DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Müslümanız Çok Şükür

Sesli Dinle

Bence botoks etkisi görmemiz, göstermemiz gereken cümlelerde Allah, Peygamber, Kur’an olmalı. Fakat dedik ya inançtan bihaber inananlarız diye, yalanlarımıza Allah’ı, hilelerimize ayetleri ortak etmeye çalışırken korkmuyoruz. Kul hakkı yemenin hazzına doymuyoruz.

Müslümanız Çok Şükür
03.01.2022
7.338
A+
A-

Onca badireyi atlatarak yeni yıla ulaşan siz gönül dostlarıma selam ederek, güzel duyguları, olayları, hikâyeleri satırlara nakşedeceğimiz bir yıl olması dileğiyle Bismillah diyorum.

Tebessüm etmeme sebeptir “Hayırlısıyla bir ölebilseydik” cümlesi. Biz inananlar için doğumun, ölümün habercisi olduğu gibi ölüm de yeni başlangıcın habercisidir.

İnananlar derken; inanan, fakat inanç hakkında yeterli bilgisi olmayan, yanlış bilgilerle donanmış ve hiç ölmeyecek gibi yaşayan bizleri kast ettim.

Yine tebessüm ettiren cümledir “Herkesin hayatına kimse karışamaz” sözü.

Fakat ara sıra karışmak gerekiyor diye düşünenlerdenim. İnsanlar dilediği gibi yaşamalı, düşünmeli, giyinmeli falan filan. Tamamen katılıyorum. Unuttuğumuz gerçek ise biz insanoğlunun toplu yaşam sistemine geçmiş olmasıdır. Özgürlükler kurallara tabi olmalıdır. Örneğin; İslam inancında ki tesettürün amacı bellidir. Hristiyanlık, Yahudilik gibi dinlerde de örtünme kuralı vardır, hatta diğer birçok ibadetlerde de benzerlikler mevcuttur. Bir suçlunun eşkâlini gizleyecek veya belki de üzerine sarılı bombanın fark edilemeyeceği şekilde, teröristlerce suiistimal edilebilecek örtünme durumu, bu kapsama girmez diye düşünüyorum. Gerçi konu bu standartların çok ötesine geçmiş durumda. “Cazibeyi arttırıcı aksesuar” olarak adlandırıldığına da şahit olanlardanım.

Toplumda, çocukların da bulunduğu ortamda sınırları aşan dekolte kıyafetli kadın ve erkeklerin de çok hoş bir tarza sahip olduklarını düşünmüyorum. Psikolojide tedavi edilmesi gereken hallerden Parafililik tanımında birinci sırada teşhircilik yer alır. Bu ise biraz da ahlaki enkaz durumu olsa gerek.

Her birey özgürdür, yaşantısıyla, düşüncesiyle, inancıyla. Toplumsal kurallar, toplu yaşam sınırları dahilinde.

İbni Sina’ya bir vatandaş gelir ve oğlunu şikâyet eder “Oğlun pazarın ortasında devesinden indi ve idrarını yaptı” diyerek. İbni Sina itiraz eder “O benim oğlum olamaz, şayet benim oğlum olsaydı deveden inmeyi beklememesi gerekirdi”. Günümüzde doktorlar da idrar tutmanın sakıncalarına dem vururlar fakat ulu orta bu ihtiyacını gideren yok.

Mevcut siyasi anlayışı iktidara taşıyan, halen söylemlerle tazelenen kıyafet konusunda takılı kalmayalım. İnsanlar uzayda arsa alırken, dijital yaşam hızla inşasını sürdürürken biz nelerle uğraşıyoruz diyenlerden biriyim sonuçta.

Bu örnekler olgunun anlaşılabilmesi için somutlaştırılma çabasıdır. Yoksa aynı etekle, eşarpla, makyajla aylarca raks eden feno(a)menslere sözüm yok veya çok.

Kendisini atayan gibi diğer seçilmişlere kurduğu cümlelerle tanınmış, görev miadı dolacağı zamanki halini merak ettiğim, bol maaşlı, önemli bir bürokratımızın eşi hanımefendinin de ekstra maaşlı olduğu öğrenildiğinde ve gündem edildiğinde ilginç açıklamaları olmuştu.

