2008’de Görüşürüz Millet

Yarın bir seneyi daha tüketmiş olacağız. Kocaman bir yıl… Geriye baktığımızda yoğunlukla hissettiğimiz duygu ne ise o senenin bizdeki izi de netleşiyor aslında. 2022, sizin için umuyorum “neşenin” ağır bastığı bir yıl olmuştur. Olmadıysa da üzerinde durmadan takvim yaprağı yırtar gibi kafanızdan o seneyi yırtıp atmanızı öneririm. Hayatın omuzlarımıza yüklediği yükler yetmezmiş gibi bir de geçmiş senelerin yükünü sırtlamak çok sağlıklı olmasa gerek. Ve hepimiz aynı yıla girmek zorunda değiliz bunu da unutmayalım. Haletiruhiyeniz, aklınız ve vicdanınız hangi yıla girmek istiyorsa o yıla giriniz. Zaten istesek de istemesek de hepimiz aynı yıla girmeyeceğiz.

Kimimiz 1920’lerin başında kaldı, kimimiz 80’lerde, kimimiz 90’larda, kimimiz 2000’lerde takıldı, kimimiz günü yakaladı, kimimiz çağın ötesine erişti çoktan. Teknik olarak hepimiz aynı yıla giriyor olsak da hiçbirimiz aynı yılda, aynı çağda aynı kafalarda olmayacağız. Bu yanılsama bize maalesef tarih kitaplarından kalma kötü bir miras. Tarih kitaplarında Neolotik dönemden, Ortaçağ’dan ya da Sanayi Devrimi’nden bahsedilirken tüm insanlığın aynı anda aynı çağlarda yaşadığı varsayılıyormuş gibi anlatılıyor. Fakat gerçeklere bakıldığında Sanayi Devrimi’nin yaşandığı sıralarda Ortaçağı yaşayanlar olduğu gibi Sanayi Devrimi’nin ötesini görüp ona göre yaşayan insanlar da mevcuttu.

Günümüzde de herkesin aynı anda aynı çağda yaşadığını iddia etmek ne kadar yanlış olacaksa herkesin 2023’e girdiğini söylemek de yersiz olur.

İnsan klonlama, zihinlere fikir yerleştirme, galaksiler arası araştırma yapma, kansere ilaç geliştirme, alternatif enerji kaynakları üzerine kafa patlatma gibi uğraşlar veren insanla benim girdiğim yıl bir olabilir mi? Ben bu zaman diliminin dağdaki çobanı olarak İsviçreli bilim insanları ile aynı yıla girme cüretini nasıl gösterebilirim? Hadi birazcık zorlasam ancak 2007’ye falan layık görüyorum kendimi. Esasen girip bir daha da çıkmak istemeyeceğim bir yıl olduğu için 2007’yi kendime layık görmüş de olabilirim. On Yedi yaşın heyecanı ve enerjisinde takılıp kalmayı kim istemez ki? Her neyse…

Tüm bu anlatılarımdan ve İsviçreli bilim insanlarını yüceltmelerimden bu topraklara dair inancımı kaybettiğimi sonucunu çıkarmanızı da istemem doğrusu.

Ben bu ülkeye hala şaşırıyorum. Yüz yıl sonrasının vizyonunu taşıyan inanılmaz değerli bilim ve sanat insanları da bu topraklarda yaşıyor, cahiliye dönemine rahmet okutacak insanlar da… Ama gelin görün ki biz herkesin yarın 2023’e girdiğini iddia etmeye devam edeceğiz. Ben bu tutarsızlığa itiraz ediyorum.

Bu vesile ile herkesin istediği yıla girdiği veya istediği yılda takılıp kaldığı bir sene diliyorum. Hepsinden önemlisi girdiğiniz ya da takılıp kaldığınız yılda neşeli, huzurlu ve sağlıklı bir sene geçirmenizi diliyorum.

O kötü espriyi yapmazsam çatlarım…

2008’de görüşürüz millet…