DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Zamanın Tavsiyeleri

Sesli Dinle

Hayatta yapmak istediklerimiz için hiçbir zaman geç değil ama insanın hayatının bir sonu olduğu kesin. O yüzden unutmayalım ki 80 yaşında olabiliriz ama 80 yıl yaşamamış olabiliriz.

Zamanın Tavsiyeleri
12.10.2022
3.634
A+
A-

Kum saatlerinden sızan ne serin yazların derinliği
O ürkek vanilya kokusu göçmen kuşların getirdiği
Zamanın geçmesinden çok belki de bizi böyle yıkan
Mevsimlerin dönme dolabıyla belli etmesi geçtiğini

Demiş Attila İlhan. Zaman hızla akıp geçerken bize de hep sona doğru daha az zamanımız kaldığını fısıldıyor. İnsan hep bir hayat telaşının içerisinde, koşuşturmalarla zamanını geçirirken aslında zamanı kaçırdığını fark etmiyor. Ertelenen o kadar çok madde kalıyor ki herkesin yapılacaklar listesinde. Ve o listede yaptıklarımıza tik atmadan yapmadıklarımızın sayısını artırıyoruz.

Birde hep yeni madde eklerken söylenerek ekliyoruz. Bunları yapmaya da zaman yok vay efendim hayat böle nasıl gider, bir koşturmacaya kapılıp gidiyoruz falan diye bir dolu da içi bahane ve sitem dolu cümleler kurum bir sonraki madde ekleme zamanına kadar kapatıyoruz o defteri.

Alışmışız hayatta hep yapamadıklarımızla alakalı ah, vah, tüh demeye. Bir de yapmak istediklerimizle alakalı hep bahane bulma motoru var hep kafamızın içinde dönen. Motor tabi hep olumsuzu bulup çıkarıyor zihnimizden. Diyor ki mesela; Sen hep yazar olmanın hayalini kurmuşsun, bir şeyler yazıp bastırmak istemişsin ya da yazılarının görünür olacağı günü iple çekiyorsun. Fakat zihnin ben şunu bağırıyor senin içindeki sesi ve isteği bastırmak için. Yazdıklarını herkes okuyunca gülünç duruma düşeceksin, zaten hep devrik cümleler kullanıyorsun konuşurken bile, yazarken iyice ortaya çıkacak bu. Etrafında ki eş dost akraba okuyacak, yazdıklarından bir mana çıkarmaya çalışırlarsa birde o sorulara cevap vermek zorunda kalacaksın. Yazma ilhamı ya her zaman gelmezse verdiğin sözleri tutamazsın gibi gibi sonu olmayan olumsuz ve insanın hevesini kıran cümleler silsilesi hepsi arka arkaya.

Fakat hep kaçırdığımız bir nokta var ki basit ama belki de çok etkili nokta. Çoğu insan Türkiye’de inançlı olduğunu ve kadere inandığını söyler ama iş hayatı yaşamaya ya da karar verilen bir noktada bunu yapmaya gelince yok bu iş kesin olmaz diye kendi kendini bloke eder. E o zaman insana sormazlar mı haşa sen Allah mısın ki gelecekle alakalı bu kadar net karar verip olacağını biliyorsun. Hani kadere inanırdın sen. O zaman neden hep olumsuz olup biteceğini düşünerek harekete geçmeden öylece olduğun yerde kalıyorsun.

Çok insanın dediği, yaptığı ve inandığı şeyler o kadar çelişiyor ki hayatta. Ama tabi ki yargılayamayız bu durumu. Sorun bizde yada karşıdakinde gibi yani sanki bu durumları sadece tek siz yada çevrenizdekiler yaşıyor gibi görünüyor olabilir ama bu durumlar o kadar ortak ve tanıdık ki. Sadece kendimizi hep olumsuz olmaya, düşünmeye yada kolay olan hareketsizliğe itmeden önce daha motive edici ve yapıcı taraftan bakıp ona göre davranmayı öğrenmeye çalışalım.

Çünkü boşa giden zaman hep kendi cebimizden gidiyor. Ve ne yazık ki zaman geri alınabilir bir şey değil. Hayatta yapmak istediklerimiz için hiçbir zaman geç değil ama insanın hayatının bir sonu olduğu kesin. O yüzden unutmayalım ki 80 yaşında olabiliriz ama 80 yıl yaşamamış olabiliriz. Yaşadığımız her anın hakkını vererek yaşamak dileğiyle…

 

Her şeyi yazarım da zamanı yazamam –
o yazar çünkü beni.

Yazar beni yavaş yavaş özenli –
azalta azalta görkemli –
sanki dolduracakmış olduracakmış gibi.

Halbuki sıyırıp düşürmüştür tırnağımdaki çürüğü
parmağımdaki yarayı kabuk kabuk geçirmiştir –
geçerken, sanki çoğalta çoğalta yazarak
beni:
özenli görkemli… Oruç Aruoba

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.