Döngüden Çıkabilmek

İki gün önce yağan yağmuru gördünüz, üzerine titreyerek kapalı garajlar da muhafaza ettiğiniz arabalarınız oranın da su basması sonucu kullanılmaz hale geldi, dükkanlarınızı su bastı bir yığın mal zarar gördü belki sizde bu durumdan zarar ettiniz. Umarım bütün ülke olarak zararlarımızı telafi edeceğimiz bir düzen kurar ve bütün ülke olarak refah içinde yaşarız.

Bu durumu sel olarak değil de başka bir musibet ile yaşandığını düşünsenize, savaş gibi mesela, varlıklarınız hiç biri bir işe yaramayacak, daha şık göründüğü ve sahip olduğunuz da kendinizi daha iyi hissetmek için satın aldığınız mobilyalarınız, yüksek katlı binalarınız x evleri y konutları ile başlayan o muhteşem siteleriniz velhasıl sahip olduğunuzu zannettiğiniz her şey bir an da yok oluveriyor görüldüğü üzere ve dünya tarihi bunun örnekleri ile dolu. Müzeleri bir gezin bakın neler yapmışlar dönemlerinin imkânları ile insanlar, gel gör ki sahiplerinin adı bile bilinmiyor şimdi, oysa düşünün müzede ki bir takı veya dönemin de kıymetli olan bir eşya ya sahip olmak o dönem de ne kadar büyük bir ayrıcalıktı sahibi için, belki kardeşine belki de bir başkasına ne havalar atılmış ne cakalar satılmıştı o eşya ile. Geriye kalan sadece o kıymet verilen eşya oldu, sahibi yok ve adı bile bilinmiyor.

Dün eliniz de olmayanlar için neler yaptınız elde ettiğiniz de ne hale geldiniz neler yaptınız, bu gün eliniz de olanlarla neler yapıyorsunuz, biraz düşünün yediğiniz içtiğiniz ve konforunuz haricinde ruhunuzu besleyen bir değişiklik getirdi mi bu size? Bunu bir değerlendirin lütfen.

Dünya gündemin de gıda krizi, enflasyon gibi bir yığın sorun var ve insanlar ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar, öyle ki ABD de %8 lik bir enflasyon için insanların panik halinde ne yapacaklarını şaşırdıkları söyleniyor. Daha önce ki yazılarımda da bahsettim, değerli takipçilerimiz biz ekonomi, enflasyon, terör ve daha saymadığım bir sürü dertle imtihan edilmiş ve aynı sorunları hala yaşayan bir milletiz, bu bağlamda dünyanın bordo bereli birliği gibiyiz bana göre.

Kaç kişi çıkar aramızdan hayatının sadece altı ayı peş peşe iki yakası bir araya gelmiş ve hakikaten, yürekten “yaşamak gerçekten çok güzel” diyebilen. Ülkenin son yetmiş yılını yaşamış olmaya gerek yok okuyarak da öğrenebiliriz, araştırın okuyun göreceksiniz bu gün yaşadığımız sorunlardan farklı bir sorun olmamış ülke tarihinde. Ülke olarak bunca yıldır da aynı dertlere gark oluyorsak, biraz durup düşünmemiz gerekiyor, “bir kere düşersen suç yerin, iki kere düşersen suç senin” denir, kaç kez daha düşeceğiz, bizim millet olarak durup düşünmemizin vakti şimdi değilse ne zaman biri bunu bana söyleyebilir mi?

Karnımız yavan ekmek ile de doyar ama bu millet bu ülke en iyisini hak ederken neden daha azı ile yetinsin? Bir an önce ruhumuzu ve beynimizi doyurmamız gerek doğrularla ki bu döngüden çıkabilelim…