Farklı Bir Dünya: Meteora…

Yaklaşık dört aydır sizlerle gezdiğim, gördüğüm yerleri paylaşıyorum. Yazılarımın tamamında, ülkemizin dört bir yanındaki güzelliklerden bahsettim. Bu yazımda ise sizi ülke sınırları dışına çıkaracağım.

Anlatacağım yerin adı: Meteora… Meteora, Yunanistan’ın orta kesimlerinde Teselya bölgesinde yer alan Kalambaka kasabası yakınlarındaki kayalık bölgenin adı. Yunanca’da “havada asılı” anlamına geliyor “Meteora”. Gittiğinizde neden buraya böyle bir isim verdiliğini anlıyorsunuz. Meteora, yüksek ve dik kayaların üzerine kurulmuş manastırların bulunduğu bir yer. Burası bir nevi Yunanistan’ın ibadet merkezi. Manastıların kurulduğu kayalar 400-500 metre yüksekliğinde. Bu manastırları gördüğünüzde ilk düşündüğünüz şey “bu kayaların üzerine bu manastırları nasıl yapmışlar” oluyor. Daha da ilginç olanı bu manastırların 10. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında yapılmış olması. Şu an sahip olduğumuz teknoloji ile bile böyle yerler inşa etmek çok zorken, o dönemin imkanları ile bu manastırların yapılmış olması gerçekten mucize.

Meteora’ya 2017 yılında kuzenimle gittim. Daha doğrusu Meteora, büyük Yunanistan gezimizin bir parçasıydı ve bence en güzel kısmıydı. Meteora’ya gitmek, Yunanistan’da yapılabilecek en iyi beş aktivite arasında yer alıyor zaten. Biz galiba bu beş aktivitenin üçünü gerçekleştirdik. Araç kiralayarak gezdik Yunanistan’ı. 2017 yılında, Yunanistan’daki otobanların büyük bir kısmı yeni tamamlanmıştı. Seyahatimiz sırasında da yeni tamamlanmış bu otobanları kullanmıştık. Hem otobanların yeni olması, hem de Yunanistan’ın nüfusunun az olması sebebiyle, uzun kilometreler boyunca hiç başka araç görmeden seyahat etmiştik. Otobandan sonra eski yollardan geçip varmıştık Meteora’ya. Eski yollardan ilerlerken de muhteşem doğa manzaraları eşlik etmişti bize. Zaten manastırların bulunduğu kayaların alt kısmı orman. Biz o ormanlık alandaki otellerin birinde, ormana bakan bir odada kalmıştık, gerçekten çok güzeldi. Bu ormanın içerisinden, manastırların bulunduğu tepelik bölgeye giden yürüyüş yolları da var, giderseniz aklınızda bulunsun.

10. yüzyıldan itibaren yapılmış toplamda 24 tane manastır arasından, günümüzde 6 tanesi sağlam olarak ayakta. Bu manastırların adları; Megalo Meteoron (Büyük Meteora), Varlaam, Rousanou, Aziz Nicholas Anapausas, Aziz Stephen ve Kutsal Teslis. Hepsini gezme fırsatı buldum. Şunu söylemeliyim, bazı manastırlara çıkabilmek için sayısız basamaklı merdivenleri tırmanmanız gerek. Bu nedenle kondüsyonlu değilseniz bir miktar sıkıntı yaşayabilirsiniz. Emin olun manastıları gördüğünüzde o kadar basamağı tırmandığınıza pişman olmayacaksınız. Biz çok yorulduk ama gerçekten buna değdi.

Manastırlar halen ibadete açık olduğu için, bütün kısımlarını gezemiyorsunuz. Manastırların bazı kısımları müzeye çevrilmiş durumda. Burada benim en çok dikkatimi çeken, Yunanistan’ın Osmanlı’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesine ait resimlerdi. Zira bu bölge bağımsızlık mücadelesi sırasında oldukça etkinmiş ve bu mücadeleyi de resimlere taşımışlar. Bu resimleri gördüğünüzde milliyetçi duygularınız bir miktar kabarabilir, sinirlenebilirsiniz ama çok da üzerinde durmayın, gezinizin keyfine varın.

Manastırları gezdikten sonra Kalambaka’ya geçip geleneksel yemekleri deneyebilirsiniz. Burada güzel butik restoranlar var ve güzel yemekler yapıyorlar. Kültürlerimizin iç içe geçtiğini düşünürsek yemeklerin damak tadınıza hitap edeceğini söyleyebilirim.

Meteora bence ölmeden önce görülmesi gereken yerler arasında. Eğer pandemi biter de kur farkı da daha az hissedilir olursa kesinlikle görmenizi tavsiye ederim. Eşsiz bir deneyim yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz.

Bir sonraki durakta görüşmek dileğiyle…