DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Özlem’ce ; Seçim

Sesli Dinle

Eğlenceli olan tarafı ise seçimlerimizin sonuçlarını yaşamaktır. Şimdi soruyorum size; “Siz kendi hayatınızın dümenine oturmak ve hayallerinizin de ötesinde bir yaşama kavuşmak için şu an neyi seçiyorsunuz?”

Özlem’ce ; Seçim
07.05.2021
5.264
A+
A-

Yaşanılan her an insanoğluna bahşedilmiş bir hediyedir. Her ne kadar bazen bunun farkına varamasakta, bazen şikayet etsek de her yeni gün yeniden doğuyoruz ve geriye kalan ömrümüzün ilk gününü yaşıyoruz.

Çoğu zaman gerek takipçilerimden, gerek yakın çevremden; Sen hiç mi mutsuz olmazsın? Hiç mi senin ruh halini kötü etkileyen bir şey olmuyor? Hep mi gülüyorsun, eğleniyorsun?” gibi eleştiriler alıyorum. Dikkat ettiyseniz bunlara “eleştiri” dedim çünkü bunu yargılamak amacıyla soruyorlar ve gerçekten de anlam veremiyorlar. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben de insanım ve tabi ki çeşitli duygu karmaşalarına girdiğim zamanlar oluyor. Enerjimi düşüren olaylar yaşıyorum, enerjimi düşürmeye çalışan insanlarla karşılaşıyorum. Bağıra bağıra ağladığım da oluyor, sessizce bir köşede kendimle kaldığım anlarımda oluyor. Peki diğer tüm kişisel gelişim uzmanları gibi böyle durumlarda ben ne yapıyorum?

Çok önemli bir şey var kendimde keşfettiğim. Seçim yapmak. Nedir bu seçim? Şu an üzerinde çalıştığım ve kendimi geliştirmeye devam ettiğim öğretinin bana kattığı muazzam farkındalıklardan biri. Öyle daralmış, bunalmış, sıkışmış hissettiğim anlarda soruyorum kendime; “Burada beni sıkıştıran ne? Hangi duygu ağır geldi? Neyi hissediyorum? Neyi algılıyorum? Bu hissettiğim duygu gerçek mi? Bana mı ait? Yoksa başka birinin sıkışmışlığını mı algılıyorum? Bu nedir? Bununla ne yapabilirim? Bunu değiştirebilir miyim? Değiştirebilirsem nasıl değiştirebilirim?” Bakın hep soru soruyorum ve cevabını kendim vermiyorum. Geçen haftaki yazımda bahsetmiştim ufacık da olsa. Neden soru soruyorum? Çünkü evrenin çalışma prensibi olasılıklar üzerinedir. Eğer sorduğunuz sorunun cevabını verirseniz seçenek sadece bir tane ile sınırlı kalır ama sadece o merak enerjisi ile sadece soruya odaklanırsanız evrenin sonsuz sınırsız olasılıklarının içinde bulursunuz kendinizi. Yüce Yaradan “İsteyin vereyim.” Diyor. Demiyor ki, “Sadece bir dilek hakkın var.” “Siz yeter ki isteyin.” Diyor. O yüzden siz cevabını vermeden sorduğunuz tüm soruların cevabını, sizin en yüksek hayrınıza olacak şekilde alırsınız. Nasıl mı? Farkındalık ile.

Peki bu nasıl oluyor? İşte burada biraz uyanık olmak lazım. Gelenin sizin sorunuzun cevabı olduğunu fark etmektir önemli olan. Bu kimi zaman bir insanla olur, kimi zaman bir yazı ile, kimi zaman bir film repliğidir, kimi zaman yan masanızda konuşan kişilerin cümlelerindedir. Ama illa ki sizin beklediğiniz gibi de olmayabilir. Örneğin; maddi olarak sıkışık bir durumdasınız ve o an para ile ilgili bir soru sordunuz. Bekliyorsunuz ki para gelecek. Bir arkadaşınız aradı ve sizi bir kahve içmeye davet etti. Gittiniz. Hem sohbet ettiniz biraz kafanız dağıldı, hem de güzel bir kahve içtiniz. Sonra eve döndünüz ve gelecek cevabı bekliyorsunuz hala. Kafanız gelmesini öngördüğünüz şekilde gelecek cevapla o kadar meşgul ki gelenin farkında bile değilsiniz. Arkadaşınızın size ısmarladığı bir kahve bile bazen cevap olabiliyor. Hayır diyorsunuz değil mi? Ben nakit para istemiştim. İşte burada da şükür kavramı devreye giriyor. Siz eğer olana şükretmezseniz daha büyüğünün gelmesinin yolunu tıkarsınız. Burada yapmanız gereken şey; “Teşekkürler Allah’ım! Bundan çok daha iyi nasıl olur?” Demektir. Bu enerjiyi açtığınız zaman belki de sırada sizin seçtiğiniz nakit para vardır. Kim bilir?

İşte beni sıkışık zamanlardan 3-5 dakika içinde çıkaran enerji budur sevgili Can’lar. Hem seçim hem şükür enerjisi. Yaşadığım herhangi olumsuz gibi görünen duygu durumunun mutlaka bir hediyesinin olduğunu, olacağını bilirim ve hemen o enerjiden çıkarım. Kendimi o kuyunun içinde tutmam. Bilirim ki eğer olumsuzda kalmaya devam edersem peşine daha olumsuzu gelecektir çünkü enerjimi düşürmüşümdür. Hemen seçim hakkımı kullanırım o durumu değiştirmek için. Sorarım; “Şimdi bu durumdan çıkmak için neyi seçmeliyim?” Diye. Seçimlerim şu şekildedir: “Mutlu olmayı seçiyorum, neşeli olmayı seçiyorum, bolluk bereket içinde olmayı seçiyorum, sağlıklı olmayı seçiyorum, başarılı olmayı seçiyorum, görünür olmayı seçiyorum, takdir görmeyi seçiyorum, servet sahibi olmayı seçiyorum, sevgi ve saygıyı seçiyorum.” Gibi pek çok soru şeklindedir.

İşte gördüğünüz gibi her yaşadığımız olay illa da olumlu sonuçlanmayınca küsüp, kabuğumuza çekilip, kurban psikolojisine girmek işin kolay tarafıdır. Eğlenceli olan tarafı ise seçimlerimizin sonuçlarını yaşamaktır. Şimdi soruyorum size; “Siz kendi  hayatınızın dümenine oturmak ve hayallerinizin de ötesinde bir yaşama kavuşmak için şu an neyi seçiyorsunuz?”

Bu çok eğlenceli bir ev oyunu sevgili okurlar. Yapmayı seçerseniz bir deneyin derim. Soru sorun ve cevabınızın izlerini takip edin. Farkında olun ve yeniden seçim yapın. Hep seçim yapın. Sonuçları mucize ötesi olacaktır.

Bir gün bir yerde yüz yüze de buluşmak ümidiyle. Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum.

YORUMLAR

  1. Fero Baba dedi ki:

    hocam galatasaray şampiyon olsunu seçiyorum :D:D:D:D