DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Vicdan Kefeni

Sesli Dinle

“Bakma sen herkesin öyle mutlu göründüğüne, vicdan diye bir yer var ve orada herkes suçlu.”

Vicdan Kefeni
06.02.2023
2.544
A+
A-

Selam ederim siz okurlarıma. Geçtiğimiz hafta “Tabandan Tavana” başlığıyla anlatmaya çalıştığım hali, yaşanmış olaylardan verdiğim örneklerle somutlaştırmaya gayret etmiştim. Siz kıymetli okurlarımdan ve dostlarımdan yapılan geri dönüşlerin bir kısmı sıradışı oldu.

Emek vererek, çaba sarf ederek yapılan hırsızlık haram olur mu? Mizahımın üzerinde düşünen kimi okurlar sözlerimin mantığında haklılık kırıntılarından yola çıkarak senaryolar geliştirmişler ancak nihayetinde bu umut acı tebessüm sınırından öteye gidememiş.

Evet, nefsim anında çözüm üretmişti şakayla da olsa hırsızlık isteğime. Emek, çaba sözleri ağzımdan çıkıvermiş işin ilginci karşımdaki insanın cevap vermesini dahi engellemişti. Kulağa ne kadar da mantıklı gelmişti. Fakat bir küçük ayrıntı büyük set olmuştu mizahtan ibaret bu yanlış düşünceye.

Tabandan, tavana dedik, her zaman diyoruz. Netice itibariyle hayatımızın içinde ne Recep Tayyip Erdoğan, ne Devlet Bahçeli, ne Kemal Kılıçdaroğlu, ne Ümit Özdağ ya da isimleri sıralanabilecek onlarca siyasi lider bizzat yer almıyor, bulunmuyor. Aldığımız malları veren de, satışlarımızda yer alan isimler de değil bu kişiler.

Evlerimizi bin liraya kiraya verirken on bin lira yaptık. Elli bin liralık arabalarımızı beş yüz bin lira yaptık. Birkaç yüz bin liralık mülklerimizi milyon lira yaptık. Fiyatını uçurduğumuz malımızın yerine mal alamadığımızı muhakeme edemedik. Yabancılara mülk satışını yasalar mümkün kılsa da bizler bin liralık bir malı yüzlerce bin liralara satmanın hazzıyla mesut olduk. Ardından da kendi ülkemizde, şehrimizde, mahallemizde yabancılaştık, azınlık olduk diyerek sitemlere başladık.

Vah hükümet, ah hükümet !..” ile başlayan daha olmadı muhalefete de nükseden, son çare olarak tüm siyasetçileri kapsayan serzenişlerle aklanıyoruz, “itiraf sakrementi” şeklinde de değil üstelik, aksine İslam inancındaki en ağır vebal ile karşısındaki insanı töhmet altında bırakarak…

Yılmaz Erdoğan bir tiradında bahsetmiş şerbetsiz baklavadan. Sanırım şerbetsiz baklava birçok evin sofrasında fiilen olmasa da fikren yer almış gibi.

Seçim yaklaştı, müdavimlerimin anımsayacağı üzere erken seçim olacak mutlak iddiamı kaybettiğimi düşünmüşken iddiamı kazandığımı ve tahminimde haklı çıktığımı söyleyen dostlar var. Bu hal ile son günlerde daha da yoğunlaşan gerçeklerle siyaset dünyasında esasen hiçbir fark olmadığı düşüncesi vücut buluyor. Tüm siyasi parti teşkilat veya genel merkezleri önünden geçiyoruz, tabii geçerken görüyoruz. Örneğin 3 şeritli bir anayolun 2 şeridinin siyasi partinin hayalleri süsleyen makam araçlarıyla veya partililerin eşsiz araçlarıyla işgal edildiğini. Tüm siyasi parti liderlerinin araç konvoylarıyla trafikteki üstünlüklerine ve tacizlerine denk gelmeyen yoktur sanırım. Hiçbir idari yetkisi olmayan bu siyasi yapıların haline bakınca iktidarda olan ve idareyi yürüten siyasi partinin gösteriş diye tabir edilen hallerini abartmaya gerek duymuyorum.

Az önce bir küçük ayrıntının koyduğu büyük sınırdan bahsetmiştim. O büyük sınır “vicdan”dır. Kimsenin bilmediği gerçekleri mutlak bilen Allah olduğu gibi bir diğer bilen ise o gerçeğin, eylemin sahibidir. Aynaya baktığımızda, evlatlarımıza baktığımızda, sevdiklerimize baktığımızda, kafamızı yastığa koyduğumuzda o gerçek bizimledir. Vicdan yargısı ise bu nedenle son derece önemlidir. Hani kimi zaman mağduriyetimiz veya nefretimiz hat safhaya ulaşır da muhataba “vicdanın affetsin seni” sözleriyle en ağır cezayı veririz ya.

Vicdanlarımızı kefenlere sarmamalıyız…

Gönlümdeki yeri özel, çok kıymetli bir dostun paylaşımı tüm olgunun özeti, tüm halin en net ifadesi oldu. “Bakma sen herkesin öyle mutlu göründüğüne, vicdan diye bir yer var ve orada herkes suçlu.” sözlerini alıntılayarak paylaşmış o güzel insan… Ben de küçük bir ekleme yapayım. Mutlu ve haklı göründüğüne diyeyim ki “haksızlıklarımız zihnimizdeki yerini korusun”.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.