DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Mağdurlar Kervanı

11.09.2019
10.355
A+
A-

Söze başlamadan önce bir konuya aydınlık getirmek isterim. Portalımızın tanıtımlarında da belirttiğimiz gibi bilgiye dayalı, tüm tarafların düşüncelerine yer veren habercilik anlayışı ile yayıncılık yapmaya gayret etmekteyim. Yani bir taraf değil, önceliği devlete, millete hizmet olan tüm taraflara eşit mesafede ve samimiyette yakınım. Bu doğrultuda, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen ile sorumlu gazetecilik anlayışı sebebiyle, gündemi meşgul eden, büyük bir kitleyi ilgilendiren söylemlerine açıklık getirebilmek adına görüşme kararı aldım.

Temasa geçtiğimde gördüm ki zeki bir çalışma kadrosu varmış. Kendisi de samimi bir yaklaşımla randevu talebime olumlu dönüş yaptılar. Bir araya gelerek, iki saati aşan görüşme gerçekleştirdik.

Görüşmemizde Sayın Seymen’ den; ‘idam edilecek kişiye bile son söz hakkı verilir’ diyerek, sözlerini daha anlaşılır bir dille ifade edebilmesini talep ettim. Bu sayede son derece objektif okuyucularımızın zihinlerinde de söylemleri hakkında netlik olacağını belirttim. Böylece başlayan uzun sohbetimizde, sözlerinde ki anlam karmaşası veya kendi ifadesiyle “çarpıtılmalar” biraz daha aydınlandı.

Sohbetimiz ülke gündemleri, siyasi gelişmelerle devam etti. Kendisi bu karmaşanın sebebinin şahsıyla ya da söylenen sözlerle ilgili olmadığına inandığını belirtti. Daha büyük bir resimden bahsetti. İyi Partinin mevcut durumu ve inandıkları gelişim sürecinden, Sayın Erdoğan’ın Sayın Bahçeli’yi ziyaretiyle başlayan süreçlerden, kurulmaya çalışılan yeni partilerden ve hedef kitlelerine varan daha birçok konuda düşüncelerini paylaştığı bir sohbet gerçekleştirdik.

Kendi cümlelerinin farklı algılanmasının bir başka sebebinin de; İyi parti Genel Başkanı ve onu anlayan kadroyla, şahsi öncelikleriyle davranan bir başka kadronun varlığından oluşan bir çekişmeden kaynaklı olabileceğini dile getirdi. Büyük seçmen kitlesi olan merkez sağ diye tanımlanan kitleye hitap etme hedeflerinden de bahsettiler uzun uzun.

Özetle bizim görüşme talebimiz olan konuda söylemlerine yaptığı açıklamaları ÖZEL HABER olarak sizlerle paylaştık. Kendisine program konuğumuz olmasını istediğimizi belirttik. Zaten bunların haricinde olanlar da bizim gündemimiz değildi. Hasılı konunun aslını bilmeden ve muhataba söz hakkı vermeden yargılamak, hüküm vermek yanlıştır prensibimiz ile hareket ettik ve de edeceğiz.

Kapılarını ve gönlünü vatandaşlara açmış olan tüm isimler ile görüşmeye ve haber yapmaya devam edeceğiz.

Dönelim kendi gündemimize;

“Yalnızlar Kervanı”ndan bahsetmiştik. Peki ya “Mağdurlar Kervanı” yok mu? Dişini, tırnağına takarak öğrenim görmüş, aldığı eğitimi, değerler ile donatmış, tecrübe ve yetenekleriyle hizmet etme tutkusuyla yanan kimseler…

Bulundukları konumlara gayret göstererek gelmiş fakat tıkanmanın tam anlamı olmuş kimseler.

Bu kimseler siyasi arenada da, devlet hizmeti alanlarında da ve hatta özel sektörde dahi doğruyu söyleme ve yapma prensipleri sebebiyle tepki alırlar. Yalnızlığa itilir, haksız ithamlarla mağdur edilirler. Onlar referans veya yakınlık bağı ile hareket etmez, şahsi menfaatleri ile düşünmez, kulağa hoş gelecek söylemlerde bulunmazlar, gerçekçidirler.
Çok sayıda özel kalem müdürü, danışman, bürokrat tanırım. Bazı güvendikleri isimlere daha sık ziyaretlerde bulunmalarını, daha sık uyarıcı, gerçekçi söylemlerde bulunmalarını isterler. Tabi ki hem kendileri için, hem de hizmetinde oldukları kişiler için. Arada kalarak, kafa karışıklığı yaşamak veya yaşatmaktan, hata yapılmasına sebep olmak ya da engel olamamaktan korkarlar. Çoğu zamanda öyle olur.

Bu kalifiye, “doğrucu Davutlar”a zamanla danışmalar azalır. Görüşmeler ertelenir, söylenilen şeylerin aksi icra edilir. Sonunda da, bir gün başka birinin referansı ya da yakını gelir onların yerine.

İşte bu şekilde milletin emek vererek yetiştirdiği değerli isimler körelir, kaybolurlar.

Yerlerini; kulağa hoş gelen söylemlerde uzman, gerçekleri saklamakta tecrübeli, pembe tablo ressamları alıverir. “Kralcılar” diye tabir edilen bu kimseler, şahsi ikballerini kazanırken, millete hizmet için imkân tanınmışların sonunu hazırlayanlar olurlar. Nasılsa bu ressamlar her dönemde kendilerine bir köşe bulacaklardır.

Bizlerin de taltif ederken çok dikkat etmesi, özen göstermesi gereklidir diye inanıyorum. Doğru insanlar; bulundukları yerlere, birlikte çalıştıkları isimlere ve tabi ki hem devlete hem millete büyük faydalar sağlarlar.

Bugün sizin için her şeyi alkışlayanlar, yarın da sizin karşınızda alkış tutabilecek dönüş kabiliyetine sahiptirler.

Çok geç olmadan bilinenleri hatırlatmak, gerçekleri ifade etmek temel derdimizdir. Neden mi?

“Mağdurlar Kervanı” yolcuları ile “Yalnızlar Kervanı” yolcuları tekrar buluştuklarında artık yol bitmiş olur ve israf haramsa şayet bu değerlerde israf edilmemeli…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.