Tanrılar
Diğer taraftan inanç üzerinden vebal atıp dururken insanların üzerine, kendi aldığınız veballeri hiç düşünmüyorsunuz ve hepiniz ya da hepimiz kutsallarımıza ihanet içerisindeyiz.
Ret edilen tanrı kabul edilen tanrıya karşı!
Bilimin ışığında yürüyeceğiz bilim bize neyi emrediyorsa onu yapacağız bir kere giydik bilim üniformasını karşı duracak değiliz. Hiçbir laboratuvar çalışmamız olmasa da mikroskop ’un tandırda pişirilen yemek olmadığını biliyoruz, dedik ya bilim insanıyız.
Sahibi bizdense kabul görmüş teorilerimiz var, üzerine çalışmış olmamamızın hiç önemi yok, neyi anlamıyorsun?. Tek kriter bizden olman, bizim gibi düşünmen ve bilimin ışığın da yürümen lazım, yürümeyi bilmiyorsan da olur bilim de biz anlarız sen bizdensin, zaten. Bizden değilsen aptalsın geri kafalı örümcek beyinlisin, senin bir şey bilmenin ya da duygularının olmasının hiçbir ehemmiyeti yok. Bilim bunu emrediyor bize biz bilim diyorsak daha ötesini sorgulama cahil misin sen?
Kuran’ı Türkçe okumak olmaz anlayamazsınız, ( sen bunları Türkçe söylerken seni anlıyoruz ama ) ilminiz yetmez dinden çıkarsınız, orucunu tut, namazını kıl, etliye sütlüye karışma, ne yapacaaan işine bak, “sen mi düzeltecen dünyayı, bal tutan parmağını yalar, senin imkanın olsa kendi oğluna mı yapardın elin adamına mı?.”
Tabii inancımız olduğu için ahlağa ihtiyacımız yok, neden olmasın kendi oğlumuza yapalım ne gerekiyorsa, ve gerçekten hiçbir şey bilmeyen ve gözünüzde büyüttüğünüz insanların onayları ile hiçbir şey bilmiyor olsak da, kendimizi kendi ahalimizin münevveri ilan edelim yoksa mezhebi yada inancı veya ırkı farklı olanı nasıl aşağılayabiliriz ki ?
Ya, yeminle bıktık yıldık her ikinizden de usandık!!!
Ne doymaz egolarınız ve gözünüz varmış, canımıza yettiniz. Biliminiz den de inandığınızı zannettiğiniz inançlarınızdan da sıdkımız sıyrıldı!
Derdimiz bilim veya inanç değil aslında biriniz bilim adı altında kendi tanrınızı dayatıyorsunuz, diğeriniz ise hiç alakası olmayan şeyleri inanç olarak dayatıyorsunuz.
Bilim dediğiniz olgu ile inandığımız kutsallarımızı sorgulamamızı isterken bizden kendi dogmalarınızı sorgulatmıyorsunuz ve cahillikle itham ediyorsunuz, bilimin temeli şüphe üzerine kurulu olup sorgulamaktan geçerken hiçbir şekilde kendinizi sorgulatmıyorsunuz.
Diğer taraftan inanç üzerinden vebal atıp dururken insanların üzerine, kendi aldığınız veballeri hiç düşünmüyorsunuz ve hepiniz ya da hepimiz kutsallarımıza ihanet içerisindeyiz.
Gerçi bir günün iki günün sorunu da değil aslında bu olanlar bir elma ile başladı her şey desem yeridir ve hikâye onun etrafında dönüyor hala.
Neyse ki hikâyenin sonunu biliyoruz, daralsak da bunalsak da hikâyenin sonu içimizi ferahlatıyor, her ne kadar nar olsa da içi, bizim gönlümüzü ferahlatıyor!
Ayrıca kimin nereden geleceğini biliyor olup onların yerine sahtelerini gönderseniz de, benim gibi birçok insanı kandırabilecek olsanız da, hikâyenin sonunu değiştiremeyeceksiniz!
Evrende bitmiş bir filmin içerisindeyiz senaryoyu yazanın haklı çıkacağı güne yaklaşıyoruz, adı üstün de El-Hakk. Verdiği sözden dönmez, kendisi ne kadarını nasip ederse o kadarını anlar alemler. Sarılarla beyazlarla gelecek olanlar gelecektir elbet, son bir kez daha nizamı aleme, nizam vermeye, ondan sonrasını zaten bizim düşünmemize gerek yok sonrası kıyamet!
O yüzden mezar taşlarınızı o kadar büyük yapmanıza gerek yok, silinip gidecek en geç üç nesil sonra, biliyorum içinizdeki sonsuzluk isteği ile yapıyorsunuz bunu ama gerçekten hiç gerek yok, ha bu arada telefonunuzdan tutun arabanıza ya da evinize varana kadar her şeyin yeni olması da, sizin yeni olduğunuz veya yenilendiğiniz, gençleştiğiniz anlamına gelmiyor, yok yok demeyin öyle “eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı” diye dönün bir de anılarınıza bakın en güzelleri en eskileri değil mi?
Neyse, şimdi benim biraz işim var, sonuç olarak kuşlar ölür, siz uçmayı hatırlayın selametle…