Eğitim Bölüm 3

İlk eğitim bölümümüzde köpeklerin doğada yaşayan türdeşleri ile benzer olduklarından bahsetmiştik. Onları eğitmek istediğimizde, türdeşlerinin doğal yapılarını temel alırsak sistemin daha kolay ilerleyeceğini anlatmıştık. Bugün bu yapıyı biraz daha inceleyelim istiyorum.

Köpeklerin her konuda eğitilebileceklerini unutmayalım. Bugün ihtiyaç duyduğumuz ve farkında bile olmadığımız konularda bile ilerleyen yıllarda destek aldığımız tek canlı köpeklerimiz olabilir. Yazılarımızda sadece işin temel kısımlarını ve mantığını anlatmayı hedefliyorum. Köpeklerimizin biyolojik saatleri bizlerin kolundaki saatlerden daha iyi çalışır. Doğada türdeşleri aynı saatte kalkarlar. Aynı rutin içerisinde avlanmaya ve iz sürmeye giderler. Hatta tuvalet saatleri bile neredeyse aynıdır. Bu durumu evimizde beslediğimiz canlılar için uyarlamak istersek kısa sürede olumlu sonuçlar alırız.

Örneğin her gün aynı saatte dışarı çıkan bir köpeğin bir süre sonra tuvalet düzeni oturur. Her gün yapılan bir rutin olması ve saatinin hep aynı olması köpeğimizin de ne zaman çıkacağı endişesi taşımamasına neden olur. Belirsiz bir zaman dilimi olduğunda köpeklerimiz de bizler gibi tepkiler verir. Bu konuyu gerçek bir örnek ile ele alalım. Bir asansörde mahsur kaldığınızı düşünün. Üstelik oldukça sıkıştınız. Çıkamayacağınızı düşündüğünüzde yaşadığınız sıkışıklığın dozu artacaktır. Bir süre sonra bu düşünce mecburen sıkışıklığınızı gidermeye itecektir. Şimdi bir de aynı durumu dışarıda bir kişinin sizi yarım saat içerisinde çıkaracağını söylediği şeklinde düşünün. Süre geç de olsa, yarım saat sonra çıkacağınızı düşünmek beklemenizi sağlayacaktır. Özetle köpeklerimizin mama, tuvalet ve gezinti saatlerini her gün aynı yaparsak daha sakin ve mutlu dostlarımız olacaktır.

Köpeklerin sürü yaşantısından ve sürünün genel kurallarından bahsetmiştik. Bizlerin yaptığı birçok yanlış aslında bu düzen içerisinde çözülebilir.  Hiçbir kurt u yavrusunu sürekli taşırken göremezsiniz. Çoğumuz özellikle küçük köpeklerimizi kucaklarımızdan indirmiyoruz. Bu durum nasıl bir yanlışa sokar bizleri? Öncelikle sürü canlıları sadece tehlike olduğunda yavrularını hızlıca taşımaya çalışırlar. Ayrıca köpeklerimizin onları kucakladığımızda algıladıkları da “Korunması gereken bir durum” olacaktır. Bu davranışımızın sıklığı arttıkça köpeklerimiz insanlara ve diğer canlılara tepki vermeye başlayacaktır. Bizler köpeklerimizin sürü liderleriyiz. Bizler ne kadar sakin ve rahat olursak onlar da bulundukları ortamın tehlikeli olmadığını anlar, çevre ve insanlar ile sosyalleşmeye başlarlar.

Köpeklerimizin sürü liderleri olduğumuza göre onlara cezaları da bizim vermemiz gerekir. Bu konuda en büyük hurafemiz gazete ile vurabileceğimizdir. Bu konuda ilk belirtmek istediğim konu köpeklere fiziksel olarak ceza vermememiz gerektiğidir. Gazete örneğinde olduğu gibi canları yanmasa bile. Bizler onların aynı zamanda öğretmenleriyiz. Bizden görerek hayatı ve kuralları öğreniyorlar. Eğer biz onlara gazete kağıdı ile vurarak ceza verileceğini öğretirsek. Onlar da büyüdüklerinde yapılan yanlışlara tepkisini fiziksel olarak vereceklerdir. Kuyruğunu çeken bir çocuk, alanına giren bir arkadaş sürü kurallarına göre cezayı hak etmiştir. Ve maalesef onların gazete kağıtları yok.

Bu durumda nasıl ceza verebiliriz deseniz cevabım gene sürü kurallarında gizli. Sürü olmak birlikte olmak demektir. Her sürüde cezalandırma yöntemi aynıdır. Uzaklaştırma ya da sürüden atma. Bizler köpeklerimizi   atmayacağız merak etmeyin. Sadece süreli olarak sürüden ayırmanız yeterli olacaktır. Bunun için biz ceza kutusu kullanmanızı tavsiye ederim. Doğru davranışların ödülleri olduğu gibi yanlışların da sonuçları olduğunu bilmek gerekir.

Köpeklerimizin hafta sonu tatilleri olmaz. Doğada ve hayvanlarda tatil kavramı hiç olmamıştır aslında. İzin günümüzde dinlenmek istememiz, biraz daha uyku veya daha geç kahvaltı hayallerimiz can dostlarımıza uymaz. Onların günün her günü aynı saatte kalkmaları, aynı saatte beslenmeleri, aynı saatte tuvalete ve gezintiye çıkmaları gerekir. Bizler köpek edinmek isterken bu detayı atlarız genelde. Oysaki en önemli kısmıdır bir köpek ile birlikte yaşamanın. Hasta olmanız, izinde ya da tatilde olmanız önemli değildir. Bir bebeğin yemeğini vermek zorunda olmamız gibi tatilin de hastalığın da önemi yoktur. Bizler bir köpeğe yuva değil bir sürü veririz aslında. Sürü olmak fedakârlık demektir.

Gölgeleriniz hiç kaybolmasın…