Asgari Hayatlar, Asgari Kafalar

Aralık sonları sizin için ne ifade ediyor bilmiyorum ama Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi’nin (DİSK-AR) derlediği verilere göre 3 Buçuk Milyona dayanan asgari ücretli işçi için cebe girecek üç kuruş fazla paranın yolunu gözlemek anlamına geliyor.

Zaten asgari olan hayatların daha mı çok asgari yoksa daha mı az asgari olacağını beklemek anlamına geliyor.

Borç batağından çıkmak için çekilen iki üç kredinin en az bir taksitini çıkaracak bir zam gelir mi diye beklemek anlamına geliyor.

Sağlıklı beslenmek, yeterli protein almak, tatil planı yapmak, kültür sanata bütçe ayırmak gibi insani ihtiyaçları zaten unutmuş olan asgari ücretlinin çocuğuna iki simitlik mi bir simitlik mi harçlık vereceğinin hesabına girişmek anlamına geliyor.

Maaşın beşte üçünün mü beşte ikisinin de ev kirasına gideceğini düşünmek anlamına geliyor.

“Hanım da çalışırsa açlık sınırını geçeriz İnşallah” diye ümit etmek anlamına geliyor.

Bu liste uzar gider. Fakat bu listedeki kaygıların hiçbirisini yaşamayan, muhtemeldir ki ömrünün sonuna dek yaşamayacak olan zengin ve yaşlı bir takım adamlar, bu kaygıları dibine kadar yaşayan insanların hayatları ile ilgili kararlar verecekler.(Bu yazı yayımlandığında muhtemelen karar verilmiş olacak). Uzun masalarda saatlerce toplantı yaparak umursayıcı edalarla basına demeçler verecekler. Belki de “müjde” diyerek kameralar karşısına geçmiş olacaklar. Bize müjde diye sundukları rakamın hanımlarının kollarındaki çantaların üçte biri fiyatı bile etmediğini unutarak…

Hadi onların bu aymazlıklarını anlıyorum. Kendi içinde tutarlılar.

Peki ya bizim beyaz yakalı çalışanların itirazlarına ne demeli? Haftada bir karton bardakta kahve içebildiği için kendisini mavi yakalılardan ayrı bir yerde konumlayan tuhaflıklarına ne demeli? Kimisi asgari ücretlinin maaşının kendi maaşlarına yaklaşmasından dertli. Aman efendim ne demekmiş asgari ücretli kendisi kadar maaş alacakmış… Boşa mı okumuşmuş…

Boşa güzel kardeşim. Emin ol ki boşa okumuşsun. Sen kendi yaşam kalitenin daha iyi olması için mücadele vermek yerine senden aşağıda gördüğün işçinin yaşam kalitesinin dipte kalmasını isteyebildiğin için, hep birlikte onurluca yaşayalım demek yerine senle aynı kaderi paylaşan ama senin kabullenmediğin işçi kardeşine ne halin varsa gör dediğin için. Boşa okumuşsun.

Asgari ücretlinin üç kuruş zammına diğer bir itiraz şekli de “her şeye zam gelecek” endişesi. Evet, güzel kardeşim her şeye zam gelecek. Ama sana kötü bir haberim var. Asgari ücret Bin lira da olsa, On Bin lira da olsa her şeye zam gelecek. Bu zamların faturasını ısrarla işçi maliyetine kesmek istiyorsan buyur kes. Ama bu zammın sorumlusu hayatı ilmek ilmek örenler değil, kendini konforlu koltuklara ilmek ilmek dikenlerdir bunu unutma.

Şimdi karton bardaktaki kahveni usulca masaya bırak, borsa tahmin twitlerinden ibaret sayfanı da kapat ve kafanı camdan dışarı çıkart. Yarım saat boyunca akan hayatı ve insanları izle. Yerdeki çöpü toplayanları, parktaki ağaçları belleyenleri, dükkânının önünü süpürenleri, saç kesen berberi, asfalt döken belediye işçilerini, kargo taşıyan kuryeleri ve direksiyon sallayan minibüsçüleri gözlemle.

Şimdi içeri geç hadi… Kahven soğumasın.