DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Okumaya Meylim Var

Sesli Dinle

Her hafta bu köşede okuduklarımızdan avuçlarımızda neler kaldı, okuduklarımız bizlere neler kattı, neyi daha farklı kıldı zihinlerimizde onu konuşacağız. Bunun için her buluşmamızda kendimce bir kitap tanıtacağım, kitapların dimağımda bıraktığı kadar.

18.03.2021
8.463
A+
A-

Palas pandıras okumalarımla hoş bulacağımı, hoş karşılanacağımı umduğum bu gönül sofrasına ben de geldim. Nasıl olur demeden, nedenini çok düşünmeden oturuyorum sofraya. Kim ne umar, kim ne bulur bilmeden, bir dünya gizem aralayacağız ve bir dünyadan çıkıp bir evren keşfedeceğiz birlikte. Bir satırı heyecanla atlarken başka bir satırbaşının telaşına kapılacağız. Kelam dizileri dolacak zihnimize ve bizler, alt metinleri kusacağız.

Palas pandıras okumalarımla çalıyorum kapınızı.

İçeri buyur edip, toprağında çatlamış bir tohum tanesi gibi birlikte çatlamayı umarak gönül hanenizde. Bir kitabın kapağını araladığınızda, bir düğümün ipini de çözer gibi; tamamlanamamış bir yapbozun eksik parçalarını bulup yerine koyar gibi; rüzgârlı bir sonbahar günü, elinizde bir bardak çay ve yerde serili bir piknik sofrasını kaldıran rüzgâra karşı, uçurtmanızın ipini daha sıkı tutar gibi…

Hâsılı kitapların kapağını aralayacağız birlikte, oturduğumuz yerlerden farklı farklı diyarlara gidip en güzel seyahatleri yapabilmek için. Sosyalleşemediğimiz, yeni yeni arkadaşlıklar edinemediğimiz, evde kapalı kalarak ya da dışarıdaki hayatlarımızı en az seviyeye indirdiğimiz şu salgın günlerinde belki de ömürsüz dostluklar kurabilmek için.

Tevafuk bu ya, belki bir gün, aynı anda, aynı satırları da aralayacağız sizlerle birlikte. O satırlar size farklı bir kapıyı aralarken beni kapının dışında bırakacak belki. Belki de bana bir sır verirken sizi o sırrın gizeminde tutacak. İşte bu sayfada bizler, birbirimizin ayrımında olmadığı ya da ayrımında olup umursamadığı şeyleri koyacağız ortaya palas pandıras.

Okumak hayati bir duruş, hayata en güzel dokunuş. Okumak, bir var olma çabası. Okumak, evrildiğimizi düşünen zihinlerde bir insan olma uğraşı. Bizler bu sayfada yazarın zihninden satırlara damlayarak, sayfalarda var olma uğraşı içine giren olayları, olguları, karakterleri detaylı olarak analiz etmeyeceğiz.

Her hafta bu köşede okuduklarımızdan avuçlarımızda neler kaldı, okuduklarımız bizlere neler kattı, neyi daha farklı kıldı zihinlerimizde onu konuşacağız. Bunun için her buluşmamızda kendimce bir kitap tanıtacağım, kitapların dimağımda bıraktığı kadar.

Ben kim miyim?

Önce söyleyeceğimi sona bırakmışım meğer. Ben Sevim. Yazılanlara hayran, okumaya sevdalı bir Sevim.

Okumak, hayatımın en güzel parçası, ezelden ebede giden yolculuğumun en kıymetli yoldaşı. Kendimi arama, ararken bulduğumu anlama çabam.

Onun için, bazen uzun uzadıya bazen alelacele okumalarımı yazıyordum satırlara. Çünkü yazmanın da okumak kadar kıymetli olduğunun ayrımındayım. Tıpkı Zeki ile Metin, beyaz ile siyah, soru ile cevaplar gibi. Her birinin içinde diğerinin barındığını bilerek, okumalarımın, okuduğum sayfaların bana ne kattığını düşürüyorum satırlara. Kelamlarımı kaleme emanet ediyorum. Binaenaleyh “alelacele” manasına gelen “palaspandrasokumalar” diye bir instagram sayfası kurmama vesile oldu, bir dost yürek.

Yazılanlar adına düşünmek, yazılanlar adına tekrar ve tekrar yazmak. Sonsuzluğa gönderilen bir mektup gibi ancak, vardığı kıyıların olduğunu da bilmek, yeni iklimler keşfetmek. Okunanları hazmetmek, zihninin duvarlarına çarpan yazıları içselleştirmek…

“Düşünmeden okumak hazmetmeden yemeğe benzer.”  Diyor Edmund Burke. Hazmedememek insanın bedeninde, ruhunda eğreti duran, sonucunda insana rahatsızlık veren bir süreç. Bundan dolayı okuduklarımızı hazmedebilmek, askıda kalmasına, bir toz zerresi misali uçup gitmesine müsaade etmemek adına, bu satırlarda karşılaşabilmeyi umut ediyorum sizlerle.

“Kitap zekâyı kibarlaştırır.” Diyor Cemil Meriç. Adem olarak geldiğimiz şu alemde bizi Âdem yapabilen en kıymetli uğraş okumak. Bu sebep değil mi ki ilk emir, oku! Bize verilen okuma nimetini pek çok tür ile harmanlayarak, Doğu’dan Batı’ya uğrayarak, Güney’inde dinlenip Kuzey’inde nefeslenerek, şiirini hissedip hikâyesinde canlanarak, hâsılı toprağı bahçe eylemek adına, akıl denen sınırsız nimeti güzelliklerle donatıp, daha kibar olmasını sağlamak adına, her hafta bir kitabın satırlarına misafir olup onun üstüne hasbihal etmek istiyorum.

 

Ben Sevim, Sevim Özdinç. Her hafta okumalarınıza misafir olmaya geldim. Zira hoş gelmeye dileğim, hoş bulmaya meylim var.

YORUMLAR

  1. Zeynep dedi ki:

    O kadar güzel bir yazı olmuş ki okumaya doyamadım. Altını çizerek okuma imkanım olsa her cümlenin altını çizmek isterim. Kaleminize sağlık Sevim hanım, umarım çok uzun zaman yazılarınızı okuruz.

  2. Seher dedi ki:

    Kaleminize sağlık.. Okuduklarımıza yazarları dahil ederek bizden çok kıymet vermeniz o kadar değerli ki.