DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bizi Aşan Güç

Sesli Dinle

Yaşantısına günlük ihtiyaçlarını karşılama temelinde başlayan insanoğlu zamanla tabiatı, doğayı, toprağı, havayı, suyu, hayvanları ve sonunda birbirlerini yiyerek, yani tüketerek devam ediyor hayata. Ben yemek yerine tüketmek diyeyim ki insan olmaktan utandığımız bir başka gerçek olan Adrenochrome konusuna girmiş olmayalım.

Bizi Aşan Güç
27.12.2021
5.778
A+
A-

Selam olsun siz güzel satır dostlarıma. Kimi zaman gündeme dair, kimi zaman keşkelerle dolu, kimi zamansa hedef odaklı yazılarımla doldurduğum bu satırlarda sırlarımı da paylaşmışlığım var ve bundan haz duyuyorum.

Bu hafta yine olgu temelinde yaşam gerçekliklerimizden bahsetmek istedim.

Her zaman acıyla gülmüşümdür, zor koşullara rağmen evlatlarını özveriyle yetiştiren ve başarılarına şahit olan, ancak bir kenara itilmiş anne ve babaların serzenişlerine. Başarı kavramı ve özverili yetiştirme anlayışındaki hatalarının bedelini ödediklerine inanmışımdır. Daha üzücü olan ise ailelerine bu denli gaddar olabilen bireylerin topluma olan zararlarıdır.

Geçtiğimiz günlerde bulduğu kredi kartı ile marketlerde alışveriş yapan bir baba-oğul haberini izlemiştim. Haberi izlerken aklıma o çocuğun ileride o babaya ve topluma yapabilecekleri geldi. Buna benzer onlarca örnek verilebilir. Yine farklı açıdan bakıldığında bir babanın veya annenin çocuğunun hatasını kapatma içgüdüsü anlaşılabilir. Fakat buna ahlak, etik ve hukuk kuralları çiğnenerek müsaade edilmesi, göz yumulması veya bunun bir fırsata çevrilmesi asla kabul edilemez. Bu durumu yakın tarihlerde Başkent Ankara’da yaşanmış ağır trafik kazası ile sınırlandırmıyorum. Neticede o bir olaydır, biz ise olgu önceliğiyle değerlendiriyoruz hayatı. Sonuçta Bakanda olsa, başkanda olsa baba babadır.

Yaratıcıdan her birimiz birçok şey istiyor. Güç, huzur, sağlık, para ve daha kim bilir neler. Yaratıcı kelamlarında dua ve isteklerimizin mutlak karşılık bulacağı garantisini veriyor. Fakat nasıl?

Bence dualarımız karşılığında isteklerimizi gerekli olan koşulları sağlayarak veriyor. Fakat bizler bazen doyumsuzluğumuz, bazen cehaletimiz, bazen kibrimiz gibi sebeplerle bu koşulları ıskalıyor veya değerlendiremiyoruz. Ortağımız olan nefislerimiz mesaisini bu hedefle yürütüyor.

Bir türlü sığamadığımız saraylar, şehirler, ülkeler, atıl kalmaktan toz tutan, paslanan araçlar, binekler, işkembelerimizin sınırlarını aşan yiyecekler gibi sayılabilecek ne çok israfımız var.

Yaşantısına günlük ihtiyaçlarını karşılama temelinde başlayan insanoğlu zamanla tabiatı, doğayı, toprağı, havayı, suyu, hayvanları ve sonunda birbirlerini yiyerek, yani tüketerek devam ediyor hayata. Ben yemek yerine tüketmek diyeyim ki insan olmaktan utandığımız bir başka gerçek olan Adrenochrome konusuna girmiş olmayalım.

Makama, makam sahiplerini sahiplenmeye doyamamak gibi sitem edilen, manşetlere taşınan haller biz sıradan insanların gerçekliğiyle ve yaşantısıyla birebir uyumlu. Fakat daha organize, daha yüksek kalibreli eylemler.

