Vesayetin Gerçekleri
Bu günün idealsiz fidanları yeni vesayetin pudra şekerini çekerek daha yeşermeden kuruyor.
İdamlar
Türkiye’nin fikirsel mücadele tarihinin kırılma noktaları önde gelenler hakkında haksız olarak verilen hapis ve idam cezaları olmuştur.
Devlet hukuku ile hukuksuz verilen her karar mağdurlarını tarihte kahraman yapmıştır, işte o haksız kararlardan birisi üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına rağmen zihinlerde ve fikirlerde tazeliğini koruyor.
Türk devletinin monarşiden Cumhuriyet rejimine geçmesiyle TBMM’de en önemli kararlar 3 Mart 1924 tarihinde 429 sayılı kanun kabul edilmesiyle olmuştur.
3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen 429 sayılı kanun ile Şeriyye – Evkaf ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekâletleri kaldırılmış, yerine Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genel Kurmay Başkanlığı kurulmuştur, dikkat çeken ayrıntı ise Kurulan Genel Kurmay Başkanlığının siyasetin dışına çıkarılmasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk din işlerinin ve ordunun siyasettin dışında tutulması için sağlında elinden geleni yaptı, fakat 10 Kasım 1938 tarihinden sonra bu hassasiyet iktidar olma yolunda ortadan kaldırıldı. Ordu mensuplarının kendilerini rejimin teminatı ve koruyucusu görmeleri demokrasimizin bazı dönemlerinde askıya alınmasına neden oldu. Askerin yönetime geldiği her dönemde hukuk kullanarak hukuksuz kararların başında idam cezaları gelmiştir.
27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında ülkenin Başbakanı Adnan Menderes ve bakanları Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan idam edilirken, 12 Mart 1971 tarihinde verilen askeri muhtıra sonrasında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6.5.1972’de Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde idam edildiler.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yine idamlar yaşandı 25.10.1984 tarihine kadar, son idam cezası Burdur Kapalı Cezaevinde Hıdır Aslan’ın infazıyla son buldu.
1980 yılı Eylül’ün ilk haftasında idamların merkezi Ankara Merkez Kapalı Cezaevi oldu ve 7 Eylül 1980 sabahında sol görüşlü Necdet Adalı ile sağ görüşlü Mustafa Pehlivan aynı darağacında idam edildiler.
1980 askeri cuntasının ilk idamı ise 25 Eylül 1980 tarihinde Adana Merkez Kapalı Cezaevinde yaşanırken darağacında Serdar Soyergin vardı.
Bu gün dahi tartışılan infaz ise 13 Aralık 1980 tarihinde yine Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde yaşı büyütülerek infaz edilen Erdal Eren oldu.
Vesayet idamları durdurmadı.
Cevdet Karakaş Elazığ’da Veysel Güney Gaziantep’te, Ahmet Saner, Kadir Tandoğan İstanbul’da, Mustafa Özenç Adana’da, Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun ve Necati Vardar İzmir’de, Fikri Arkan Ankara, Cengiz Baktemur Elazığ, Ali Bülent Orkan Ankara, Ali Aktaş (Ağtaş) Adana, Ramazan Yukarıgöz, Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kambur Kocaeli’nde, Ahmet Kerse Gaziantep, Halil Esendağ ve Selçuk Duracık İzmir’de idam edildiler.
İdam kararlarını veren vesayet piyonlarının bu gün adları dahi anılmıyor ama haksız yere idam edilenler yeni nesillerin idolü oldular, fotoğrafları her yerde giydikleri simge olmuş durumda. Gazeteci bir büyüğüm söylemişti haksız yere astıkları fidanlar aslında hayata asıldılar ve fikirleriyle yaşamaya devam ediyorlar bu kararları verenlerin üzerinden ise lanet kalkmış değil.
Bu günün idealsiz fidanları yeni vesayetin pudra şekerini çekerek daha yeşermeden kuruyor.