DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

İsnat Altında Kalmak

Sesli Dinle

Dertlilere deva, hastalara şifa, hasta yakınlarına vicdan, sevene irade, kudretliye insaf, millete muhakeme, devlete ömür dualarımla…

İsnat Altında Kalmak
13.12.2021
9.414
A+
A-

Kalben selam olsun hatalarımın teyitlerine borçlanarak doğruları arama çabama eşlik eden siz değerli kederdaşlarıma.

Geçtiğimiz hafta yayınlanan “Mantıklı Çözüm” başlıklı yazım içerisinde ki kimi ifadelerim sebebiyle hukukçu dostlarım telefonlarının 24 saat açık olacağını ifade ederek, kimi dostlarım ise bizlik olmandan hicap duyarız diyerek fani dünyanın en keyifli hazzını yaşamama sebep oldular.

Ben onlara söylemesi kolay yaşaması zor “Göklerden inen bir karar vardır” demekten imtina ettim hem şahsi eksikliklerimi bilerek hem de mananın kudretinden korkarak.

Vakti zamanında “Savcısı benim” diyenlerin kudretlerinin sorgulanmadığı dönemdeki operasyonlarda gözaltına alınmamama şaşıranlar bizzat benimle paylaşmışlardı hislerini. Aynı şekilde kullanıcısı olduğum yani fani dünyada neyin sahibiyiz ki LGBT’cilerin iddası aksine vücutlarımız dahi bizim değilken, kimi zaman kolumuzu kaldırmaktan acizken ki bu tabir bir rumuz değildir, herhangi bir uzvumuza dahi sözümüz, gücümüz yetmezken dünyada ney bizim. Dediğim gibi kullanıcısı olduğum kabiliyeti yaşından ve görüntüsünden fazla FTH plakalı yol arkadaşımın ismim olan Fatih veya akla gelebilecek Fetih yerine başka bir nam ile uyumlanmasıyla yine kimi isimlerin fantezilerinin başrolü olduğumu öğrendiğimde sadece tebessüm etmiştim.

Yazılarımın müdavimleri bilir ki vakti zamanında milletin oy çoğunluğu ile iktidar olan ehli tarik aileden gelen merhum Bülent ECEVİT’ in sağlık sorunlarıyla ekranlarda ki görüntüleri ve vazifesi sebebiyle kimi nahoşlukları Sayın Erdoğan’ın zinde görüntüleri ile kıyaslanarak “Nereden, nereye” şeklinde komik algı etkileme mesaileri yapılmıştı. Haydi, bu alanda ki maharetleri ile yaşam süren meziyetsizleri anlıyorum da buna eşlik edenleri nasıl anlayayım.

Pandemi kısıtlamaları sebebiyle sokağa çıkma yasaklarında kaç siyasi isim yaş sınırlaması kapsamı dışında kalmıştı?

Bugün sağlık sorunları sebebiyle kulislerin, ekranların, bir takım hızlı çözüm ortaklarının gündemine taşınan siyasi isimlere değil, onları suiistimal edenlere ah etmek gerekmez mi?

Hani bir söz vardır “Bugün bana, yarın sana.”  Yaşanan hal bu değil midir? Madem akli irade de zayıflama var, bu durumu değerlendirmek yerine hakkıyla tepki vermek icabında azletmek gerekmez mi?

Bir gün daha benim olsun yerine, hak ve layık yerlerine geçsin demesi neden bu denli zor?

Gündeme baktığımda aslında yaşananları çok görmüyorum. “Haçlı ile Hilalin Mücadelesi” başlıklı paylaşımları görünce geçmişte kaleme aldığım “Tıkanan Strateji” başlıklı yazımı okuma ihtiyacı hissettim. Bilgisayar yazılımcılarının tanımıyla aynı kaynaktan aynı hedef, aynı amaç, aynı kitle için tebliğ edilen zaman içerisinde kuralların sabit kalmasıyla güncellenen yeni versiyonlar ile önceki versiyonlar arasında ki savaş neden? Yani mahrem yerlerin örtülmesi ki bu tanımda ki mahremiyetin birçok anlamı mevcut, yaratıcıya şükrün ifadesi için namaz başta olmak üzere birçok ibadetin esasen tüm inançlarda olduğu somutken bu anlamsız propagandaların kime katkı sağladığını anlamak zor. Gerçekleşmesi imkânsız gibi görünen ekonomik modelin sahibi Çin gibi dini inançların tamamını inkâr görüşüne sahip olmayan tarafların iç savaşı anlamsız değil mi?

