DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bakkalda Bulduğum

Bir bakkalda birçok şeyi bulamayabilirsiniz… Ama bulduğunuz şeyin bulamadıklarınızı asla aratmayacağına emin olabilirsiniz.

Bakkalda Bulduğum
14.10.2022
4.888
A+
A-

Koku, birçok insan gibi bende de en kuvvetli hafıza tazeleme, başka bir deyişle geçmişi hatırlatma aracı. Zira gördüğümüzü, duyduğumuzu, tattığımızı hatta dokunduğumuzu zaman içinde unutabilirken, kokladığımız şeyi asla unutamıyoruz. Burnumuza çektiğimiz bir koku bizi anında on yıllar önce bulunduğumuz bir mekâna, konuştuğumuz bir kişiye götürüyor.

Bugün girdiğim bir bakkalda aldığım koku,  elime beş lira tutuşturulup sıkıca tembihlenip ekmek aldığım günlere götürdü beni. Daha doğrusu o bakkalın içine, ekmek dolabı ile kasa arasında avucumdaki parayı bakkal amcaya verdiğim o “an” a… Çünkü o bakkal gibi kokuyordu bugün girdiğim bakkal. Bakkal gibi kokan kaç bakkal kaldı ki sonuçta? Haliyle mutlu oldum. Tıpkı o günlerde mutlu olduğum gibi. Sonra düşündüm. Bir bakkal nasıl bakkal gibi kokar ki? Bunun cevabını bulmak için daha derin çektim içime bakkalın kokusunu. Bir sırrı arar gibi ciddiyetle, tutkuyla çektim içime. Neydi bu gizem?

Ahşap dolap içinden gelen taze somun ekmek kokusu çarptı ilkin burnuma, sonra çuval içindeki baklagiller ve baharatların kokusu. Peynir kokusu da öteden hafiften geliyordu. Kasa önünde ağzı açıkta bir karton kutu içinde de epeyce gofret vardı. Onların da kokusu figüran bir oyuncu gibi varla yok arasında hissediliyordu. Kokuyu büyük bir keyifle içime çekerken tepemde eski bir pervane dönüyordu. Kokuyla beraber o da dikkatimi çekti. Evet, bir bakkalı bakkal yapan şeylerden biri de o pervane. Hep aynı ritimde çıkardığı ses kokuyla birleşince zihnimdeki bakkal resminin bulanıklığı kayboluyor, her şey netleşiyordu. Ben bunlarla zihnimdeki zaman yolculuğuna çıkmışken bakkal gazete sayfasını huni yapıp içine yumurta koymaz mı.. Off.. Resmen “ben bakkalım, ben buradayım, ölmedim” diyordu, sarılıp eline öpesim geldi ama yapmadım…

Tekrar kokuyu içime içime çektim. Sanki bitecekmiş gibi acele ile hem de… Birbiriyle alakası olmayan bu ürünlerin kokusundaki ahengi başka nerede bulabilirdim ki? Sonra tozları gördüm. Çitosların ve tombilerin üzerinde daha belirgin olarak görünen toz dükkanın her köşesinde vardı. Muhtemelen o tozun kokusu da bu kokulara esans oluyordu. Onu da çektim ciğerlerime. Resmen mutluluk.

Sonra neden mahalle aralarına bile dadanan o çift kapılı serin marketleri sevmediğimi bir kez daha anladım. Bu karşıtlık sadece politik nedenlere indirgenemeyecek kadar derindi zira. O marketler kokmuyordu. Dolayısıyla çocukluk hissini, anılarımı, saflığı ve muhabbeti çağrıştırmıyordu. Bakkalda bulduğum şey tam olarak buydu. O an oradan ne aldığımı hatırlamıyorum ama önemi de kalmamıştı zaten, ben aradığımı bulmuştum o bakkalda. Burnumdan beynime uzanan o kısacak yola uzunca bir yolculuk sığdırmayı başarmıştım.

Bir bakkalda birçok şeyi bulamayabilirsiniz… Ama bulduğunuz şeyin bulamadıklarınızı asla aratmayacağına emin olabilirsiniz.

YORUMLAR

  1. Şemsettin AKTAŞ dedi ki:

    Şahane bir gözlem olmuş