DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Yasalar Tabi ki Önemli Fakat…

Sesli Dinle

Makam, güç, zenginlik dahil her şey, tüm mutluluklarımız onları paylaşacak kimseler olmadığında anlamsız kalır.

Yasalar Tabi ki  Önemli Fakat…
17.10.2022
5.816
A+
A-

Satırlarıma yoldaş olan siz güzel insanlara selam olsun. Güzel ülkemin gündemi oldu biz gazetecileri, yayıncıları ilgilendiren dezenformasyon yasası. Yasanın gerekliliğini teyit edercesine yapılan yorumlar ise işin cabası diyebiliriz.

Bir taraf gerçek dışı ve kişilik haklarına karşı yapılan sözde bilgilendirme, sözde haber içerikli esasen hakaret veya yanlış yayınların engelleneceği düşüncesiyle yasayı desteklerken, diğer taraf ünlü düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığını ifade ederek veryansın etmekte.

Ben ise konuya daha farklı bakmaktayım. Düşüncemi bir örnek ile siz dostlarımla paylaşmak isterim.

Vakti zamanında önemli bir makamın özel kaleminden gelen bir bilgi ilgimi çekmişti. Her gazeteci gibi önce konuyu araştırdım. Bilginin doğruluğunu teyit edince kimi gazeteciler gibi haberi yayınlamadan önce karşı tarafa söz hakkı vermek için randevu talep ettim.

Devasa bir binanın Genel Başkanlık için ayrılmış devasa katında bakmaktan yorulduğum büyüklükte ki makam odasında haberin baş aktörü ile bir araya geldim.

Ben sordum, inkâr edilemeyen somut donelerle teyit edilen haber içeriği konuları bir bir cevapladı makamın kudretli sahibi. Cevaplar özetle;

Bu konulardan sonradan haberim oldu, imzaları bakmadan attım, bunları yapanlar yönetimdeki arkadaşlar savunma sözleri daha derin anlatımlarla devam etti.

Usulsüzlük, görevi kötüye kullanma, yolsuzluk gibi somut sayısız suç unsuru konular ağlamaklı gözlerle devam eden anlatımlar makamın kudretiyle siyaset içerikli anlatımlarla ilerledi.

Üretimin ve işin temel taşı olan İşçinin, emekçinin haklarının korunması için kurulmuş makamın kudretiyle Ak Parti sayemde kuruldu diyerek başladı sözlerine haberimin sanığı genel başkan. O zamanlar Milletvekili ve Başbakan olan Sayın hemşerisini yıllardır ben destekliyorum, ben finanse ediyorum iddialarına içten içe gülüyordum. Anlatırken bilmediği şey bahsettiği kişiyi Refah Partisinde ki yıllarımdan yakinen tanıyordum. Ahbap olmasam da sohbetim ve hakkında söylenenlerde doğru ile yanlışı ayırt edebilecek kadar tanımışlığım vardı. Hatta ailesini dahi tanırdım o kimsenin. Oğlu Salkım Söğüt sokak yıllarından bildiğim efendi bir çocuktu.

Ardından Ak Parti Genel Başkanının kendisine Vekillik tekliflerini ret ettiğini, o teklifi küçümseyerek anlatmaya başlamıştı. Benim ise içli gülmelerim devam etti. Ak Partinin kuruluşunda yer alan, Genel Başkanının abi dediği kişileri yakinen tanıyordum.

Ezcümle bu kişinin röportaj olarak değil canlı yayına konuk olarak katılmak isteği ve teklifiyle görüşmemiz sonlanmıştı. Aracıma kadar bizzat eşlik ederek uğurlayan Genel Başkan benden canlı yayın programını bildirmemi beklediğini ifade etmişti.

Bir gazeteci olarak bu programı yapma hazırlığına girmiştim ki telefonum çaldı. Tanımadığım bir numaradan tanımadığım bir kimse arayarak “Başkanı üzmüşsün kafana mermiyi yiyeceksin” diyerek tehdit etti.

Bir büyüğüme giderek konuyu anlattım, ünlü mafyanın adı kullanılan kişinin ve aradığı numaranın doğruluğunun teyit edilmesi sonrası bazı tavsiyeler aldım.  Tavsiyeler ve sanıldığından daha kirli ilişkiler sebebiyle sonucunda bir çözüm, bir fayda olması ihtimali düşük haberi yapmama yönünde karara vardım.

Ancak karşı taraf durmuyordu. Bir süre sonra ise yine tanınmadığım numaradan arayan Genel Başkanın suçladığı Yönetici kişiler benimle görüşmek istiyordu. Konuşma süresince konuşan kişiye arkadan verilen sufleleri dahi duyabiliyordum. Hal böyle olunca ben yine farklı bir büyüğüme giderek konuyu anlattım. Aldığım tavsiye anlamsız haber için mesai harcamama şeklindeydi.

