.

İbrahim Kalın hakkındaki mantıksız söylemlere ve eleştirilere yazarımız Ahmet Çirkin’in “Evrensel Dil Ve Gelişimin Vazgeçilmezi” başlıklı yazısında bahsettiği sanatsal kişiliğin önemi yanıt olarak verilebilir diye düşünüyorum.

Sayın Dr. Hakan Fidan siyasi bir isim olmuş, tanınır, bilinir ve hakkında en çok konuşulan kişiler arasında yerini almıştır. Sayın Bakan Fidan’ın merhum Abdullah Çatlı olduğu iddiaları, merhum Çatlı’nın kızlarına bu yönde sorulan soruya verilen cevap ve sosyal ağlardaki uyarlanmış videolar makul ve mantıklı kimselerin tebessüm etmesinden öteye gitmemiştir. Sayın Fidan geçmişte görevi sebebiyle medyatik isim olmaktan uzak kalmıştır. Ancak kendisi Mars’tan gelmemiştir, doğal olarak kendisi ve ailesi çok kişi tarafından tanınan, bilinen bir isimdir. Meslek büyüğüm, ağabeyim Gazeteci Talat Atila “Hakan Fidan Nargile İçer, Sabah Namazından Önce bir Cüz Kuran Okur” başlıklı yazısında Fidan’ın doğduğu, yaşadığı, büyüdüğü apartmandan tutun da Muş’tan Van’a göçmüş mensup olduğu aşirete kadar anlatmıştı. Abdullah Çatlı olmadığı kesin olan Fidan’ın Mars’tan gelmediği de kesin yani. Meslek büyüğüm Atila kadar olmasa da ben de bu konuya birkaç ufak katkıda bulunabilirim. Ankara’da yaşayan Sayın Dr. Fidan’ın öz kardeşi de Ankara’da yaşar. Hatta Çarşamba günü öğlen saatlerinde Balgat yakınlarındaki işyerinde çardakta yalnız başına oturarak efkarlı efkarlı sigara içtiğine tanık oldum, mesai bitiminde ise akşam yürüyüşlerini yaptığı gölün etrafındaki turu sonrası bir kafede kahvesini içerek evine gittiği de bilinenlerdendir. Yakın dostları arasında ise gençlik yıllarımızdan, radyoculuk mesailerimizden bildiğimiz Arifan radyonun sahibi ağabeyimizin oğlu ile de yakın arkadaştır, zaman zaman birlikte oturur keyifli sohbetler ederler. Hasılı Fidan ailesi Marslı değildir, ameliyatla kimlik değiştirilme de söz konusu değildir. Ülkemize birçok hizmeti olmuş, uzunca yıllar görevini başarıyla yapmış bir isim olan Dr. Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olması önemli bir stratejinin göstergesidir. Şu zamana kadar görevden ayrılan Mit Müsteşarları Büyükelçi olur ardından emeklilik hayatına başlardı. Fidan ile değişen bu uygulamayla ileride Sayın Hakan Fidan’ın siyasete devam edip etmeyeceğini, Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz.

Bu arada bir bayramı daha geride bıraktık. Bayram bizlere neyi gösterdi derseniz ülkede ekonomik kriz olmadığını derim. Bence ülkemizin 3 büyük sorunu var.

Birincisi Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın millet ittifakına verdiği destekle gördüğümüz milliyetçiliğin önemi, Zafer Partisi’nin aldığı oy ile görülen başıboş kaçak göçmen sorunu diyebiliriz. Bu durum Avrupa’da başlayan iç gerginliklerle kendisini teyit etmiştir.

Diğer bir sorun sokaklarda insan hayatını tehdit eder duruma gelmiş, sayısız saldırıyla kazalara, ölümlere sebep olmuş başıboş hayvan sorunudur. Köpek saldırılarından kaçamayan ve kuduz vakası sebebiyle hayatını kaybeden evlatlarımızın haberleri yakın tarihte yayınlanmıştı.

Bir diğer sorun ise yine başıboş sözde bazı meslek odaları sorunudur. Kendilerini devlet içinde devlet gibi gören, bağımsız olduklarına inanan, denetlenemez, müdahale edilemez tavırla, bütçe ve idarelerinin hoyratça savrulduğu, kanunlarla kazandırılan kurumsal statünün devlet ve millete hizmet yerine aksi şekilde kullanılması sorunudur.

Hasılı ülkenin 3 farklı sorunu bir başlıkta ifade edilebilir. “Başıboşluk”… Bunca iş yüküyle uğraşan iktidara ve siyasilere, kamu görevlilerine kolaylıklar diliyorum.