DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ava Giderken Avlanmak

Sesli Dinle

Devlet var, işinin ehli, hakkaniyetli aslan gibi görevliler var, ölümden korkanın itikadı zayıftır. Biz daha çok cenaze namazları kılarız, Allah’ın izniyle.

Ava Giderken Avlanmak
20.11.2023
8.710
A+
A-

Yıllar önce duymuştum “Kaderle ilgisi olmayan trikotaj ağlarını örüyor” ve “Geçmiş peşinizden gelmekten vazgeçmez” sözlerini.

Bir yayın kuruluşundan gelen davete icabet ettim. Meslektaşımla tanıştım, gerçi çok kez yaşamışımdır tanışmak için görüştüğüm insanlarla geçmişten tanışıklığım olması ortak dostlar çıkması halini. Meslektaşım üzerinde çalıştığı bir konuda adımın geçmesi sebebiyle tanışmak istemiş. Bilgi almayı umut eden meslektaşım bana bilgi vermiş oldu, onun konuyla ilgili araştırmaları benim tesadüfi temasımdan güçlüydü.

ConsultMedia olarak haberleri kapsamında önce onlar anlattılar, sonra ben bildiğim kadarıyla anlattım. Konu geçmişten günümüze çok boyutlu karmaşık hikâyeler derlemesiydi. Olayın özet akışı şöyle;

Anlatılanlara göre bir meslek odasının genel kurulu sırasında seçilmek isteyen yöneticiler sahte yollarla delegeleri etkileyerek yönetime gelirler. Ardından bu iş için kullanılan şirket çalışanını şirketin başına getirirler. Bu başarılı operasyon güç zehirlenmesinin fitilini ateşler.

Göreve gelen kişi yol arkadaşlarını birim müdürlüklerine atar, bu sayede içerde güçlü bir yapı tesis edilir. Patronlarının desteğiyle eşinden de bu dönemde ayrılır yeni amir. Rivayet odur ki yönetimden birkaç kişiyle de ilişki yaşar veya sıra dışı geceler geçirmek isteyenlere aracı olur bıçkın amir. İşin ilginci bu ilişkileri gizlice kayıt altına alan amirin mağdur eski eşi de bir şekilde kayıtlara ulaşır.

Güç zehirlenmesi artarak devam eder. Aynı yetkili, kurum içinden personelle de özel ilişkiler yaşar, yol arkadaşlarıyla sözde iş seyahatleri yaparak bol yıldızlı otellerde yapılan alemler kayıt altına alınır. Evli olmasına rağmen yol arkadaşı da kurumdan iPad zimmetçisi teknik personelle, diğer bir yol arkadaşı da yönetimden bir kimseyle gönül ilişkisi kurmuştur. Adeta dizi senaryosu gibi tek eksik bahçıvan.

Yöneticiler ise kurum imkânlarıyla günlerini gün ederken şahsi yatırımlarını da yapmayı ihmal etmezler, bıçkın kadro ise artıkçıdır. Sorun çıkaran yol arkadaşları tasfiyeleri de yaşanır, konulara tanık konuşkan küskünler yani.

Bıçkın kadroya “İlahi adalet tecelli edecek elbet” diyen mağdurların feryadı karşılıksız kalmaz. Aheste aheste örülüyordur kader ağları.

Amir bir sevdaya yelken açar, ardından yeni bir dönem başlar. Onlarca usulsüzlüğün içindedir ve tanığıdır, ancak hissedar değildir. Zaman kendi kazancını edinme zamanıdır. Aslında konunun sevda olmadığı sonradan ortaya çıkacaktır. Sayısız plan ve kumpaslar kurulur birçok kişiye karşı. Ancak bilmezler ki kumpasların mağdurları Türkiye’nin dört bir yanında farklı siyasi partilerde İl Başkan Yardımcılığı, Meclis Üyeliği, Oda Üyeliği yapan Bakan, Savcı, Hakim, Emniyet Müdürü gibi önemli kimselerle de kan bağları bulunan tanınan sayılan, kadere inanmış kimselerdir.

Adli makamları teselli etmek adına anlaşmayla yapıldığı düşünülen iç denetimle herşeyin üstü kapatılmak istenir. Ancak rapor tüm planları alt üst eder. Kısa süreyi, az bir konuyu kapsayan denetimde üstü kapatılamayacak yolsuzluklar ortaya çıkar. İşte tam da burada trikotajla ilgisi olmayan kaderin ağlarını ördüğü görülür.

Patronlar bıçkın amirle yollarını ayırmak zorunda kalır, yol arkadaşları ise suçları amirlerine atarlar. Amir kinlenir, gizli kayıtlar ortaya çıkar restleşmeler tehditler başlar, tekrar işe alınma yolları aranır, devreye yönetim kurulu üyeleri, eski başkanlar, genel sekreterler girer. Hukukçu olmayan fakat hukukun tepesindeki isimlerden yardım istenir, Bakan, Büyükelçi, Bürokrat isimleri anılmaya başlar. Mevcut başkan görevden alınan amirin anne ve babasıyla görüşür pazarlıklar yapar, ancak herşey nafiledir. Hak yerini bulacak adalet tecelli edecektir. Ardından sevda da sonlanmıştır. Yalnız kalan amir kapı kapı gezerek konuşmaya başlar, aşk hikâyelerini, tacizleri, milyonlarca liralık vurgunları, devlet başkanına edilen hakaret ve küfürleri, kurumlara sunulan yalan raporları, üstü kapatılan konuları, el altından ve hatta havale yapılarak ödenen paraları, dekontları, uyuşturucu partilerini tek tek sunar sayısız kişiye. Ne de olsa herşeyin içindedir. Birçok konu adli makamlara yansır.