Bu mahremiyettir, bizler o gelirlerle manevi hizmet yapıyoruz, sorgulanamaz” gibilerinden bir cümleydi aklımda kaldığı kadarıyla. Beytül maldan edinilen kazanç ve sorgulanmama? Güzel fetva. Buna benzer örnekler sınırsız.

Birde “Sosyal Deney” adı altında yapılan senaryolarla “Melek” ilan edilmeler var. Buradaki kastım o yapımlar veya hasbel kader yer alan kimseler değil. Hatta kimi videolarda gözyaşı dahi dökerim, bir süre etkisinden çıkamam. Siz şimdi erkekler ağlamaz dersiniz. Fakat neden ağlamayalım, biz insan değil miyiz, insan duygularıyla özel değil midir? Vakti zamanında hayatımda yer alan işi rast gidesice sevdiceğimin hobisiydi beni ağlatmak. Özellikle seçer bulurdu “Babam ve Oğlum” tarzı filmleri. Filmi izlerken gözyaşlarımı beklerdi, sonra birlikte ağlaşırdık gönlümün merhumuyla. Yazarlarımızdan Sevim Özdinç’in kaleme aldığı ve seslendirdiği “Babamın Bavulu” yazısı da gözyaşlarımla eşlik ettiğim enfes bir yorumdur.

İnsan kendi derdine gözyaşı dökmemeli sadece. Yalnızca kendi acısına yanmamalı… “Müslümanın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” şeklindeki manevi değer ve ahlak düsturuyla; yakacağı olmadığı için ısınsınlar diyerek çocuklarının eline saç kurutma makinasını tutuşturup, yan odada canına kıyan annenin çaresizliğine ağlamalı, sorumluluk hissi ve korkusuyla…

Bir iş anlaşmasında ücreti alıyor fakat işi yapmıyoruz; yaptığımız işin hakkını vermiyoruz; çalıştırdığımız personellerin neyinden kısabiliriz diyerek ince hesap yapıyoruz; defolu, bozuk malları süsleyip satmak üstün (!) meziyetlerimizden oldu artık… İhaleye fesatlık, mesaiye hasetlik, hayata hainlik serpiştiriyoruz. Ardından bazı kamu görevlilerinin mevkilerini çıkarları için kullanmasına kızıyoruz. Tabi eşantiyonlarına talip olduğumuz siyasilerin daha kalibreli eylemlerine de bozuluyoruz.

Emeğinden, mesaisinden, hakkından çalmaktan tereddüt etmediğimiz insanların evine ekmek götürememesi, kirasını ödeyememesi, çocuklarına kıyafet alamaması ise o sırada akıllara gelmiyor. Sonra sosyal deney adlı kurgularda görüldüğü üzere bir mağdura döner ısmarlayıp Cennet’e direk giriş hakkı ve dünyada güzel insan unvanı kazanmayı bekliyoruz.

İçinde bulunduğum kimi sohbetlerde bazı isimler geçince müdahale ediliyor, sizlerin de başına geliyordur muhakkak. Külliyede mesai yaparken Recep Tayyip Erdoğan diye başlayan cümlelerde karşımdaki yüzlerde botoks gerginliklerini görürdüm. Aynı şey Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Hulusi Akar, Alaattin Çakıcı, Sedat Peker gibi isimlerin anıldığı sohbetlerde de yaşanır. Oysaki hakaret, küfür gibi nahoş söylemlerden ari düşünsel eleştirilerin ne sakıncası olabilir ki?

Bence botoks etkisi görmemiz, göstermemiz gereken cümlelerde Allah, Peygamber, Kur’an olmalı. Fakat dedik ya inançtan bihaber inananlarız diye, yalanlarımıza Allah’ı, hilelerimize ayetleri ortak etmeye çalışırken korkmuyoruz. Kul hakkı yemenin hazzına doymuyoruz.

Ezcümle tüm göstergelerin aksine girdiğimiz yılın iyi olacağına inanıyorum. Hayırlısını dileyelim ki hayırlısı olsun…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.