Eğitim nerede başlar
Hani “eğitim ailede başlar” diyerek her zaman kullandığımız bir cümle vardır ya. Dilimize pelesenk olmuş bu cümleyi kurmak her ne kadar çok kolay olsa da, idrak edilmesi ve hayata geçirilmesi o kadar zordur aslında.
Peki, aileler eğitim sürecinin ne kadar içinde? Ne kadar içinde olmalıdır? “Her aile mükemmeldir. “Hepsi de mükemmel öğrenciler yetiştirme hırsına sahiptir” diyebilir miyiz? Bunu bir düşünmek lazım.
Aileler haliyle çocuklarının en iyi okullarda okumasını ister. Tüm özverileriyle çocuklarına olanak yaratırlar. İşte ipler de tam olarak burada kopuyor. Şöyle ki; aile çocuğu ile kendini birbirinden ayırt etmeyi ve kendini çocuğundan kopartıp onun bir birey olduğunu fark etmeyi unutuyor. Çocuğun okuduğu okul, girdiği sınav hep kendisininmiş gibi hareket etmeye başlıyor. Bu konuda ki yol haritası için rota her zaman çocukların notları olmamalıdır. Bunun ötesine geçerek çocuklarımıza sosyallik, affedicilik, pozitif duygular, dostluk, samimiyet, fedakârlık gibi kavramları örtülü olarak vermek gerekir. Burada da devreye okulun öğretmeni ya da idarecisi değil, kendi yolunun yolcusu olan rehber öğretmenler girmelidir.
Rehber öğretmen otorite değil kucaklayıcıdır ki hayatta her şey de akademik başarı değildir. Önemli olan çocuğun kendi ruhunu tanıyıp ona uygun hizmet etmesidir. Hem kendini, hem de insanları sevip kabul etmelidir.
Kendini fark eden bir birey için hayat adeta bir lunaparktır. Ben bu lunaparkta çok eğleniyor ve çok şey öğreniyorum. Rehber öğretmenliğin önemini fark eden tüm eğitim insanlarına hayranım kendi yolunu açmaya çalışan, sevgiyle her şeyin üstesinden gelineceğine inanan tüm meslektaşlarımı sevgiyle kucaklıyorum.
Rehber öğretmen
Merve Kartal