Ama bir kere girdabın içine çekilmiştim. Gizli numaradan arayan bir kişi sadece haberlerden duyduğum bir isim olarak bana 24 saat yaşam süresi vermişti. İnfaz kararımın alındığını ve kendisinin bizzat konuyla ilgilendiğini söyleyerek ailemle helalleşmemi telkin etmişti.

E tabi bizi tanıyan, bilen, seven, aile mirasımızın ve ismimizin de desteğiyle değer veren, hakkı ve haklıyı gözeten büyüklerimin yanında aldım soluğu. Anlattıklarıma üzülenler merhum Çatlı’ nın dahi alakasız ve dolaylı olarak adının konuda anılmasından rahatsız olmuşlardı. Bir süre sonra bu aramalar kendiliğinden kesildi.

Fakat ilginç olanı kendisini Polis olarak tanıtan bazı kimseler evime gelmişti. Ömrü devlete hizmetle geçmiş bürokrat olan merhum babamın sert, net ve bilgili hali sebebiyle kaçarcasına gitmeyi tercih etmişti bu kimse. Bir büyüğümün müdahalesiyle Emniyet Müdürüne giderek evime gelenlerin kendilerini Polis olarak tanıtanların bilgisini ve araç plakasını ilettim. Alt Müdürün kendisine verdiği bilgi ile bir şubeye gitmemi söyleyen Emniyet Müdürü 2. el cep telefonu kullandığın için ifaden gerekiyormuş dedi. Güldüm ve hayattım da hiçbir şey ikinci el değil diyerek şubeye gittim. İfadem haber içeriğimle ilgiliydi. Sonradan odaya gelen takım elbiseli yetkili kişiler refakatçim olan kişiyi bir türlü benden uzaklaştıramamışlardı. İfade vererek çıktım.

Zamanın Başsavcı Vekiline gitmemi söyleyen bir büyüğümün tavsiyesiyle tehditler sebebiyle şikâyetçi oldum. Sonuç mu? Bende bilmiyorum.

Sonrasında hakkımda açılan bir dava olduğunu Avukatım bildirdi. 3 kez yediğim hüküm, 4 kez yüksek mahkemece bozuldu. Duruşmada konuşulanlar ve bozma kararına verilen cevaplar Avukatımın kendi tabiriyle cübbesi olan herkes hukukçu değil tanımıyla özetlediği Beraatımı aldım.

Hayat devam etti, çok 24 saatler geçti. Haklıyı ve hakkı gözeten insanların makam ve itibarlarında ki yükselişi, güç ve makamlarıyla kılıç sallayanların helakını seyrettim.

Benim infazımı isteyen kişilerin cenaze ilan ve duyurularını aldım. Yıllar sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bir büyüğümün misafiri iken yanında ki yaşlı, nefes almakta zorlanan, yürüyemeyen diğer misafirin o gizli numarandan arayan kişi olduğunu ben, o kişinin beni tanımasından sonra anlayabilmiştim. Konuşmadan, bakışarak anlaşmıştık.

Sadece bu yaşanmışlık ve tecrübe ile bir karar aldım. Konuya ve kamuoyuna çözüm olmayacak, fayda sağlamayacak içeriklerin haber yapılması anlamsızdı. Bu yüzden önemli olan “Olgu ve Ahlak” prensibiyle gazetecilik yapmayı tercih ettim.

Mesleğimde ki bir prensibim ise haklı ve doğru oldukça durma, aklı olan, olgun ve tecrübeli, çıkar hesabı olmayan isimler her isnatta karşısında ki insana söz hakkı verir ve dinler oldu.

Bende her zaman “Daha ileriye gitmeyeceksem, buraya kadar neden geldim” prensibini hayatımın her alanında temel olarak belirledim. Yarım bırakılan iş başarısızlıktır.

Sonuç olarak yasalar, kanunlar elbet önemli fakat onları belirleyenler, uygulayıcılar ve muhataplar çok daha önemli. İnsan olma zorunluluğundan, ahlak kavramından, adil olma, haklı veya haklının yanında olma erdeminden, millet olarak kardeş olma ülküsünden, manevi olarak aldığımız emir ve öğretiler sebebiyle söylemlerimiz, hareketlerimiz, işlerimiz zaten yasada belirtili şartlardan daha hassas olmalı ki yasada sınırlı cezadan daha ağır cezaların mahkûmu olmayalım.

Makam, güç, zenginlik dahil her şey, tüm mutluluklarımız onları paylaşacak kimseler olmadığında anlamsız kalır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.