Zaman hızla geçiyor, herşey sürekli değişiyor. Diri vücutlarımız, güçlü kaslarımız, pürüzsüz güzelliğimiz gibi herşey. Sonucu hepimiz biliyoruz, ancak sanırım yaşamadan ikna olmuyoruz. Toprak biz insanoğlunu çağırıyor. Biz ise Yaratıcı tarafından verilmiş açık garantilere rağmen menfaatlerimiz için veya dünyevi korkularımız sebebiyle en iyi ihtimalle göz yumuyoruz, ortak oluyoruz sayısız yanlışlara.

Çok yakın bir dostumun hayatını şahsına özel tarzla sürdürdüğüne tanığım. İlginç bir döngüsü var. Bir şeyin olması veya olmaması, inandığı ve taleplerini ilettiği Kudretin, lehine uygun neticeyi vermesi anlamına geldiğini söyler, bundan şüphe etmez.

Sıra dışı kişilik sahibi dostum, aksini söyleyen muhataplarına rağmen herkese maddeten ve manen borçlu sayar kendini. “Alacaklı çıkarsam onu kutlaması kolay olacaktır” der.

Kendisine, uzmanlık alanında peş peşe yoğun talep ve teklifler gelir. Üst üste gelen, her birini onayladığı ve takribi birkaç milyon lira kazanacağı tekliflerdir bunlar.

“İnsani, ahlaki ve manevi vazifelerim” dediği duyarlılığıyla ihtiyaç sahiplerine olan gizli yardımlarda bulunmak şeklindeki tutkusunu da tanıyanları bilirdi. “Neticede dünyada yalnız değiliz, ihtiyacımızdan fazlasını tutmak cimrilik, savurganlık ise israftır” derdi. Bu sözünü “Alimler her iki hali büyük tehlike olarak belirtiyor” sözüyle desteklerdi. Sorumluluklarımız var ve belki kazanç sahibi olmak vesile olmak vazifesidir, kim bilir? Sözü de yine ondan duyduğum bir cümleydi.

Üst üste gelen iş tekliflerini paylaştığı bir yakını, ihtiyaç sahibi olunduğunu bildiği bir konu için harekete geçmesini ister. İşler olduğunda haber vereceğim dediğinde “Karnı tokken Horasan’ın hayvanları da şükreder” sözünü duymasıyla irkilir ve “Haklısın ama şu an mümkün değil, imkânım yok” diyerek dert yanar.

Muhatabı “Kolayı var sen söz ver, biz söze binaen ihtiyaçların giderilmesine gayret edelim, sen de sözünü tut, konu kapansın” dediğinde, dostuna itiraz etmez. Bu konuda ne borçlu olduğu için ne de ihtiyacın çözümüne vesile olduğu için kimse onu aramayacak, tanımayacaktı.

Aksilik ya gelen teklifler anlayamadığı bir şekilde iptal olur. Hiçbir işin neden iptal olduğunu sorgulamaz. Fakat zaman zaman kendi kendine güler ve konuşur, “Yahu borç takmadığın bir Allah kalmıştı” diyerek.

Dostuna denk geldikçe de konuyu açar ve “işler kesat ve ben borçlu kaldım” dediğinde, o kişi sadece gülerek “Abi sen vazifeni yaptın, kalbin ve niyetin de eyleminle, sözlerinle uyumlu ise tarihsiz borcunun vadesi gelmeden çaresi gelir” diyerek cevaplar.

Ardından sadece dostlara destek amacıyla yaptığı hareketler, uluslararası teklifler, gönlünde yeri olan dostlarına nasıl faydalı olurum derken doğan projelerle borcunun endişesini unutur. Aksine biraz daha borçlanmayı düşünür.

Siz siz olun ortağınıza uymayın, inandığınız Yaratıcıyla ters düşmeyin, yaratılanları görmezden gelmeyin, borçlu olmaktan korkmayın. Borçlu olmak onursuz olmaktan iyidir. Ben tanığı olduğum bu olay ve süreçten çok şey öğrendim. Bu satırları sırrımız kabul edin.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.