Tüm alimler ittifakken ifade eder ki doğum, ölüm ve evlilik hali mutlak kaderdir. İnsanın çabası ve özeni esası değiştirmez ancak tarza etkin olur. Yani sağlığına dikkat eden bir kimse ile etmeyen bir kimsenin ebedi aleme göç zamanları değişmez, ancak o zamana kadar ki yaşam kalitesini değiştirir.

Yine yaratılış garantileri içerisinde yer alan rızık meselesi vardır ki nefsimizin lüks tutkusu ile karıştırılan bir haldir. Oruç ibadetinde de yer alan, diyetisyenlerin programlarında mevcut veya vücut detoksu olarak bilinen açlık hali yani beslenme kontrolü insana zarar değil aksine yarar sağlamakta. Nefislerimiz ise kısıtlamaların düşmanı.

Ekonomik üretime yönelim hayalleri ve bu sürede sübvanse amaçlı dış kaynak planları çokta mümkün görünmüyor. Kayıtsız kasalara istiflenen dövizlerin, yurt dışına aktarılan bütçelerin, pandemi kısıtlamalarında kamu bankalarından alınan destek paralarının farklı bankalarda faiz hesaplarına aktarılmasıyla faiz gelirlerinin borcu ödediği programların sorumlusu hiçbir siyasi irade değil.

Tabi aynı olguya farklı bir açıdan bakmak olan iktidar uğruna sözde dış yatırımcı tanımıyla devlet, millet mallarının değerinden düşük şekilde verilmesi de sanırım vatana ve millete en büyük zarardır.

Afganistan’ın namı büyük Generallerinin talan edilen evine bakıldığında esasen lüks içinde ki saltanat adresleri olduğunu hep beraber gördük. Yeni yönetimden kaçan bu isimlerin gittikleri ülkelerde gördükleri muamele ise bilenlerin ve düşünebilenlerin malumu.

Ezcümle ekonomiden, siyasete, uzun yıllardır üyelerinin serzenişlerinin ayyuka çıktığı, tüm kamu kurumlarında ki elektrik prizleri üzerinde yazan uyarıda ki gibi “Lüzumsuzsa kapat” teklifimde bir art niyet yoktur.

Her şeyi iyi bildiğim gençlik yıllarımda namı inandığı değere hizmetiyle, çıkar sağlamanın aksine tüm varlığıyla hizmet etmesiyle tanınan dedem Kazım Çeçen’e silahını belinde nerede taşıdığını sormuştum. Dedem, “Ben belimde silah taşımadım” dediğinde iç dünyamda ki şaşkınlığım anlatılamaz haldeydi. Can almaktan kaçınan, davasına inancı, dini inançlarının önüne geçmeyen dedemin verdiği cevap içindeki manayı çözmem çok zamanı mı almıştı.

Merhum babam Hasip Özben’e ise sitem etmiştim kibarca, yanında çalışan personellerin kendilerini geçtim emsalimiz çocuklarının imkânları hayallerimin ötesinde rüyalarımda yer alıyor dediğimde gülerek cevap vermişti “Haklısın evlat ölüm hak miras helal, sen yerken ben öderim” sözünü de anlamam ağarmaya yüz tutan sakallarımla mümkün olmuştu.

Ve bu haftanın sözünü kıymetli bir büyüğümden duymak varmış nasipte, “Allah önce aklını alır, ardından malını.”

Dertlilere deva, hastalara şifa, hasta yakınlarına vicdan, sevene irade, kudretliye insaf, millete muhakeme, devlete ömür dualarımla…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.