DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sözde Türk Sözde Müslüman Fakat İstihbaratçılar

Sesli Dinle

Yakın tarih olarak ele alarak Osmanlı döneminden anlatmaya başladığımız başarılı istihbarat çalışmaları Türkiye ile devam etmektedir. Hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti de kurulduğu günden günümüze kadar yetiştirdiği kimseler ile birçok istihbarat başarısına imza atmıştır.

11.04.2022
8.120
A+
A-

Selam olsun siz satır dostlarıma.

Evvela İslam inancına mensup tüm dostların mübarek ramazan ayını tebrik eder, dua ve ibadetlerinin kabul olmasını dilerim.

İnanç dedik değil mi?

Bir yaratıcının varlığına mutlak inanan insanoğlu yaratıldığı günden beri sayısız inanç şekliyle yaşamını sürdürmüş ve Yaratıcı’ya birçok şekilde taleplerini iletmeye, şükürlerini ifade etmeye çalışmış.

Yaratıcı ise kullarına kelamlarını iletmesi ve örnek olması için seçtiği elçileri ile insanların faydasına olan öğretilerini tebliğ etmiş. Öğretilerdeki sırlar ve faydalar ise bilim ilerledikçe daha anlaşılabilir olmuş.

Fakat nefslerinin hükümdarlığındaki insanoğlu her konuda olduğu gibi bu konuda da tebliğlerin aksine hareket etmiş veya tebliğleri çarpıtarak kendi diledikleri hal ile uygulamaktan çekinmemiş. Bu duruma ek olarak bir de kasten yapılan çarpıtmalar veya inanç hassasiyetlerinin farklı amaç ve hedeflerde kullanılarak suiistimal edildiği sayısız haller de yaşam gerçekliğinde yerini almış.

Sayısız kerametlere ve somut delillere rağmen peygamberlerin ilk muhalifleri aile üyeleri, en yakınları olabilmiş, kendi toplumları tarafından dışlanabilmiş ve de zulümlere uğramışlar. Hal böyle olunca peygamberler sonrası dönemlerde yaşananlara şaşırmak anlamsız oluyor.

Hiçbir emeğimiz, katkımız olmamış, övünç konularımız arasında yer alan geçmiş tarih ve aidiyetimiz olan inancımızı ya da milli kimliklerimizi kapsayan hikâyelerdeki kimi olaylar bu haftanın gündemi olsun istedim.

Yakın tarihten başlayarak düşündüğümde sizlerin de bildiği İslam inancı hocalarının, ulemanın, mollaların, seyitlerin içinde yer aldığı sayısız hikâye var.

Osmanlı İmparatorluğu Padişahlarından Fatih Sultan Mehmet Han’ın Avrupa’ya, İngiltere’ye ve birçok ülkeye farklı kimliklerle kamufle ederek gönderdiği ajanların bir şekilde deşifre olmuş hikâyeleri bugün birçok kaynakta yerini almış ve anlatımların konusu olmuştur. Papalık da bu istihbarat ajanlarının yerleştirildiği yerlerden olmuştur denilerek anlatılan akıllara durgunluk veren hikâyeleri duyanlarınız, okuyanlarınız olmuştur.

Yakın tarih olarak ele alarak Osmanlı döneminden anlatmaya başladığımız başarılı istihbarat çalışmaları Türkiye ile devam etmektedir. Hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti de kurulduğu günden günümüze kadar yetiştirdiği kimseler ile birçok istihbarat başarısına imza atmıştır.

Bu tür hikayeleri okurken dinlerken aklımda “Alemin tek akıllısı sen misin?” sözü yankılanır. Genel itibariyle nefisler övünmeyle tatmin olurken benim nefsim kurcalamayı ve eleştirmeyi sever.

Özellikle inançların insanlar üzerindeki etkileri sebebiyle uzunca zamandır din adamları veya inanç değerleri de bu sistemin parçası haline gelmiştir.

Biz başarılı çalışmalar yaparken Büyük Britanya başta olmak üzere, Avrupa, Asya ülkeleri boş durdu denilebilir mi? Hristiyan veya Yahudi inancına mensup devletler, milletler istihbarattan ne anlar desem ne dersiniz?

İslam inancına tabi ülkemizin içerisinde nam salmış, seyitlerin, şıhların, şeyhlerin, ulemanın, hocaların bir kısmı hakkında yazılan, söylenen hikâyeleri anımsıyorum. Özellikle kimi operasyonlar sonrasında Türk ve İslam alimi olarak kabul görmüş, itibar edinmiş kimselerin açığa çıkarılan kimlikleri sonrası Türk olmadıklarının, Müslüman olmadıklarının deşifre olduğu birçok konu sayılabilir.

Oysaki kılık kıyafetleriyle, yaşam şekilleriyle, ağızlarından çıkan kelamlarla, Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayet ve sureleri bizlere sunumlarıyla, eşsiz sesleriyle Kuran tilavetleriyle bizleri mest eden bu isimlerin yaşantılarının dilediği gibi sürdüğü dönemdeki eylemleri veya dilediği gibi sürmediği dönemdeki tepkileri aslında derinlerde saklı gerçeğin izlerini, gölgelerini yansıtıyor.

İçinde bulunduğumuz günlerde gündemde yer alan olaylara, taraflara ve kişilere baktığımızda yurt dışında ikamet eden ancak her gün Türkiye gündemlerine ilişkin mesaileriyle bilinen sözde milli, sözde Müslüman sayısız kimse olduğunu görüyorum.

Yine Türkiye’de yaşayan devlete, millete hizmetleri, faydası sorgulanabilir sayısız insanı da görmemek zor.

Hasılı sözde milli, sözde dini kavramlarla, söylemlerle tanıdığımız kimi insanlar için cevapsız kalan onlarca soru veya söylemleriyle uyuşmayan sayısız eylem tarihte yerini alıyor. Bizlerin var olmadığı bir gün varislerimiz, torunlarımız, gelecek nesiller bugün bizim yaptığımız gibi yapacak, geçmiş tarih olarak adlandıracakları günümüz yaşananlarını okuyacak, kimi isimleri hayırla kimi isimleri ise nefretle yad edecek.

Değerli bir büyüğüm ile sohbet ederken duyduğum “Kırk Peygambere yalvarmaktansa bir Allah’a yalvarırım” sözü hoşuma gitti.

Gündeme dair paylaşımlara baktığımda fakir fukaranın, garip gurabanın yer almadığı, gösterişli sofraların donatılarak etrafına siyasetçilerin, bürokratların, iş insanlarının dizildiği bol dualı iftar sofralını görüyorum. Erken ya da baskın seçim olur mu muamması ayrı bir konu fakat genel seçim tarihinin yaklaşmasıyla beraber ellerine aldıkları kutucuk veya poşetlerle birkaç ihtiyaç sahibini ziyaret ederek binlerce resim paylaşarak yaşam belirtisi gösteren siyasetçilerimiz, vekillerimizde göze çarpanlar arasında.

Geçtiğimiz hafta yazarlarımızdan Ahmet Çirkin’in “Biz Bize Zulüm Yapmıyor muyuz?” ve Hanifi Aktaş’ın “Dövüşmeyin Guzum” başlıklı yazılarını ben okudum ve beğendim, siz dostlara tavsiye ederim. İftarı beklerken zamanı değerlendirelim, dolduralım derseniz geçmişte satılarda yerini alan “Müslümanız Çok Şükür”, “Dün, Bugün Ve Gayblar” başlıklı yazılarımı okumanızı ya da dinlemenizi tavsiye listeme ekleyerek dualarınızda yer almayı temenni ederim.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.