DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Zamanın Durduğu Kent: Safranbolu…

Sesli Dinle

Roma İmparatorluğu döneminde Paflagonya olarak anılan bölgede yer alan ilçe, 1196 yılında Selçuklular tarafından alınmış. İlçenin bilinen tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanmakta. Bölgede bulunan “Tümülüsler” de (Tepe Mezar) insan yerleşiminin oldukça eskiye dayandığının bir kanıtı.

Zamanın Durduğu Kent: Safranbolu…
11.03.2021
6.796
A+
A-

“Zamanın Durduğu Kent” tanımını sonuna kadar hak eden Safranbolu, Karabük il sınırları içerisinde yer alıyor. İl merkezine çok da uzak olmayan Safranbolu, Ankara’ya 230 km. mesafede, yani Ankara’da yaşayanların günübirlik bir gezi için tercih edebileceği bir yer. Safranbolu adı bölgede yetişen “Safran” bitkisinden geliyor. Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihî “Safranbolu Evleri” ile ünlü olan şehir, bu özelliği sayesinde 17 Aralık 1994 tarihinde Dünya Miras Listesi‘ne alınmış. Ben de özellikle o meşhur evlerini görmek için gittim Safranbolu’ya.

Roma İmparatorluğu döneminde Paflagonya olarak anılan bölgede yer alan ilçe, 1196 yılında Selçuklular tarafından alınmış. İlçenin bilinen tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanmakta. Bölgede bulunan “Tümülüsler” de (Tepe Mezar) insan yerleşiminin oldukça eskiye dayandığının bir kanıtı.

Kısa bir tarihçeden sonra gelelim Safranbolu izlenimlerime. Ben bir Cumartesi günü, günübirlik gitmiştim Safranbolu’ya. Ankara’dan yaklaşık 3 saatlik araba yolculuğu ile ulaştım. Arabayı park eder etmez ilk işim o eski, taş döşeli sokaklarda gezinmek oldu. Buradaki evlerin benzerlerine daha önce Beypazarı ve Şirince’de rastlamıştım. Safranbolu’nun sokaklarında gezinmek bana, geçmişe yolculuk yapıyormuşum gibi hissettirmişti.

Sokaklarda bir süre gezindikten sonra eski bir konaktaki kafede oturup çay içtim. Sonra Eski Çarşı’da bir süre gezinip, Safranbolu’nun meşhur lokumunu tattım. Diğer lokumlardan en önemli farkı içinde safran olması. Yolunuz düşerse denemenizi öneririm. Merkezde bir süre daha gezdikten sonra Tokatlı Kanyonu’na bakan Kristal Teras’ı görmeye gittim.

Safranbolu turizmine katkıda bulunmak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde yerden 80 metre yükseklikte ve 11 metre genişliğinde yapılan Kristal Teras (Cam seyir terası), 75 ton ağırlığı taşıyabiliyor. Camdan yapılmış bir platform üzerinde yürümek insanı gerçekten korkutuyor ve adrenalinizi oldukça yükseltiyor. Adım atarken sanki havada yürüyormuş gibi hissediyorsunuz. Oraya ziyarete gelmiş birçok kişinin terasta yürümekte zorlandığını hatta bir kısmının terasa hiç çıkamadığını gördüm. Çekinik adımlarla terasın en ucuna ulaştığımda o muhteşem kanyon manzarasına tanık oldum.

Ayrıca hemen terasın yanında tarihi bir de su kemeri bulunuyor. Tokatlı Kanyonu’nda at binebilir ya da 9 km.’lik yürüyüş parkurunda yürüyüş yapabilirsiniz. Safranbolu’dan ayrılmadan önce mutlaka yöresel yemeklerini de denemenizi öneririm.

Bir sonraki durakta görüşmek dileğiyle.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.