Aslında öngörülemeyen küçük bir tökezleme, yani yapılan denetimle üstü kapatılamayan 8-10 milyonluk vurgun yüzünden yolların ayrıldığı bu kişi, yaptığı kayıtlarla veya anlatımlarla kurumda son 5 senede belki de 200 milyon TL üzerindeki vurgunu, hatta milyar TL lik zararı ifşa etmektedir. Sorun budur.

Daha birçok bilgiye belgeye ulaşmış meslektaşlarımız, kimisi duyulmuş kimisini ilk kez duyduğum özetle anlatılanlar buydu. Tabi bende bilgi paylaştım. Örneğin;

Bu olaylar yaşanırken bir Fatih’le görüşmek ister kurum yetkilileri. Ben çağırılırım Ulus’ta bir makama. Ramazan ayı, oruç başıma vurmuş. Beni tanıyanlar bilir; samimiyetsizliği hiç sevmem, yalana gelemem. Tipik koç burcu özellikleri yani. Karşımda sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia eden dünyada benden dürüstü yok diyen biri. Beni rica ile çağıran bir partinin genel başkan yardımcısı, hukukçu, saygı duyduğum dürüst bir isim. Tabii ben karşımdaki kişinin anlatımlarına dayanamadım konuyla da ilgim yok, sazı aldım elime “Ben görüşmeniz gereken Fatih değilim ki, ben gazeteciyim. Siz kurumda amirle ilişkisi olup ama çayını da getirtebilen has erkek değil misiniz?” Karşımdaki kişi donmuştu, devam ettim: “Hatta kurumdaki diğer personelle de söylentilerin gerçekliğini en iyi siz biliyorsunuz” dediğimde ortalık buz kesmişti. “Cumhurbaşkanı’na küfür edilmesi örtbas edilmedi mi? Eden kişilerden biri az önce kast ettiğim müdür, diğeri şoför gibi kullandığınız sözde idari personel” diyerek sustum. Bana “sen gazeteci olamazsın, resmi görevin nedir?” diye sordu. Ben de kendisine “sizin gibi muteber eleman dahi değilim” dediğimde karşımdaki kişi ile sohbet bitmişti. Maymun motif işlemeli milyon liralık antika koltuktan kalkıp iftara yetişme telaşımla oradan ayrıldım.

Yanlış kişiyle görüşülmesiyle hem konulara vakıf hem de muhatap olmuştum. Aynı kişi ise sayısız gerçek dışı şirinlikleriyle birlikte girdiği her ortamda; önce göreve getirdiği, sonra görevden aldığı veya alınan eski özel ilişkisini inkâr edemediği şu an sorumlu ilan ettiği kişiyi suçlayarak, üstüne “Mevcut yönetim sorunları çözmek istemiyor beni başkan yapın ben hemen çözerim” diyerek gezmeye devam ediyor. Kurum içinde ise kapalı devre e-maillerde aklanma çabalarıyla yapılan açıklamalar espri konusu oluyor.

Tabii yanlış kişiyle görüşülme meselesi birkaç yanlışlığı daha doğurdu. Konuları haber yapan yayın kuruluşlarında Mevzu ismi geçmesi veya soy isimlerin benzeş olması beni konunun içine hapsetmişti. Oysa ki olumsuz haber yapılmayacak prensibiyle habercilik yaptığımız biliniyor olmalıydı. Suçluluk psikolojisiyle olsa gerek sayısız yönetici benimle görüşmek istedi. Her seferinde bilmediğim onlarca şey öğrenir olmuştum.

Şimdi diyeceksiniz ki “seni niye çağırmış gazeteci?”. O kadar çok şey öğrenmiştim ki; gayri meşru dünyanın hedefine konulmak için edilen tekliflerin kayıtlara geçtiği kurban olmuştum. Her hafta bir dostum arayarak mafyamatik isimlere benim infazımın teklif edildiği bilgisini iletiyordu. Tabii bazı sahte kimlikli sözde devlet adamları da gözdağı veriyordu, gerçek devlet adamlarının ismini kullanarak. Geçmişte de çok tehditler almıştım, fakat vade gelmeden veda edilmiyor. Geçmişteki tehditçilerim veda etti fani dünyaya. Şu an duyduğum bazı isimler ise farklı sebeplerle cezaevinde veya manşetlerde. Konuşulan çok şey vardı ancak bu kadarı şimdilik kâfi. Bu konuda görüşmek istemiş meslektaşım.

Kaynaklarını saklı tutan meslektaşıma görüşümü söyledim; “olay bir değil, beş değil, tuz bile kokmuş, sizin ve diğer gazetecilerin yaptığı haberleri savcılık ve devlet denetleme kurumu ihbar sayar gereğini yapar zaten”.

Devlet var, işinin ehli, hakkaniyetli aslan gibi görevliler var, ölümden korkanın itikadı zayıftır. Biz daha çok cenaze namazları kılarız, Allah’ın izniyle.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.